© Baykuş Haber

Cinsel istismar şüphelisinin ölümünde tutuklu yargılanan 2 polis ile 1 bekçi, suçlamaları reddetti

Nazım Özgün ERBULAN/İZMİT(Kocaeli),(DHA)- ZONGULDAK’ta R.Ö. (8) isimli kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla İstanbul’da polis tarafından yakalanıp, ekip otosu ile Zonguldak’a götürüldüğü sırada şüphelilerden Metin Sucu’nun iddiaya göre, kaçmaya çalışıp yakalanmasının ardından fenalaşarak Kocaeli’de ölümüne ilişkin 2 polis memuru ile 1 bekçinin tutuklandığı davada, 3 sanık suçlamaları reddetti. Şüphelilerden A.G.’nin de şikayetçi olduğu davada, savunma yapan tutuklu polis memuru Mehmet Yılmaz, ”A.G. ve Metin isimli şahısları, hastaneye getirdikten sonra, ’Bu şahısların suçu ne’ diye bize sordular. Biz de bir cinsel istismar olayı nedeniyle şüpheli olduklarını söyledik. Doktor ’Keşke bunu bana söylemeseydin’ dedi” dedi.

Nazım Özgün ERBULAN/İZMİT(Kocaeli),(DHA)- ZONGULDAK'ta R.Ö. (8) isimli kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla İstanbul'da polis tarafından yakalanıp, ekip otosu ile Zonguldak'a götürüldüğü sırada şüphelilerden Metin Sucu'nun iddiaya göre, kaçmaya çalışıp yakalanmasının ardından fenalaşarak Kocaeli'de ölümüne ilişkin 2 polis memuru ile 1 bekçinin tutuklandığı davada, 3 sanık suçlamaları reddetti. Şüphelilerden A.G.'nin de şikayetçi olduğu davada, savunma yapan tutuklu polis memuru Mehmet Yılmaz, "A.G. ve Metin isimli şahısları, hastaneye getirdikten sonra, 'Bu şahısların suçu ne' diye bize sordular. Biz de bir cinsel istismar olayı nedeniyle şüpheli olduklarını söyledik. Doktor 'Keşke bunu bana söylemeseydin' dedi" dedi.
Çaycuma ilçesinde mayıs ayında Furkan Sevinç'in cinsel istismarda bulunduğu Nisanur Ö. (2) isimli bebeğin hayatını kaybettiği olayda soruşturmayı derinleştiren polis, ablası R.Ö.'nün de başkalarının cinsel istismarına maruz kaldığını tespit etti. Olayla ilgili şüpheliler Metin Sucu ve A.G., 22 Mayıs'ta, Çaycuma İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı 2 polis ve 1 bekçi tarafından İstanbul'da yakalandı. 2 şüpheli, ekip otosuyla İstanbul'dan Çaycuma İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğü sırada kelepçelerinin gevşetilmesini istedi. Polisler, ekip otosunu yol kenarına park edip, kelepçeleri gevşetmeye çalıştığı sırada şüpheliler, kaçmaya başladı. Polislerce yakalanan şüpheliler, tekrar ekip otosuna bindirildi. Metin Sucu ve A.G., daha sonra araçta fenalaştı. Şüpheliler, hastaneye götürüldü. Hastanede Metin Sucu hayatını kaybetti. A.G. ise tedavi altına alındı. Olayla ilgili polis memurları Mehmet Yılmaz ve Muhammet Emin Cergibozan ile bekçi Uğur Oruç tutuklandı. Polisler, Metin Sucu'nun kaçarken düştüğü için öldüğünü iddia ederken, savcılık şüphelinin darp sonucu öldürüldüğü ihtimali üzerine iddianame hazırladı. 'KENDİLİĞİNDEN YÜZÜSTÜ YERE DÜŞTÜ'
