© Baykuş Haber

Bitkilerin Profesörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, EÜ İletişime konuk oldu

BİTKİLERİN PROFESÖRÜ PROF. DR. AYSUN BAY KARABULUT, EÜ İLETİŞİM’E KONUK OLDU

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğrencilerinin konuğu olan Bitkilerin Profesörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, egzersizin önemine de değinerek son yıllarda yapılan bir araştırmaya göre egzersizin kansere yakalanma riskini en az yüzde 20 oranında azalttığını söyledi.


Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Cumhuriyet’in 100. Yılı etkinlikleri kapsamında İzmir Ege Üniversitesi’ne (EÜ) konuk oldu.


İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Yıldız’ın ‘Topluma Hizmet Uygulamaları’ dersi kapsamında Egeli İletişimcilerle bir araya gelen Prof. Dr. Bay Karabulut, ‘Sağlıklı Yaşam ve İletişim’ konulu konferans bir verdi. Konferans öncesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ı makamında ziyaret etti.


Düzenlenen konferansa İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgehan Gültekin, akademisyenler, Polis Emeklileri Derneği İzmir Şubesi üyeleri ve öğrenciler katıldı. Konferansta konuşan Karabulut, sağlıklı beslenme, egzersiz, sağlıklı yaşamın sırları ve bitkiler hakkında öğrencilere bilgiler verdi.


İnsanların en büyük bağışıklığının immün sistemi olduğunu belirten Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “İnsan, hayalî şehirde olduğu gibi işleyişi için gereksinim duyduğu şeylerin bir kısmını bizzat kendi bedensel mekanizması içerisinde yani hormonlar ile oluşturabilmekte, bir kısmını ise aklını ve bedenini kullanarak ürettiği besinlerden vitaminler, mineraller, antioksidanlar, proteinlerden elde etmektedir. Bizim büyük bağışıklığımız immün sistemimizdir. Bağışıklık mekanizması, kısaca insan bedenini hastalıklara karşı koruyan, hastalığa neden olan patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyarak onlarla mücadeleye giren işleyişlerin bütününe karşılık gelen doğal biyolojik koruma refleksi olarak tanımlanabilir. Bakteriler ve virüsler olmak üzere, birçok yabancı maddenin öncelikli hedef olarak çökertmeye çalıştığı bağışıklık sistemini güçlendirebilmek, büyük ölçüde bireysel çaba ile ilişkilidir. Kişisel hijyen ve temizlikten başlayan söz konusu bireysel çaba, ancak sağlıklı bir beslenme ve yaşam rejimi ile başarıya ulaşabilir. Bu bakımdan, bağışıklık sistemimizin güçlü olabilmesi düzenli uyku, egzersiz, temiz hava ve oksijen gereksinimimize ilave olarak sağlıklı beslenme hayatî bir önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.



“Paketli gıdalar, beyaz un ve şekerden uzak durmalıyız”


Sağlıklı beslenmenin önemine değinen Karabulut, “Sağlıklı beslenmenin bir tarafı bağışıklık sistemimizi tahkim edecek gıdalarla beslenmekse, diğer tarafı da sağlıksız gıdalardan uzak durmaktır, öncelikle bunu not etmek lazım. Bağışıklık sistemimizi korumaya, özellikle de günlük hayat içerisindeki paketli gıdalardan beyaz un ve şekerden uzak durarak başlamamız gerekiyor. Zengin antioksidan ve vitamin kaynağı gıdalar öncelikli dostlarımız olacak. Ayrıca mevsiminde doğru sebze ve meyvelerden besleneceğiz. Kış aylarında olduğumuz için kış kabağı ve balkabağı, karnabahar, brokoli, ıspanak, lahana, pancar gibi sebzelerden olabildiğince çok faydalanmamız gerek. Bu arada ekmek ve makarna yapmak için kepekli un kullanacak, pilav için ise bulguru tercih edeceğiz. Tatlı yerine de kuru meyve ve pekmez. Yeşil çayı gözümüzün önünden ayırmayalım, kendisi ziyadesiyle önemli bizim için. Yine meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kivi, elma, hurma, nardan bamyaya yeterli derece faydalanmalıyız” dedi.



“Detoks tek başına doğru bir kilo verme yöntemi değil”


Son yıllarda sıkça duyulan ‘detoks’ kavramına da değinen Prof. Dr. Bay Karabulut, “İnsan bedeninde biriken toksinler ve zararlı maddeler esasen karaciğer, akciğer ve böbrek gibi organlar aracılığıyla vücuttan atılmaktadır. Fakat sağlıksız yaşam koşullarına, yanlış beslenme uygulamalarına, sigara ve alkol gibi zararlı maddelerin kullanımına, bilinçsiz ilaç tüketimine, yoğun strese ya da çevresel etkenlere bağlı olarak vücuttaki birikimi olağan seviyelerin üzerine çıkan toksin yükünü gidermek için detoks uygulamalarından istifade edilebilmektedir. Bu bakımdan detoksun, vücudun toksin birikimini atmaya dönük doğal pratiğine bilinçli ve kısa süreli bir katkı olduğu da söylenebilir. Doğru detoks uygulamalarının örneğin böbrekleri dinlendirebileceğini ve karaciğer fonksiyonlarını düzene sokabileceğini not etmeden geçmemek gerekir. Ancak detoksun tek başına doğru bir kilo verme yöntemi olmadığı vurgulanmalıdır. Salt detoks uygulamaları ile kilo vermeye gayret etmek, vücudun dengesini bozacağı için orta vadede ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir” ifadelerini kullandı.



“Egzersiz kansere yakalanma riskini yüzde 20 azaltıyor”


Konuşmasında egzersizin önemine de değinen Prof. Dr. Karabulut, son yıllarda yapılan bir araştırmaya göre egzersizin kansere yakalanma riskini en az yüzde 20 oranında azalttığını söyledi. Karabulut, “Egzersiz yemek borusu kanseri riskini yüzde 42, karaciğer kanseri riskini yüzde 27, akciğer kanseri riskini yüzde 26, kan kanserinin bir türüne ait riski yüzde 20, göğüs kanseri riskini yüzde 10 oranında azaltıyor” ifadelerine yer verdi.


Sağlıklı bir yaşam sürmeye yönelik genç iletişimcilere önerilerde de bulunan Prof. Dr. Karabulut, “Doğadan uzaklaşan insanın mümkün mertebe doğaya geri dönmesi, en azından doğa ile irtibatını güçlendirmesi, hayatında doğaya ve doğal olana daha fazla yer açması gerekiyor. İlke basit, doğal olmayan her şeyden uzak duracağız. İşe gıda alışverişlerimiz ile ilgili alışkanlıklarımızı değiştirerek başlayabiliriz. Öncelikle mevsiminde yetişmeyen ürünlerden uzak durmak iyi bir başlangıç olacaktır. Etiket okuma alışkanlığı ve satın aldığımız ürünlere dair bilinçli bir bakış açısı geliştirmek kesinlikle gerekli. Market raflarından uzaklaşıp yolumuzu köy pazarlarına, artık iyice yaygınlaşan ve organik tarım ile yetiştirilen ürünlerin satıldığı satış tezgâhlarına düşürmek sandığımızdan çok daha kolay. Aynı mantığa sadece gıdada değil, giyim ve kozmetik gereksinimlerimizde de müracaat ettiğimiz takdirde doğayla ilişkimizi olması gerektiği gibi yapılandırmada önemli bir mesafe kat etmiş olacağız” diye konuştu.


Konferans sonunda Dekan Prof. Dr. Bilgehan Gültekin katkılarından dolayı Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut’a teşekkür belgesi takdim etti. Karabulut, daha sonra Ege Üniversitesi rektörü ile de bir araya geldi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER