100. yılı geride bırakırken Türk kooperatifçiliği
GenelTÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 100. YILINDA KOOPERATİFÇİLİK: “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE GİDEN YOLDA KOOPERATİFLERİN ÖNEMİ” KONFERANSI, ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ İŞLETME FAKÜLTESİ VE İPA İŞ BİRLİĞİYLE DÜZENLENDİ.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında kooperatifçilik: “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Giden Yolda Kooperatiflerin Önemi” konferansı, Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi ve İPA iş birliğiyle düzenlendi.
Altınbaş Üniversitesi İPA iş birliği ile düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında kooperatifçilik: “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Giden Yolda Kooperatiflerin Önemi1 konferansının ilk gününe ev sahipliği yaptı. 2 gün süren konferansta, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılı etkinlikleri sürerken kooperatifçiliğin ülkemizdeki gelişim süreci tartışıldı.
Cooperatives Europe Genel Sekreteri Anges Mathis ve ILO Kooperatif Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Program Yöneticisi Simel Eşim başta olmak üzere pek çok akademisyenin katıldığı toplantının açılış konuşmasını Altınbaş Üniversitesi Rektörü Çağrı Erhan yaptı.
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan açılış konuşmasına Cumhuriyetin 100. Yılına armağan olarak düzenlenen etkinliklerin 99.’cusunu yapıyor olmaktan duyduğu mutluluğu aktararak başladı.
Başarılı kooperatifçilik için 3 temel şart
Bir kooperatifin başarıya ulaşabilmesi üç temel şart oluğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Bir tanesi mevzuat. Çağı yakalanmış, her şeyin net olduğu, cezaların ve sürelerin çok iyi düzenlendiği, güncellenmiş bir mevzuat şart. İkincisi iyi bir yönlendirme mekanizmasıdır. Devletle, belediyelerle veya derneklerle olan sürçlerin iyi yönetilebilmesi için iyi bir danışmanlık alınması lazım. Üçüncüsü de iyi bir yönetim. Kooperatifçiliğin özünde amatör ruh vardır ama bir kooperatif ancak profesyonel yöneticilerle iyi yönetilirse başarılı olabilir” dedi.
“Kooperatifler, sürdürülebilirlik kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli bir aktör”
İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Özsoy da konferans kapsamında Türkiye’deki kooperatifçiliği akademik boyutuyla ele alacaklarını ifade etti. Yakın zamana kadar görünmez olan bu alana ışık tutmayı amaçladıklarını belirten Özsoy, “Dünyada son zamanlarda yıkıcı çatışmalar, savaşlar, zorunlu göçler küresel güney ve kuzeye etkileyen hayat pahalığı, aşırı hava olayları ile kendisini gösteren birçok kriz yaşıyoruz. Bu dönemde ekonomik olarak farklı alternatifleri tartışmak bir zorunluluk haline geldi. Kooperatifler de özellikle sosyal ve ekonomik kriz dönemlerinde demokratik, kapsayıcı, doğa ve çevre ile uyumlu iş modelleri geliştirmekte, sürdürülebilirlik kalkınma hedeflerine ulaşmakta önemli aktörler olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
BM’nin 2025 yılını Dünya Kooperatifçilik Yılı
BM’nin 2025 yılını Dünya Kooperatifçilik Yılı ilan ettiğini söyleyen Özsoy,“Türkiye’deki kooperatifçiliğin kapasitesinin geliştirilmesi için neler yapabileceğimizi birlikte düşünmek için hep birlikte olacağız” sözleriyle son verdi.
“Üretici kooperatifleriyle, kırsal bölgelerde yoksulluğun azaltılması hedefleniyor”
Konferansa online katılan ILO Kooperatif Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Program Yöneticisi Simel Eşim ise Sürdürülebilir kalkınma hedefleri kapsamında sadece 17. hedef de sosyal kooperatiflerden uygulama aracı olarak söz edildiğini belirtti. Kooperatiflerin, uygulamada birçok hedefin ilerlemesine destek olduğuna değinen Simel Eşim, üretici kooperatifleri aracılığıyla özellikle kırsal bölgelerde yoksulluğun azaltılması hedefini örnek gösterdi. Eşim sözlerini şöyle sürdürdü: “Gıda ve imalat gibi sektörlerde kadın ve işçi kooperatiflerinin cinsiyet eşitliği ve insana yakışır çabalarının, Hedef 5 ve Hedef 8 ile ilişkilendirebiliyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2025’i Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan etmesi, kooperatiflerin bu sürdürülebilir kalkınmayı sağlamada üstlendiğin rolün artmasına destek olacak. Bunun ötesinde yeni kalkınma gündeminin ana hatları çiziliyor şu anda. Önümüzde 5 yıl kaldı, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için. Bundan sonra ne olacak, neyi doğru yapmadık, neyi farklı yapabiliriz diye bakmalıyız. Hem yerel ve ulusal hem de bölgesel ve uluslararası alanda kooperatif değerlerinin, ilkelerinin ve deneyimcilik mekanizmasının altını çizmeye başlamamız gerekiyor.” açıklamalarını yaptı. Eşim ayrıca Birleşmiş Milletler Kurulunun, Eylül 2024’te Gelecek Paktı adlı bir kararı kabul ettiğinden bahsetti. Bu paktın, güvenli, barışçıl, adil, eşit ve kapsayıcı bir dünya için çalışılma esaslarına dayandığını ve yeni kalkınma planının taşlarından biri olacağını anlattı.
Kooperatiften, kooperatife ticaret
Gıda üretimi ve dağıtım sistemleri içindeki üretici ve tüketici kooperatiflerin daha sıkı iş birliği içinde olmaları gerektiğini vurgulayan Şimal Eşim, bunun da gıda egemenliğini arttırmanın önemli bir yolu olduğunu ifade etti. Eşim, “Kooperatiften, kooperatife ticaretin tarımsal tedarik zincirlerinin daha verimli ve daha dayanışmacı olmaları için bir yöntem. Örneğin, Kenyalı kahve üreticisi kooperatiflerinin ürünlerinin Danimarka, tüketici kooperatifi mağazalarında satılıyor olması. Danimarka’daki tüketici kooperatifleri, Kenya’dan kendi ülkelerine kahvenin ihracatını kolaylaştırıcı bir rol oynamışlar. Böyle kolaylaştırıcı roller oynayan noktalar oluşturulması lazım” dedi.
Etkinliğin ilk gününde Prof. Dr. Beyza Oba ve Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumlarda, “Geçmişten Bugüne Türkiye’de Kooperatifler ve Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri” konuları ele alınarak devam etti.
“Dayanışma ekonomileri, kooperatifler aracılığıyla güçlendirilebilir”
İPA Kampüsünde gerçekleştirilen Konferansın ikinci günü ise İPA Genel Müdürü Oktay Karagül ve Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Zeynep Özsoy’un açılış konuşmaları ile başladı. Ardından üretim ve tüketim kooperatifi temsilcileri, akademisyenler ve lojistik profesyonelleri söz alarak alternatif çözüm yöntemlerini tartıştılar.
“Alternatif Gıda Ağları Çalıştayı” nda ise gıda alanında faaliyet gösteren ve kooperatifçilik ekosisteminin en önemli aktörleri arasında yer alan üretim ve tüketim kooperatiflerinin durumu değerlendirildi. Kooperatiflerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmadaki potansiyel katkılarını ortaya koyarken, kooperatifçiliğin karşılaştığı ekonomik, sosyal ve lojistik zorlukları gözler önüne serdi. Panel ve forum katılımcıları, dayanışma ekonomilerinin kooperatifler aracılığıyla güçlendirilebileceğini, ancak bu süreçte kooperatiflerin daha fazla desteklenmesi ve farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladılar.
İlginizi Çekebilir