1700 yıllık yüzük taşı göz kamaştırdı
Kültür-sanatÇANAKKALE’NİN AYVACIK İLÇESİNDEKİ ASSOS ÖREN YERİ'NDE KSENEDOCHİON YAPISINDA ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ’NE AİT ÜZERİNDE ASSOS KENTİNİN ANA TANRIÇASI ATHENA BETİMLEMESİ OLAN YÜZÜK TAŞI BULUNDU.
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindeki Assos Ören Yeri’nde Ksenedochion yapısında Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait üzerinde Assos kentinin ana tanrıçası Athena betimlemesi olan yüzük taşı bulundu. Assos Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, 1700 yıllık Athena betimlemeli yüzük taşının kentte ileri gelen bir kişiye ait olduğunu ve bir mühür olarak kullanıldığını söyledi.
Başta Aristoteles olmak üzere Platon’un birçok öğrencilerinin üç yıl yaşadıkları Assos antik kenti, en iyi korunmuş polis şehir devleti örneği olarak kabul ediliyor. Bir kaç yıl önce kentte ilk yaşamın 200.000 yıl öncesine (Paleolitik Çağ) kadar uzandığı keşfedilen Assos kentindeki arkeolojik kazılar Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında 20 kişilik bir ekip tarafında yürütülüyor. Kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İÇDAŞ’ın ana sponsorluğunda devam ediyor. Çeşitli üniversitelerden akademisyen ve öğrencilerden oluşan ekip tarafında yapılan bilimsel araştırmalar 12 ay boyunca devam ediyor. Arazideki kazı, onarım ve düzenlenme faaliyetlerinin yanında belgeleme, yayın ve küçük eselerim restorasyon ve konservasyon faaliyetleri kazı evindeki depo ve laboratuvarda yapılıyor.
Assos Ören Yeri’nde 2024 yılı kazı çalışmalarında Ksenedochion yapı komplekisnde Milattan sonra 2’nci ve 3’üncü yüzyıla tarihlenen Roma dönemine ait 1700 yıllık kentin ana tanrıçası olan ‘Athena’ betimlemeli yüzük taşı bulundu. Yüzük taşının Assos Kazı evindeki laboratuvarda restorasyon, fotoğraflama ve belgeleme işlemi yapıldı. Assos Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, 1700 yıllık kentin ana tanrıçası olan ‘Athena’ betimlemeli yüzük taşının kentteki ileri gelen bir kişiye ait olduğunu ve bir mühür olarak kullanıldığını söyledi.
Assos Ören Yeri’ndeki 2024 yılı kazı çalışmalarının kentin farklı noktalarında devam ettiğini belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Arslan, “Şu anda batı kapısının hemen gerisindeki han ya da misafirhane olarak ifade edebileceğimiz Bizans dönemine ait büyük yapı kompleksi dönemindeyiz. Her yıl bu büyük yapının bir mekanını açığa çıkarıyoruz. Bugün de bu mekanların bir tanesinin içindeyiz. Sözünü ettiğimiz yapı çok sayıda mekândan meydana geliyor. Her mekânın da kendine özgü işlevleri var. Buradaki amaçlarımız bu yapının işlevi, fonksiyonu nasıldı, mekanlar hangi amaçlarla kullanıldı bunu aydınlatmak için yapmaktayız. Bu içinde bulunduğumuz mekânda da şu anda ortaya çıkan ezme taşları buranın küçük bir içlik olabileceğine dair bazı ön bilgileri bize sunmakta. 2024 yılında bu mekân dışında geçen ay Agora’nın doğu kenarında bulunan Roma Dönemine ait çeşme dediğimiz yapı da çalışmalara başlamıştık. Oradaki büyük blokların çalışmalarımızı engellemesi nedeniyle çalışmalarımızı bu alana kaydırdık. O alandaki taşların kaldırılmasında sonra, özellikle bu çeşme yapının havuzundaki bölümün açığa çıkarılması ve sonrasında Roma Dönemi anıtsal bir yapısı olan çeşmenin restorasyonunu yapıp, ziyaretçilerin bu yapıyı görmesini sağlayacağız. Kent dışında yine Akropolis’te, Bizans çağına ait kalenin ya da surların yapım aşaması, inşaat tarihi Akropolis’in Bizans dönemindeki kalıntıların tanımlanması için orada da çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
Assos Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, “Bu yıl yapmış olduğumuz çalışmalar sırasında Ksenedochion yapısında değerli bir taştan yapılmış bir yüzük taşı ele geçti. Bu yüzük taşı üzerinde kentinde aslında ana tanrıçası olan ayakta duran Athena betimlenmiş. Bildiğimiz kadarıyla bu tür taşlar özellikle Roma döneminde çok yaygın ama daha öncesi ve sonrasında da kullanılan bir obje. Bunun da kentteki ileri gelen bir kişiye ait olduğunu ve bir mühür olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Tahminen Milattan Sonra 2’nci, 3’üncü yüzyıla tarihliyoruz. 1600-1700 yıllık bir tarih önerebiliriz. Bu tabi ki kişilerin kimliğini belirliyor. Antik dönemde bu tür mühürler daha önceki çağlardan beri günümüzdeki imza yerine kullanıldığı söylenebilir” diye konuştu.
İlginizi Çekebilir