Cumhurbaşkanı Erdoğan: Üniversitelerimizin bir daha asla ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz
PolitikaCUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN, BEŞTEPE MİLLET KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ’NDE GERÇEKLEŞEN 2023-2024 YÜKSEKÖĞRETİM AKADEMİK YILI AÇILIŞ TÖRENİ'NDE KONUŞTU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Üniversitelerimizin bir daha asla yasakla, baskıyla, kavgayla veya ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz. İlim yuvası üniversitelerimizi kendi ideolojik saplantıları haline dönüştürmeye çalışan az sayıdaki hazımsız marjinallerin de en kısa sürede bu gerçeklerle yüzleşeceklerine inanıyorum. Türkiye Yüzyılı herkes gibi bu kesimlerin de ufuklarını açacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen 2023-2024 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuştu.
Yeni akademik yılın hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yükseköğretim Kurulumuzun 2023 Üstün Başarı Ödüllerini takdim edeceğimiz bilim insanlarımızı ve üniversitelerimizi şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Üniversitelerimiz ve akademisyenlerimizle gurur duyduğumuzu, kendilerinden daha nice başarılar beklediğimizi buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. İnşallah biz de ilme, bilime, kültüre ve eğitime dair yapacağımız her türlü nitelikli çalışmada sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz" dedi.
Üniversitelerin bireylere mesleki formasyon kazandırmanın ötesinde rollere sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, üniversitelerin, birer bilim yuvası olmaları yanında öğrencilerin entelektüel gelişmelerine katkı sunan, yeteneklerini keşfetmelerini sağlayan, kendi gelenekleri olan evrensel kurumlar olduğunu belirtti. Erdoğan, "Üniversiteler yetiştirdiği nesillerle bir memleketin hem talihini ve hem tarihini değiştirir. Beşeri, ekonomik ve sosyal kalkınmanın lokomotifi olan üniversiteler; ülkeler açısından uluslararası düzeyde rekabetin itici gücünü oluşturur. Üniversitelerin sadece bilim ya da meslek öğrenme yeri olarak görmek sığ bir bakış açısıdır" açıklamasını yaptı.
Üniversitenin asıl işlevinin kültür aktarımına ve gelişimine öncülük etmek, döneminin fikirler sistemini inşa etmek, her alanda toplumun seviyesini yükseltmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dolayısıyla üniversite, toplumun ve hayatın dışında değil bilakis tam merkezinde yer alan bir müessesedir. Üniversiteler ne kadar dinamik, ne kadar üretken, özgür, gelişmiş olursa, toplum da bundan o derece olumlu etkilenir. Tersi bir durumda ise toplumun önce durağanlaşması, ardından eğitim, kültür, sanat, bilim ve sanayide gerilemesi kaçınılmazdır. Gerek kendi geçmişimize gerekse kendi tarihimize baktığımızda, bunun sayısız örneğiyle karşılaşıyoruz" diye konuştu.
"Tarihin bize öğrettiği hakikat şudur; bilgiye sahip olan insanlığa yön verir"
Geçtiğimiz bin 400 yıla damgasını vuran, Emevi, Abbasi, Endülüs, Babür, Selçuklu ve Osmanlı gibi iz bırakan devletlerin ayırıcı vasıflarının ilimde yakaladıkları seviye olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilim alanında ileride olduğumuz asırların insanlık tarihine damga vurduğumuz dönemlerle aynı olması elbette tesadüf değildir. Bu dönemler İslam şehirlerinin giriş kapısına ‘bilgi ve erdem, kılıç ve silahtan üstündür’ yazıldığı örnek dönemlerdir. Ne zaman ki önceliklerimiz değişmiş, ilmiye sınıfı topluma rehberlik etme vasfını yitirmiştir işte o vakit gerileme ve çöküş de başlamıştır. İlmin merkezinin Doğu’dan Batı’ya kaymasıyla birlikte askeriyede, ticarette, üretimde, diplomaside, kültür ve sanatta da merkez yer değiştirmiştir. İslam dünyası yerinde sayarken veya kan kaybederken üniversitelerin öncülüğünde Amerika ve Avrupa yükselen güç haline gelmiştir. Tarihin bize öğrettiği hakikat şudur; bilgiye sahip olan insanlığa yön verir" diye konuştu.
İlim ve akademide geriye düşen toplumların diğer alanlarda da geriye düşmekten kurtulamayacağını söyleyen Erdoğan, "Sürekli gelişmenin, ilerlemenin, gücünü muhafaza etmenin yolu, bilimde, kültürde ve sanatta mümbit bir iklime sahip olmaktan geçer. Bizim üniversitelerimizin üzerine titrememizin arkasında işte bu anlayış vardır. Saygıdeğer hocalarım; üniversiteler, araştırmaları ve ilmi keşifleriyle öne çıkarak insanlığın ortak bilgi hazinesine katkı yapabiliyor, yetiştirdikleri bilim adamlarıyla isimlerinden söz ettiriyorsa hem millet hem de devlet güvende demektir. Ama bunların herhangi birinde sıkıntı varsa bunun olumsuz sonuçlarını da toplumun tüm fertleri hissedecektir" değerlendirmesinde bulundu.
"İkna odalarına alınan kızlarımızın yaşadığı zulmü asla unutamayız"
"Biz gerek bir asırlık Cumhuriyet Tarihimiz gerekse bu topraklardaki bin yıllık serencamımız boyunca her iki duruma da şahitlik ettik" diyen Erdoğan, "Nitekim 27 Mayıs darbesi öncesinde üniversitelerin görevlerini yapmak yerine vesayet planlarının bir parçası olarak kullanıldığını gördük. Aynı şekilde 12 Mart ve 12 Eylül’den önce de üniversitelerimiz karışmış, bilimin değil, ideolojik çatışmaların merkezi haline gelmiştir. Daha yakın tarihte 28 Şubat döneminde ise üzülerek ifade etmek isterim ki hafızamıza yükseköğretim adına utanç verici sahneler kazınmıştır. Okulu ile inanç değerleri arasında tercihe zorlanan, başörtüsünden dolayı ikna odalarına alınan kızlarımızın yaşadığı zulmü asla unutamayız. Özgürlüğün ve özgür düşüncenin simgesi olan üniversitelerde, üstelik de bizzat hocalar kullanılarak başlatılan cadı avını daha dün gibi hatırlıyoruz. Benzer durumları maalesef biz de yaşadık. Darbe çığırtkanlıklarının yapıldığı Cumhuriyet mitinglerinden kılık kıyafet konusunda ısrarla sürdürülen yasakçı tavra kadar çeşitli alanlarda biz de buna şahitlik ettik. Ancak hayata geçirdiğimiz reformlarla statüko bekçiliği olarak gördüğümüz bu direnci kırmayı başardık. Demokrasiyi güçlendiren, özgürlükleri arttıran, temel insan hak ve hürriyetlerinin kullanımını bir ayrıcalık olmaktan çıkartan hamlelerimizden üniversitelerimizin de istifade etmesini sağladık. Böylece bu kurumlarımızın asıl varlık gayelerinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Üniversite sayısını 76’dan 208’e çıkartarak isteyen her gencimizin evine en yakın yerde yükseköğrenime katılmasının önünü açtık" dedi.
Üniversiteler vasıtasıyla bilginin, kültürün ve bilimin 81 vilayetin tamamına yayılmasını kolaylaştırdıklarını ifade eden Erdoğan, kontenjanları artırarak üniversite kapılarındaki yığılmanın önüne geçildiğini dile getirdi. Erdoğan, "Yükseköğretime erişimin kolaylaşması ülkemizdeki kimi elitleri rahatsız etse de bu gayretlerimiz milletimiz tarafından takdirle karşılandı. Aslına bakarsanız bu kesimler sadece üniversite sayılarının artması değil, yollardan tünellere, hastanelerden, havalimanlarına, barajlardan köprülere kadar ülkeye çağ atlatacak her yatırımdan rahatsızlık duydular. Gezi olaylarında yeri değiştirilen üç beş ağacı bahane ederek sokaklarımızı ateşe vermekle kalmadılar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden İstanbul Havalimanı’na kadar tüm devasa projelerimizin de durdurulmasını istediler. Başörtüsü düzenlemesi dahil, hak ve özgürlükler yolunda attığımız her adımda, çeşitli yöntemlerle engellemeye çalıştılar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken başlattığımız üniversite öğrencilerine burs uygulamasını Anayasa Mahkemesi’ne götürerek iptal ettirenler daha sonra dönüp bundan şikayetçi bile oldular. Kendi çocuklarına hak gördükleri yükseköğretim imkanından, fakir fukaranın evladının da faydalanmasına bir türlü razı olamayanların tutarsızlıkları hiç bitmedi. Ama biz bunların hiçbirine takılıp kalmadık. Sadece ülkemizin ve milletimizin ihtiyacı neyse bunu yapmanın, onu hayata geçirmenin mücadelesini verdik. Hamdolsun verdiğimiz sözlerin önemli bir kısmını da yerine getirdik" ifadelerini kullandı.
Yükseköğretimi herkes için erişilebilir kılarken diğer taraftan da buna uygun kurumsal altyapıyı oluşturduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu sayede 2002 yılında yüzde 14 olan yükseköğretimde net okullaşma oranı 3 kattan fazla artışla 2023 senesinde yüzde 45’e yükseldi. Bu oran OECD ülkelerinin ortalamasından çok daha ilerdedir. Türkiye’de yükseköğretimde kız-erkek eşitliği oranı 0,98 ile tam eşitlik durumuna çok yakındır. Yani üniversite öğrencilerimizin yarısını kız öğrencilerimiz teşkil ediyor. Bu konuyu istismar malzemesi yapanların üniversitelerde etkin oldukları dönemdeki çarpık tabloyu en iyi sizler biliyorsunuz. 7 milyon üzerindeki öğrenci sayımızla Avrupa yükseköğretim alanında kayıtlı öğrenci sayısı bakımından ilk sıralarda yer alıyoruz. Tam 198 ülkeden gelen 340 bine yakın öğrenci ile dünyada en fazla uluslararası öğrencinin bulunduğu ilk 10 devlet arasındayız. Yükseköğretim alanındaki genişlemeye paralel olarak akademisyen sayımızı da artırdık bundan 22 sene önce 70 bin olan toplam öğretim elemanı sayısı 3 kat artışla bugün 184 binin üzerine çıktı. Öğretim üyesi sayısında da benzer bir durum söz konusudur. Profesör sayımızı 9 bin 396’dan 32 bin 488’e, doçent sayımızı 5 bin 367’den 20 bin 768’e, doktor öğretim üyesi sayımızı ise 11 bin 190’dan 71 bin 700’e ulaştırdık. Öğrenci sayımız çoğalırken doktoralı akademisyen istihdamımız da sürekli artış göstermiştir. Toplam öğretim elemanlarının yüzde 46’sının kadın olması bizim için ayrı bir mutluluk kaynağıdır. Bu sene ilk defa daha önce yükseköğretim imkanı bulamamış 34 yaş üstü kadınlarımız için devlete ait yükseköğretim kurumlarından 21 bin kişilik ek kontenjan ayırdık. Ayrıca, şehit ve gazi yakınlarımız için vakıf yükseköğretim kurumlarında 3 bin 774 kişilik kontenjan oluşturduk. Bu kazanımlardan geriye gidişe kesinlikle izin vermeyeceğiz" açıklamasını yaptı.
"Üniversitelerimizin bir daha asla ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceğiz"
Üniversitelerin bir daha asla yasakla, baskıyla, kavgayla veya ideolojik dayatmalarla anılmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, "İlim yuvası üniversitelerimizi kendi ideolojik saplantıları haline dönüştürmeye çalışan az sayıdaki hazımsız marjinallerin de en kısa sürede bu gerçeklerle yüzleşeceklerine inanıyorum. Türkiye Yüzyılı herkes gibi bu kesimlerin de ufuklarını açacaktır. Bizim özellikle bilim diplomasisi Türkiye’nin uluslararası tanınırlığını artırmak kültürler arası etkileşim ve iletişimi geliştirmek adına oldukça kritik önem sahiptir. Yükseköğretim Kurulu tarafından bilim diplomasisi alanında bugüne kadar atılmış adımlardan memnuniyet duyuyoruz. Bu sürecin yeni girişimler ve projelerle desteklenmesini önemli buluyoruz. Üniversitelerimizin yurt dışındaki muhataplarıyla somut iş birliği projeleri üzerinde çalışmalarını teşvik ediyoruz. Ülkemizin iktisadi ve sosyal kalkınma ve kültürel iş birliğini geliştirerek ortak bilimsel projelerinin geliştirilmesini bekliyoruz. Avrupa ile tesisi esilen mevcut iş birliklerine ilaveten geliştirilen Türk ve İslam dünyasındaki muhataplarınızla temaslarınızı yoğunlaştırmanızda fazda görüyoruz" dedi.
Üniversitelerin İslam dünyasındaki yükseköğretim kurumlarıyla akademik hareketlilik sağlayacak iş birliği süreçlerini desteklediklerini aktaran Erdoğan, "Türk Üniversiteler Birliğinin çalışmalarının artmasını ve birliğe üye üniversitelerinin sayısının çoğalmasına önem veriyoruz. Yükseköğretim kurumlarımızın yurt dışında akademik birim ve ortak üniversite kurmalarının bilim diplomasine katkıları ortadadır. Hükümetimizin bu yönde atacağınız adımlara desteği tamdır. Üniversitelerimizin uluslararası üniversite sıralarında üst sıralara yükselmelerini memnuniyetle izliyoruz. En son açıklanan sıralamada köklü üniversitelerimizin yanı sıra Anadolu üniversitelerimiz de yer almıştır. İnşallah bu başarılar artarak devam edecektir. Üniversitelerin kendi içinde farklılaşarak misyon sahibi olmalarını destekliyoruz. İki yıl önce belirlenene 23 araştırma üniversitelerimizin faaliyetlerini yakından takip ediyoruz. Giderek büyüyen ve 2030 yılında 1 buçuk trilyon dolarlık pazara erişecek tahmin edilen yapay zeka teknolojileri eğitim sektörünü de derinden etkiliyor. Yükseköğretim kurumlarından dijital ve yapay zeka okur yazarlığının geliştirilmesinde fayda görüyoruz. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimizde üniversitelerimize gereken desteği sunmaya hazırdır" ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bundan 8 ay önce bir 6 Şubat günü sadece milletimizin değil insanlık tarihinin en büyük afetlerinden birini yaşadık. Asrın felaketinde aralarında üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin de olduğu 50 binden fazla canımızı kaybettik. Depremzede öğrencilerimizin eğitimlerinin kesintiye uğramaması için gereken her türlü gayreti gösteriyoruz. Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile katkı parası ödemesinden muaf tuttuk, ödeme yapanlara ücretlerini iade ettik. Deprem bölgesinde ikamet eden adaylara, bu bölgelerdeki üniversitelere yerleşirken genel kontenjanda herhangi bir eksiltmeye gitmeden yüzde 25’lik ek kontenjan tanımladık. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Malatya illerimizdeki öğrencilerimizin farklı illerdeki devlet üniversitelerinde 1 yıl süreyle özel öğrenci olarak öğrenim hayatlarını sürdürmelerine imkan sağladık. Yine bu bölgedeki öğrencilere diledikleri takdirde bir yıl kayıt dondurma hakkı verdik. Depremden etkilenen kampüslerimizin yenden inşası ve öğrencilerimizi hizmetine sunulması için tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Depremde zarar gören üniversite kampüslerimizin eskisinden daha güzel hale getirmek için canla başla çalışıyoruz."
İlginizi Çekebilir