Polis memurları Mehmet Yılmaz ve Muhammet Emin Cergibozan ile bekçi Uğur Oruç haklarında Kocaeli 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme' suçundan açılan davanın ilk duruşmasında hakim karşısına çıktı. Duruşmada dinlenen Mehmet Yılmaz, şüphelilerin araç içerisinde kafalarını sağa sola vurduklarını söyledi. Yılmaz, "Şüpheliler, kelepçelerinin gevşetilmesini istedi. Bunun üzerine yol üzerinde, bir yerde durdum. Polis memuru Muhammet, Metin'in kelepçesini çıkardı. A.G. isimli şüpheli ise 'Benim de kelepçemi çıkarın' dedi. Muhammet'in A.G.'nin kelepçesini de çıkardığı esnada bir kapı sesi duydum. Bekçi arkadaşımız Uğur, 'Adam kaçıyor' diye bağırdı. Uğur, Metin'in kaçtığını fark edince araçtan indi, peşinden koştu. Muhammet de peşinden koşmaya başladı. Metin, karşı şeritte yalpalayarak koşuyordu, kendiliğinden yüzüstü yere düştü. Uğur ile Muhammet yetiştiler, Metin tekme attı, direndi. Sonrasında Metin'i kaldırıp araca getirdiler. A.G.'nin başındaydım, daha sonra araca bindik" dedi.
'BANA KAZA YAPTIRMAYA ÇALIŞIYORDU'
Tekrar yola çıktıklarını belirten Yılmaz, aracı kendisinin kullandığını ifade ederek, "A.G. arkamda oturuyordu. Diziyle koltuğa vurarak, bana kaza yaptırmaya çalışıyordu. Ayrıca ayağa kalkıp, kafasıyla bana doğru vurmaya çalıştı. Muhammet'i, A.G.'yi durdurması için uyardım. Bir süre sonra kendi aralarında, daha sonra ise bize sataşmaya başladılar. Sürekli küfrediyorlardı. Metin su içerken zorlandı, kelepçesini çözdürdüm. Kendisi suyu içti. Metin'in kendisine stres yaptığını, kan şekerinin düşmüş olabileceğini, korktuğunu söylemesi üzerine markete giderek çikolata aldım. Çikolata alırken Muhammet geldi ve A.G.'nin fenalaştığını söyledi. Araca döndüğümde A.G.'nin yarı baygın olduğunu gördüm. Muhammet'e 'En yakın hastanenin konumunu aç' dedim. Bir hastane buldu. Ambulans geç kalır düşüncesiyle hemen bulduğumuz hastaneye gittik. Sirenleri açarak, hızlı hızlı gittik. Kısa sürede hastaneye vardık. Varır varmaz ilk tekerlekli sandalyeye A.G.'yi bindirdik ve içeriye götürdük. Metin arabaydı. Kelepçe anahtarını almak için tekrar arabaya gittiğimde Uğur, Metin'in de rahatsızlandığını söyledi. Tekerlekli sandalyeyi alıp, Metin'in bindirip hastanenin içine soktum" diye konuştu.
'DOKTOR, KEŞKE BUNU BANA SÖYLEMESEYDİN, DEDİ'
Hastanede şüphelilerle yeterince ilgilenilmediğini iddia eden Yılmaz, "Hastanede o gün görevli doktor, 'Siz kimsiniz, sıraya girin, hastaların girişini yapın' şeklinde sözler söylüyordu. Hastanede Metin ve A.G.'ye yeterince ilgi gösterilmedi. Metin'in kalbinin durduğunu söylediler. Panik olduk, şok olduk. Metin ve A.G.'yi görevimizi aşar şekilde darbetmedik. Sadece araç içerisinde taşkınlık yapmaları ve direnmeleri nedeniyle müdahale ettik. A.G. ve Metin isimli şahısları, hastaneye getirdikten sonra, 'Bu şahısların suçu ne' diye bize sordular. Biz de bir cinsel istismar olayı nedeniyle şüpheli olduklarını söyledik. Doktor 'Keşke bunu bana söylemeseydin' dedi. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum" dedi.
'KAFALARINI SAĞA SOLA VURUYORLARDI'
Muhammet Emin Cergibozan da olayın Mehmet Yılmaz'ın anlattığı şekilde olduğunu söyledi. Cergibozan, "Yol kenarında, hatırlamadığım bir yerde durduğumuzda, Metin'in kaçtığını esnada ben de peşinden gittim ancak yüzüstü düştüğü anı görmedim. Zira o esnada Uğur, tam önümdeydi. Uğur çekilince Metin'i yerde sırt üstüne doğru dönerken gördüm. Uğur ile hemen yanına gittik. Şahıs tekme atıyordu. Direncini kırmak için bacaklarına doğru copla müdahalede bulundum. Yolda A.G., taşkınlık yapmaya devam etti. El freninin yanına bıraktığım cop ile A.G.'ye müdahale ederek, bacaklarına gelecek şekilde birkaç kez müdahalede bulundum. Araç içerisinde taşkınlık yapıp, kafalarını sağa sola vuruyorlardı. Biz de telkinlerde bulunarak sakinleştiriyorduk. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum" diye konuştu.
'SINIRLARI AŞACAK ŞEKİLDE DARBETMEDİK'
Uğur Oruç ise olayın diğer sanıkların anlattığı gibi gerçekleştiğini ifade etti. Oruç, "Polis Mehmet Yılmaz, doktorların başı olduğunu düşündüğüm bir doktorla konuşurken şahısların neden polis gözetiminde olduğu söyledi. Mehmet, bir cinsel istismar dosyasında şüpheli olduklarını ağzından kaçırdı. O sırada erkek doktor, 'Keşke bunu bana söylemeseydiniz' şeklinde söz söyledi. Suçlamaları kabul etmiyorum. Metin ve A.G.'yi sınırları aşacak şekilde darbetmedik. Sadece Muhammet'in, aracın arkasında şahısların taşkınlık yapmaları nedeniyle durdurmaya çalıştığı esnada Muhammet'e yardımcı oldum. O panikle vurduğumu hatırlamıyorum ancak şahısların ayaklarından tutmaya çalışmıştım. Bu şekilde müdahale etmeye çalıştım. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum" dedi.
ADLİ TIP KURUMU'NDAN RAPOR İSTENDİ
Sanık avukatları, hastane personelinin tanık olarak dinlenmesini, hastaneden raporların alınıp, Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, A.G.'nin bir sonraki duruşmada dinlenmesine, kırık yerleri ve nitelikleri hakkında darp neticesinde mi meydana geldiği yoksa hastanede müdahale sırasında mı olduğunun tespiti konusunda Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
'POLİSİN GÖREVLERİ KAPSAMINDA MÜDAHALE YAPILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ'
Duruşma sonrası sanık avukatları, Kocaeli Adliyesi önünde gazetecilere açıklama yaptı. Muhammet Emin Cergibozan'ın avukatı Gülbahar Gedikoğlu, "Maktul, araçtan kaçtığı sırada düşerek, kendisi için tehlike oluşturabilecek bir durumun içinde kalıyor. Müvekkillerin ilk duruşmada bahsettiğimiz ve ısrarla üzerinde durduğumuz gibi hiçbir şekilde polis olmanın verdiği yetki ve görev dışında hiçbir hareketleri yok. Bizim de savunmalarımız, bu hususta gerçekleşti. Yapılan her şeyin mukavemeti, direnci kırmak üzere olduğu yönünde savunmalarımız var. Araç içinde ve dışında yapılan tüm müdahalelerin de bir polisin görevleri kapsamında yapılan müdahaleler olduğunu düşünüyoruz" dedi.
'İDDİANAME GERÇEK DIŞI'
Mehmet Yılmaz’ın avukatı Serkan Kılıç ise 'kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme' suçundan hazırlanan iddianamenin gerçek dışı olduğunu belirterek, "Suç vasfının değişme ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Buna yönelik savunmalarımızı yaptık. Türk Ceza Kanunu 82/1-G der ki 'Bir kişi, yerine getirmiş olduğu kamu görevi nedeniyle ölmesi durumunda bir sevk maddesi düzenlenir, buna ilişkin yargılama yapılır' der. Hal böyle olmasına karşılık olayda ölen kişinin sivil vatandaş olması durumunda savunmalarımızda iddianamenin sevk maddelerinin hukuka aykırı ve gerçek dışı olduğunu söyledik. Şu aşamada sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi" diye konuştu.
'İSTİSMAR' SORUŞTURMASI, BARTIN'DA
Öte yandan 2 polis ile 1 mahalle bekçisinin yargılandığı davada şikayetçi olan A.G.'nin R.Ö.'ye yönelik 'çocuğun cinsel istismarı' soruşturması kapsamında adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı, bu soruşturmanın Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütüldüğü bildirildi. (DHA)

FOTOĞRAF

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER