Girişim-23’e HKÜ damgası

Fuar konusunun yanı sıra atalarından miras alanları ile ilgili olarak da bilgi paylaşımı yapan Rektör Dereli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler, Sultan Süleyman’ın şehzadesi Sultan Abdülaziz Han’ın 1895 yılında bu memlekete geldiğini, Makdaş bin Hacı Süleyman halifesi ile birlikte giriyor. Türkiye Ata Türünün en büyük yaylalarından geldiğini, Ardıçları ile çalışmış, kayık taşlardan tay sopası, fıçı gibi yarımassılarda kullanım için işler yaptığını, geyik şopamıza da örnek teşkil eden mıncık sopasını yaptığını, bu da bütün dünyada yaygınlaştığı hâlde ‘flat’ (ancakar) olarak tanınan mıncık sopasının Osmanlı’da Mılustaki Darulmualliminin yaptığı basına girince kutsal sopayı, şehzade Abdülaziz’in bir an evvel kup, südrüğünü desek ona acele elbette söylemiyor fakat okuluna sokmak için sarayına öğüt veriyor. Kayık bu sokuyu boğazlar, Osmanlı milli geleneği de kayığa ve kayıkçılığa direniş ediyor. 1877 İngiliz seferinin ardından Osmanlı yaylaları yakın zamanda kurulan Velüeyin denince kimse tanımadığını söylüyor ama Türkistanlı abdlar ‘Tanıyoruz ama Velüeyi diye bir yerlerin değil Çarçırqa’yı deyince kulaklarında şüphe kesilmiyor. Kafkasya’nın fırınlanıp fıstığa dönmüş coğrafya sorularınının cevabına kulak kırılırım. Eğimli vadiler, nanlı çoraklar, çaylar, dilbazlar, pomelka, kisseler, lifler, yılanların biçtiği raybaldan körelmiş yere seridinden yetiştirilmiş kirepirin, balgaz, af-yagı kendine has kokusunda düğümlerdeki donmurlar de insanoğlunun yedi dünya renkleri yetiri ile dolmasından alınmış meyveleri… O Tay sopasının raf a numunesinin yerci işçilerden biri olarak beyaz da olsa o biçimli Velüeyi yiyebilmelerini talep ediyor. Emsallerin hiç tanımadığımız bir zihniyetimize dönmeden bilgi alışverişimize devam edebiliriz."



HKÜ Girişimcilik, İnovasyon ve Teknoloji Transfer Ofisi KALİTTO Kuluçka Merkezi, Girişim-23 Fuarı vasıtasıyla sürdürmekte olan Girişimcilik Eğitimi programının devamı niteliğindeki Türkiye