Arkadaşı nehirde ölünce arama-kurtarma gönüllüsü oldu; 188 hayat kurtardı
GenelSelçuk BAŞAR-Aleyna KESKİN/ TRABZON, (DHA)- TRABZON’da yaşayan Ahmet Cerrah (45), 12 yıl önce kamyonet ile Çoruh Nehri’ne düşen arkadaşı Hüseyin Dervişoğlu’nun (32) cansız bedenine 10 ay sonra ulaşılmasından etkilenip, arama-kurtarma gönüllüsü oldu. Kendisini hayat kurtarmaya adayan Cerrah, aldığı eğitimler sonrası Sürmene Arama-Kurtarma Derneği’ni (SÜR-AK) kurdu. Bölgede boğulma, sel, heyelan, yangın gibi olayların yanı sıra deprem afetlerinde de yer alan Cerrah, bu zamana kadar 188 can kurtardı.
Selçuk BAŞAR-Aleyna KESKİN/ TRABZON, (DHA)- TRABZON'da yaşayan Ahmet Cerrah (45), 12 yıl önce kamyonet ile Çoruh Nehri'ne düşen arkadaşı Hüseyin Dervişoğlu'nun (32) cansız bedenine 10 ay sonra ulaşılmasından etkilenip, arama-kurtarma gönüllüsü oldu. Kendisini hayat kurtarmaya adayan Cerrah, aldığı eğitimler sonrası Sürmene Arama-Kurtarma Derneği'ni (SÜR-AK) kurdu. Bölgede boğulma, sel, heyelan, yangın gibi olayların yanı sıra deprem afetlerinde de yer alan Cerrah, bu zamana kadar 188 can kurtardı.
Artvin'in Yusufeli ilçesinde 22 Nisan 2011'de baraj inşaatından dönen görevli Jeofizik Mühendisi Hüseyin Dervişoğlu ile İnşaat Mühendisi Orhan Kemal Ulusoy'un (29) bulunduğu kamyonet, Çoruh Nehri'ne düştü. Kurtarma çalışmaları ile hurdaya dönen kamyonet sudan çıkarıldı ancak mühendislere ulaşılamadı. Kazadan 10 ay sonra Dervişoğlu'nun cansız bedenine ulaşılırken, Ulusoy'a dair bir ize rastlanılamadı.
Çocukluk arkadaşı Dervişoğlu'nun ölümü ile sarsılan, diğer kayıp mühendisinin bulunamayışından etkilenen Ahmet Cerrah, arama-kurtarma gönüllüsü olmaya karar verdi. Sürmene ilçesinde kafeteryasını kapatıp, kendisini hayat kurtarmaya adayan Cerrah, aldığı eğitimler sonrası düğün takılarını da bozdurarak Sürmene Arama-Kurtarma Derneği'ni (SÜR-AK) kurdu. Dernek bünyesinde bölgede boğulma, sel, heyelan, yangın gibi olaylara koşan, deprem afetlerinde de bireysel olarak görev alan Cerrah, gönüllü arkadaşları ile bu zamana kadar 188 hayat kurtardı. 6 Şubat'ta yaşanan depremlerin büyük yıkıma neden olduğu Adıyaman'da 8 kişilik SÜR-AK gönüllüleri ile arama-kurtarma faaliyetlerine katılan Cerrah, çöken 5 katlı binanın enkazından Eylül İklim Bali'yi (10) 29 saat sonra kurtarmayı da başardı.
'EŞİMİN ÇAY YEVMİYESİNİ BİLE BU İŞE YATIRDIM'
AFAD, Sahil Güvenlik gibi resmi kurumlarla iş birliği içerisinde sayısız görevlere katılan Cerrah, arama-kurtarma gönüllüsü olduğu olayı da anlattı. Çocukluk arkadaşını kaybettiğini belirten Cerrah, "Araç çıkartılmıştı ama arkadaşım aracın içerisinde yoktu. 2 ay boyunca arkadaşımı nehirde aramak için çalışmalara katıldım. Kazadan 10 ay sonra arkadaşımın cesedi bulundu. Arkadaşımın ölümünden çok etkilendim ve arama-kurtarma gönüllüsü olmaya karar verdim. Esnaftım; dükkanımı kapattım. Varımı yoğumu, eşimin altınlarına varıncaya kadar satıp, derneği kurdum. Derneğe malzeme aldım. Yeri geldi kredi çektim. Olaylara müdahale etmek için cebimde param olmadı. Giderken yakıtımı veresiye yazdırıp, öyle gittim. Çok yardım severlerimiz de var. Onlar da bana yardımcı oldular. Eşimin çay yevmiyesini bile bu işe yatırdım" dedi.
'GECE-GÜNDÜZ HER YERDE ÇALIŞIYORUZ'
25 kişilik gönüllü ekibi ile çok aktif olduklarını belirten Cerrah, "Sadece insanları değil; aynı zamanda zor durumda olan, bölgede dereye düşen hayvanları bile kurtarmak için mücadele veriyoruz. Kayıp vakalara, doğada kaybolanlara, denizde boğulanlara, doğal afetlere müdahale ediyoruz. Zorda kalanların yardımına koşuyoruz. Çok aktifiz; gece-gündüz her yerde çalışıyoruz. Şu anda derneğimizde 3 milyona yakın malzememiz var. Bunlar hep kendi emeklerimizle, hayırseverlerin yardımları ile alındı. Botlarımız, aracımız ve arama-kurtarma köpeklerimiz var. Aynı zamanda arama-kurtarma köpekleri de yetiştirip, AFAD'a, belediyelere veriyorum" diye konuştu.
'ALDIĞIM DUALAR BANA YETİYOR'
İşini severek yapmanın önemli olduğunu söyleyen Cerrah, "İnsanların bana 'deli' dediği anlar oldu. Ama insanları kurtarınca, aldığım dualar bana yetiyor. Bu günlere kadar geldik; çok şükür. Depremlerin ardından Adıyaman'a da gittik. Orada acıyı hissettik. İnsanın başına gelmeden, bazı şeyleri anlaması ne yazık ki; mümkün olmuyor. Bir insan kaybolduğu veya bir afet yaşandığı zaman; hiçbir şey yapmadan yatakta öylece yatmam mümkün olmuyor. Benim çocuğum olmuyor. Çocuğum olmadığı için ben o boşluğu da hayat kurtararak, doldurmaya çalışıyorum. Felaketlerde kaybolan kişileri, yabancı olarak aramıyoruz. Sanki benim annem, babam, kardeşim, hiç olmayan evladım gibi görüyorum" dedi. (DHA)
İlginizi Çekebilir