© Baykuş Haber

Kayseri Tabip Odasından o doktorlara tepki

KAYSERİ TABİP ODASI BAŞKANI DOÇ. DR. MEHMET İLHAN ŞAHİN; BEBEK ACİL HASTALARINI ÖNCEDEN ANLAŞTIKLARI ÖZEL HASTANELERİN YENİDOĞAN ÜNİTELERİNE SEVK EDİP ÖLÜMLERİNE NEDEN OLDUKLARI VE HAKSIZ KAZANÇ ELDE ETTİKLERİ ÖNE SÜRÜLEN VE ARALARINDA DOKTORLAR İLE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ DA BULUNDUĞU ÇETEYE TEPKİ GÖSTERDİ.

Kayseri Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Mehmet İlhan Şahin; yenidoğan çetesinde yer alan doktorlara ve sağlık çalışanlarına tepki göstererek; "Sağlık sektörü en temiz kalması ve herkesin yüzde 100 güven duyması gereken bir alan" dedi.


Kayseri Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Mehmet İlhan Şahin; bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri öne sürülen ve aralarında doktorlar ile sağlık çalışanlarının da bulunduğu çeteye tepki gösterdi. Sağlık sisteminin bir güncellenmeye ve reforma ihtiyacı olduğunu kaydeden Şahin; "Yenidoğan bebeklerimizin sağlığının alet edilerek devletin soyulması, bunun üzerine bunu ortaya çıkarmaya çalışan Cumhuriyet Savcısını tehdit edilmesiyle birlikte ortaya çıkmış olan bu pislik, soruşturması devam eden bu adli olaylar biz hekimleri ve sağlık çalışanlarını derinden yaraladı ve dehşete düşürdü. Bizler temiz, namuslu hekimler ve sağlık çalışanları olarak her hastamıza kendi yakınımız gözüyle, bir bebek söz konusuysa kendi bebeğimiz gözüyle, bir yaşlı hastamız varsa annemiz, babamız, dedemiz, ninemiz gözüyle bakmaya çalışan insanlarız. Mesleğini bu şekilde vicdanıyla yapmaya çalışan insanlarız. Toplumdaki ahlaki çürüme maalesef sağlık sektörüne ve sağlık çalışanlarına da sirayet etmiş durumda. Biz bu kadar kirliliğin içerisinde ne yazık ki tertemiz kalabilmiş bir sektör olamadık. Bundan dolayı görüyoruz ki bazı meslektaşlarımız, sağlık çalışanları ve hastane patronları bu pisliklere bulaşmış. Bu hepimizi derinden yaralıyor. Toplumdaki hekime, sağlık hizmetlerine olan güveni de derinden sarsıyor, bunun da farkındayız. Bu güvenin yeniden tesis edilmesi için hepimize çok büyük görevler düşüyor. işi. Biz hekimler olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. Sağlık sistemimizin bir güncellenmeye, reforma ihtiyacı olduğu açıktır. Bu sağlıkla dönüşümle birlikte halkımızın sağlık hizmetine ulaşması kolaylaşmıştı. Yıllarca halkımız bundan yararlandı ama bu aynı zamanda maalesef bir ticarileşmeyi gündeme getirdi ve bu ticarileşmenin neticesi de paraya tapan insanların insan sağlığını hiçe saymasına ve insan sağlığı üzerinden haksız kazanç elde etmesine yol açtı. Bu nedenle bu sistemin yeniden revize edilmesi gerekiyor. Bu ticarileşmenin önünün alınması gerekiyor. Kamudaki sağlık hizmetlerinin de yeni başkan ele alınması gerekiyor. Burada da yine para öncelikli, kazanç öncelikli bir sistemden bizim kurtulmamız gerekiyor. Yoksa bu çürüme maalesef hızlanarak devam edecek" ifadelerini kullandı.



"Sağlık sektörü en temiz kalması ve herkesin yüzde 100 güven duyması gereken bir alan"


Şahin; "Bu soruşturmayla birlikte meseleyi sadece yeni doğan bebeklerin sağlığı konusuna sınırlandırmamak gerekiyor. Sağlık sektörü en temiz kalması ve herkesin yüzde 100 güven duyması gereken bir alan. Bu nedenle burada başka muhtemel yolsuzlukların, haksızlıkların insan sağlığını hiçe sayan uygulamaların mutlaka araştırılması lazım. Bununla ilgili sağlık müdürlüklerinin, tabip odalarının ve toplumun bütün kesimlerinin denetleyici bir rol üstlenmesi lazım. Muhtemel başka sıkıntılı durumlar varsa bunların üzerine gidilerek bu güvenin yeni baştan tesis edilmesi gerekiyor. Hepimiz o ailelerin yerinde olabilirdik. Hepimiz bebeklerini kaybeden noktada olabilirdik. Hepimiz bugün yoğun bakıma yatırdığımız hastalarımızın, yaşlılarımızın sağlığından yüzde 100 emin olmak istiyoruz. O emanetlere sahip çıkıldığından emin olmak istiyoruz. Biz hekimiz bu işi yapıyoruz ama biz de yeri geliyor hasta ve hasta yakın oluyoruz. Dolayısıyla bu çürüme hepimizi etkiler. Bu çürüme bizi helak eder. Ondan dolayı da hem devletin üstüne düşen vazifeyi bir hakkın yapması lazım. Devletin bütün savcılarının, kurumlarının, bürokrasisinin ama aynı zamanda halkımızın ve sivil toplumun da bu konuda daha fazla inisiyatif kullanması lazım. Herhangi bir toplumun kesimini suçlayıcı ve birilerini aklayıcı şekilde değil. Bir kere hepimizin bir ahlak buhranı içinde olduğunu kabul etmemiz gerekiyor ve bu buhran da "sen kirlisin, ben temizim" yarışına girmeden olmalı. Biz toplum olarak yeni baştan nasıl arınabiliriz, bu ahlaki yozlaşmayı nasıl durdurup geri çevirebiliriz diye düşünmemiz gerekiyor. İnşallah çabalar fayda görür. Ümit verici şeyler var. Eninde sonunda bir savcımız aldığı bütün tehditlere bu konunun üstüne gitti. Böyle yiğit insanların yüreklendirilmesi lazım. O savcımızı tebrik ediyorum. Başka savcılarımızdan da bu şekilde cesur hareketler, davranışlar, tutumlar bekliyoruz. Bu tutumun sadece savcılardan ve yargıdan beklenmemesi gerekiyor. Kimin sorumluluğu varsa bu sorumluluğu üstlenmesi ve cesur olması gerekiyor. Yoksa sonumuz, gidişatımız iyi değil" diye konuştu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER