© Baykuş Haber

Manisanın iş dünyası bir araya geldi

MANİSA TİCARET VE SANAYİ ODASI EKİM AYI MECLİS TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ. TOPLANTIDA KONUŞAN MANİSA TSO BAŞKANI MEHMET YILMAZ, ORTADOĞU’DAKİ SAVAŞIN DÜNYA EKONOMİSİNİ OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEDİĞİNİ BELİRTTİ.

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası ekim ayı meclis toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Manisa TSO Başkanı Mehmet Yılmaz, Ortadoğu’daki savaşın dünya ekonomisini olumsuz yönde etkilediğini belirtti.


Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Ekim ayı Meclis Toplantısı, Meclis Üyelerinin katılımıyla Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ümit Türek başkanlığında gerçekleşen toplantı saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Ümit Türek, “Ekim ayı bizim için ayrı bir önem arz ediyor. Pazar günü coşku ile 100. yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramımızı siz değerli meclis üyelerimizin karşısında bir kez daha kutluyorum. Bu vesile ile bu topraklarda ay yıldızlı bayrağımız altında özgürce yaşamamızı kanları ve canları pahasına sağlayan başta Cumhuriyetimizin Kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahraman gazilerimizi ve şehitlerimizi hürmet, minnet ve şükranla anıyorum. İSO 500 ikinci listesi de açıklandı. Bu listede Manisa’mızdan 17 firma yer aldı. Ben listede yer alan kıymetli firmalarımız kutlar başarılarının devamını dilerim” dedi.


Toplantıda söz alan ve cumhuriyetin ilanın Türkiye açısından önemine vurgu yapan Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz bir kez daha Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı.



“Savaş dünya ekonomisini olumsuz etkiliyor”


Sözlerine küresel piyasalarda yaşanan gelişmeler hakkında konuşarak devam eden Başkan Mehmet Yılmaz, “Geçtiğimiz ay küresel piyasaların gündeminde, İsrail tarafından Filistin’de sivillere yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılar sonucunda, çoğu çocuk ve masum sivillerden oluşan binlerce insanın hayatını kaybettiği İsrail - Filistin savaşı nedeniyle Ortadoğu’da artan jeopolitik gerilim ve halen yüksek seyreden enflasyonist baskılar karşısında gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz kararları ile devam eden mali sıkılaşma süreci yer alırken, iktisadi faaliyetteki ivme kaybının küresel piyasaları olumsuz etkilediği gerekçesiyle, Uluslararası Para Fonu (IMF), yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, büyüme üzerindeki baskıların yanı sıra ekonomiler arasındaki ayrışmaya dikkat çekerek, küresel büyüme tahminini 2023 yılı için yüzde 3 düzeyinde tutarken, 2024 yılı için yüzde 2,9’a indirmiştir. Kuruluş, raporunda enflasyonun 2025 yılına kadar merkez bankalarının hedef seviyelerinin üzerinde kalacağı tahminine yer verirken, küresel ticaret hacmi büyümesi 2023 yılı için yüzde 2’den yüzde 0,9’a, 2024 için yüzde 3,7’den yüzde 3,5’e indirmiştir. Benzer şekilde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) de, 2023 yılı için küresel mal ticaretine ilişkin büyüme beklentisini savaş, yüksek enflasyon ve faiz nedeniyle yüzde 1,7’ den yüzde 0,8’e çekmiştir. Orta Doğu’da yaşanan savaş dünya ekonomisi olumsuz etkiliyor” dedi.



“Maliyetlerin artması enflasyonun artmasına sebep oluyor”


Sözlerine ülke ekonomisinde gerçekleşen gelişmeler ile devam eden Başkan Mehmet Yılmaz, “Orta Doğu’da devam eden savaşın oluşturduğu olumsuz ortam, kurların yükselmesine, petrol ve altın fiyatlarının yeniden yükseliş trendine geçmesine yol açmıştır. Dolar kurundaki yükseliş ve petrol fiyatındaki artış, ithal girdilerin pahalanmasına ve dolayısıyla üretim maliyetlerinin, satış fiyatlarının ve enflasyonun artmasına yol açmaktadır. Nitekim bu durum, üretimde kullanılan girdilerin önemli bölümünü ithal eden ülkemiz ekonomisi için istenen bir durum değildir. Ülkemizin içinde bulunduğu bu sarmaldan çıkış yolunu ise Üstad Mahfi Eğilmez çok güzel özetlemiş. Şöyle ki; ithal girdilere bağımlı ve yüksek enflasyon içinde bulunan bizim durumumuzdaki ekonomilerde dezenflasyonla büyüme arasındaki çelişkiyi aşmanın bir tek yolu vardır. Eğer dezenflasyonla büyümenin bir arada ve uyum içinde yürümesini istiyorsak yapısal reformlara yeniden girişmemiz, AB ile ilişkileri düzeltmemiz ve güven ortamını yeniden kurmamız gerekiyor. Bunlar yapılınca güven ortamı sağlanır, yabancı sermaye girişi başlar ve geleceğe ilişkin olumsuz beklentiler olumlu hale dönüşür. Beklentilerin düzelmesiyle hem enflasyon düşer hem de büyüme yüksek gerçekleşir. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) da enflasyonu denetim altına alabilmek için politika faizini piyasa beklentilerine paralel olarak 500 baz puan yükselterek yüzde 35 seviyesine çıkartmıştır. Faiz artışına gerekçe olarak da enflasyonun, yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi ve yıl sonu beklentisinin üst bandında yer alacağı görüşüne yer verilmiştir. Jeopolitik riskler, iç talepte devam eden güçlü seyir, hizmet fiyatlarındaki katılık ve enflasyon beklentilerindeki bozulmaların enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturduğu ifade edilmiştir. Merkez Bankası’nın politika faizini yükseltmesiyle birlikte bankalar da hem mevduat hem de kredi faizlerini yükseltmeye başlamıştır. Böylece, parayı mevduatta tutmak yavaş yavaş konut alımına, otomobilleri her yıl değiştirmeye, mal alıp stoklamaya alternatif oluşturmaya başlamıştır. Bu gelişmenin sonuçları bugünlerde konut satışlarının düşmesine, ileride daha da pahalanır alamayız diye düşünülerek yapılan ihtiyaç ötesi mal alımlarının gerilemesine ve piyasada yavaş yavaş durgunluk belirtilerinin ortaya çıkmaya başlamasına yol açmıştır. Faizlerin daha da yükseltilmesi piyasada durgunluğun artmasına ve dolayısıyla büyüme oranının düşmesine yol açacaktır. Belirsizlikleri gideremeyen, beklentileri olumlu hale çeviremeyen her ekonominin kaçınılmaz sonu: enflasyonu düşürmek için faizleri artırınca büyüme düşecek ve işsizlik artacaktır. Bu nedenle bir yandan enflasyonla mücadele noktasında faiz artışları önem arz ederken öte yandan da ekonomik büyümeyi canlı tutabilmek için yapısal reformların bir an evvel hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Ancak bu şekilde, dezenflasyonla büyüme bir arada ve uyum içinde gerçekleşebilecektir” diye konuştu.



“Gurur kaynağımız oldular”


Sözlerinin son bölümünde İSO ikinci 500 listesinde yer alan 17 firmayla gurur ve onur duyduklarını belirten Başkan Mehmet Yılmaz, “Sözlerime burada son verirken, İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl açıklanan ikinci 500 sanayi kuruluşu listesinde odamıza kayıtlı üyelerimizden merkezi ilimizde olan 8 firma ile birlikte yine odamıza kayıtlı olarak bölgemizde üretim yapan ama merkezleri başka şehirde ve ilçelerimizde olan 9 firmamızla birlikte devler liginde Manisa’dan 17 firmamız yer aldı. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu günlerde Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur’ sözünde olduğu gibi Manisa iş dünyası olarak, sahip olduğumuz bilgi ve birikim ile 2023 yılında da tahmin edilen küresel ekonomik yavaşlamanın olumsuz etkilerinden uzak, yeşil dönüşümü önceleyen bir perspektif ile ülkemizin ikinci yüzyılında kalkınmasına ve refahına en üst düzeyde katkı sunup üretmeye devam edeceğiz. Bu duygu ve düşünceler ile zor şartlar altında dünya ile rekabet ederek ülke ekonomimize katkı sunan, Türkiye’nin en büyükleri arasında yer alarak gurur kaynağımız olan sanayicilerimizi, firmalarımızın yöneticilerini, tüm çalışanlarını tebrik ediyor, şehrimiz ve ülkemiz ekonomisine katkı sağladıkları için teşekkür ediyorum. Bu katkıların önümüzdeki dönemde artarak devam edeceğine inanıyorum.” dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER