Diyarbakırda 9 kişinin öldüğü arazi kavgasında kan donduran detaylar
AsayişDİYARBAKIR'IN BİSMİL İLÇESİNDE 9 KİŞİNİN ÖLÜMÜYLE SONUÇLANAN ARAZİ ANLAŞMAZLIĞI OLAYINA İLİŞKİN YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA TAMAMLANDI. İDDİANAMEDE MUHTAR BEHÇET TAŞ’IN OLAYDAN 1 AY ÖNCE AİLE MECLİSİNDE, “ALYAMAÇ AİLESİNİ BİTİRECEĞİM. KİM ÖLECEKSE ÖLSÜN. ÖLEN ÖLÜR” DEDİĞİ, TAŞ AİLESİNİN OLAYI BİRKAÇ GÜN ÖNCEDEN PLANLADIĞI, HATTA ARAZİYE SİLAHLA GELİNMESİ İÇİN KENDİ ARALARINDA FİKİR VE EYLEM BİRLİĞİNE VARDIKLARI BELİRTİLDİ.
Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan arazi anlaşmazlığı kavgasına ilişkin soruşturma tamamlandı. İddianamede muhtar Behçet Taş’ın olaydan 1 ay önce aile meclisinde, “Alyamaç ailesini bitireceğim. Kim ölecekse ölsün. Ölen ölür” dediği, Taş ailesinin olayı birkaç gün önceden planladığı belirtildi. Hazırlanan iddianamede şüphelilerin 9 kişiyi tasarlayarak öldürmek, ölü ve yaralılara müdahaleye giden 9 jandarma timini de öldürmeye teşebbüs etmek suçundan 19 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İlçenin Serçeler köyünde 15 Haziran 2023 tarihinde kalaşnikof silahlarla açılan ateş sonucu 9 kişinin hayatını kaybettiği arazi anlaşmazlığı kavgasıyla ilgili soruşturma tamamlandı. İddianamede olayı gerçekleştiren Taş ve Alyamaç ailelerine mensup 31 kişi hakkında birden fazla kişiye karşı tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi. Sanıkların tarlada birbirlerine karşı vahim nitelikli silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda Halil, Orhan, Serhat ve Mehmet Can Taş ile Mehmet Emin, Mehmet Selim, Ömer, Yunus ve Muhammet Alyamaç’ın öldüğü belirtildi. Yaralılara müdahale edildiği sırada arazinin hakim tepelerine yerleşen faillerin yaralılara müdahaleyi engellemek için yoğun yaylım ateşi açtıkları, jandarma timlerinin tüm uyarılarına rağmen ateşe devam ettikleri kaydedildi. Saldırganların arazi yapısını ve kırsal patika yollarını iyi bildikleri için araçlarla toz bulutu oluşturup plakası belirlenemeyen bir araçla olay yerinden kaçtıkları belirtildi. Ateşin kesilmesi üzerine tarlada üzerlerinde hücum yeleği ve 5 kalaşnikof ile 3 tabanca bulunan 6 cesedin hastaneye kaldırıldığı, 3 yaralının daha sonra hayatını kaybettiği belirtildi.
İddianamede, ölü ve yaralılara müdahale etmek için olay yerine giden ve saldırıya uğrayan jandarma timi ile mağdur-sanıkların ifadelerine ayrıntılı yer verildi. Dehşet anını anlatan jandarma personeli, kaçan saldırganları fotoğraflarından teşhis etti. Otopsi raporlarında ise cesetlerin topuklarından kafaların kadar tüm vücutlarında mermi çekirdeği olduğu belirtildi. Olay yeri inceleme ekiplerince geniş bir alanda yürütülen arama ve tarama faaliyetinde ise yüzlerce boş kovan ve mermi çekirdekleri bulunduğu ifade edildi.
Ambulans kamerasına yakalandılar
İddianamede, sanıkların katliam öncesi ve sonrasında araç içinde ve açık arazide yüzleri poşu ile ellerinde kalaşnikof tüfeklerle biçilmemiş buğday tarlasında yürürken ve güvenlik güçlerinin yaralılara müdahalesini engellemek için araçlara ve jandarma timlerine rastgele ateş açarken fotoğrafları da delil olarak yer aldı. Bu fotoğrafların bir kısmının sanıklar üzerinden, bir kısmının da ambulansa ve olay yerine giden güvenlik güçlerine ait araçların kamera görüntülerinden alındığı belirtildi.
İddianamede, geçmişte de anlaşmazlık nedeniyle mahkemelik olan arazinin büyüklüğü ve maddi değerinin yüksek olması, bölgenin sosyal ve kültürel yapısı nedeniyle aileler arasında husumet başladığı ve devamında 9 kişinin öldüğü olayın yaşanmasıyla noktalandığı vurgulandı. Taş ailesinden maddi gücü olan ve aynı zamanda eski muhtar olan Behçet Taş’ın, Alyamaç ailesinden ise Mehmet Selim ile Ahmet Alyamaç’ın aile meclisinde söz sahibi oldukları kaydedildi.
Alyamaç ailesini öldürmek için yangın çıkarıp araziye çekmişler
Muhtar Behçet Taş’ın katliamdan 1 ay önce aile meclisinde, “Alyamaç ailesini bitireceğim. Kim ölecekse ölsün. Ölen ölür” dediği, Taş ailesinin olayı birkaç gün önceden planladığı, hatta araziye silahla gelinmesi için kendi aralarında fikir ve eylem birliğine vardıkları ifade edildi. Taş ailesinin uzun namlulu silah ve tam teçhizat ekipmanlarla olay yerine çatışma amacıyla gittiği belirtilen iddianamede, Alyamaç ailesinin mülkiyetinde bulunan araziyi ateşe vererek Alyamaç ailesini araziye çekip katliamın fitilini ateşledikleri vurgulandı. Çıkan yangını görünce söndürmek amacıyla olay yerine giden Alyamaç ailesinin tarlaya gittiklerini gören Taş ailesi ve akrabalarının daha sonra birbirleriyle yoğun telefon trafiğine girerek uzun namlulu silahlarla olay yerine gitme şeklini planladıkları ifade edildi.
"Pala" yoğun silah kullandı
Yangına müdahaleye giden Alyamaç ailesine mevzi ve siper alarak organize biçimde ateş açtıkları ve karşılıklı çatışmada Alyamaç ailesinden 5, Taş ailesinden 4 olmak üzere 9 kişinin öldüğü kaydedildi. Şaban Taş tarafından aile bireylerinin kışkırtıldığı, Behçet Taş tarafından azmettirildiği, Ömer Taş tarafından da aile bireylerinin olay yerine toplandığı, Ömer Taş’ın bizzat traktör üzerinde bulunan Alyamaç ailesine yoğun ateş açtığı kaydedildi. Nurettin Taş’ın telefon dinlemesinde, “O öldürdü Serçeler’dekileri” dediği, Pala lakaplı Mehmet Taş’ın da yoğun silah kullandığı ve ölenlerden bazılarını bizzat kendisinin vurduğu ifade edildi. Katliamdan sonra ölen ve tutuklanıp cezaevine girenlerin ailelerine muhtar Behçet Taş tarafından bir ömür bakılması için aile meclisinin kendi aralarında karar aldıkları da belirtildi.
Behçet Taş’ın gözlerinin görmediği için her yere oğlu Aziz ile birlikte gittiği ve Aziz’in de katliam sonrasında alacağı cezadan kurtulmak için başkasına ait pasaportla yurt dışına kaçmaya çalıştığı vurgulandı. Bazı sanıkların ise katliamdan hemen sonra silah kullandıkları için üzerlerinde atış artığı ve svap örneği çıkan elbiselerini evlerine yakın noktadaki tandırın içinde yakarak, duş aldıkları ve delilleri gizlemeye çalıştıkları kaydedildi. Bazı sanıkların ısrarla olay yerinde olmadıklarını ve suçsuz olduklarını belirtmiş olmalarına rağmen cenaze ve yaralıları almaya gelen ambulansa ait kamera görüntülerinde ellerinde uzun namlulu silahlarla olay yerinde oldukları tespit edilerek, bu kayıtlar dosyaya delil olarak konuldu.
İddianamede, bölgenin sosyal ve kültürel yapısı, aile meclisi kararlarının bağlayıcılığı, aile meclisinde alınan kararlarına tüm aile bireyleri tarafından uyulmasının yaptırıma tabi olduğu, aile bireylerinin olaya katılmaması halinde hak iddia edemeyeceklerine dikkat çekildi. Bu nedenle her iki aile meclisince alınan kararlara aşiret kararı gibi aile fertlerinin kesin olarak katılmasının esas alındığı vurgulandı. Olaya katılmayı reddeden aile bireylerinin dava konusu arazi üzerinde hak iddia edemeyeceği gibi, bundan sonraki süreçte de meydana gelen olaylarda aile fertleri tarafından dışlanarak korunmayacaklarını bildikleri için tüm aile bireyi olan sanıkların fikir ve eylem birliği içinde çatışmaya katılarak 9 kişinin ölümünden sorumlu olduklarına işaret edildi. Olayda 7 kalaşnikof tüfek ile 4 tabanca ele geçirilmiş olsa da, olay yerinden toplanan boş kovanların kriminal incelemesinde katliamda 17 ayrı kalaşnikof tüfek kullanıldığı tespit edildi.
Mahkeme davanın başka bir ilde görülmesi için valilikten talepte bulundu
Sanıkların 9 kişiyi tasarlayarak öldürmek, ölü ve yaralılara müdahaleye giden 9 jandarma timini de öldürmeye teşebbüs etmek suçundan 19 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianameyi kabul eden Ağır Ceza Mahkemesi, taraflar arasında husumetin devam etmesi nedeniyle davanın güvenlik gerekçesiyle naklini talep etti. Davanın Diyarbakır’da görülmesinin güvenlik açısından sakıncalı olacağı gerekçesiyle başka bir ilde görülmesi için Valilikten nakil talebinde bulunuldu.
İlginizi Çekebilir