© Baykuş Haber

“Omurilik yaralanması, idrar kaçırma ile de kendini gösterebilir”

İSTANBUL, (DHA)- Omurilik hasarı belirtilerinin kişiden kişiye farklılık gösterebildiğini ve yaralanmanın konumu ve ciddiyet derecesine bağlı olarak değişebileceğini ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Neslihan Kurt Oktay, “Özellikle semptomlar ciddi değerlendirilmediğinde veya belirtiler yanlış yorumlandığında, tanı ve tedavi süreçlerinde atlanma ihtimali ve riski bulunuyor. Bazen omurilik yaralanması sadece bir idrar kaçırma veya bağırsak kontrolü kaybı ile de kendini gösterebilir, bu durum omurilik hasarı tanı ve tedavisinde gecikmeye yol açabilir” dedi.  Omurilik hasarının, vücutta duyusal ve motor işlevlerin kaybına neden olabilen ve hastanın yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilen bir durum olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Neslihan Kurt Oktay, “Omurilik yaralanmaları hayatları kökten değiştiren trajik olaylardır. Omurilik, vücudumuzun her tarafıyla beyin arasında çift yönlü iletişim sağlayan bir yol olarak görev sağlar. Vücutta meydana gelen duyusal bilgileri beyne iletir ve beyinden gelen komutları da vücuda ileterek hareket etmemizi sağlar. Motor işlevler -kas hareketleri gibi-, duyusal işlevler -ağrı, dokunma, sıcaklık hissi gibi- sinir yollarını içeren bu önemli yolda bir hasar olması durumunda, tutulan bölgeye göre değişen ağırlıkta ve yaygınlıkta vücutta duyu veya kas gücü kayıpları gibi nörolojik fonksiyon kayıplarına neden olur. Yaralanma sonucunda ortaya çıkan felç sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel, sosyal, cinsel, mesleki ve ekonomik açıdan da büyük zorluklara yol açar. Bir omurilik felci geçiren kişi, hayatının her anında yeni engellerle karşılaşabilir ve sürekli destek gerekebilir” diye konuştu.  “NÖRODEJENERATİF HASTALIKLAR RİSKİ ARTIRABİLİYOR”  Omurilik yaralanması için kaza ya da travmalara açık bazı meslekler ya da bazı hastalıkların varlığı gibi etkenlerin riski artırabildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, “Omurilik hasarının dünyada en sık görülen nedenleri arasında travmalar olup, motorlu araç kazaları ilk sırada yer almaktadır. Trafik kazaları, düşmeler ve ateşli silah yaralanmaları omurilikte en fazla hasar yaratan nedenlerdir. Bunun yanı sıra yüksekten düşmeler, güreş, buz hokeyi gibi bazı yakın temas sporları da risk yaratabilir. Bu tür travmatik olaylar, omuriliğe doğrudan darbe veya baskı uygulayarak hasara yol açabilir ve nörolojik kayıplara neden olabilir. Ayrıca, osteoporoz gibi kemikleri zayıf ve kırılgan olan kişiler düşme veya hafif bir travma sonucu omurilik yaralanmasına yol açabilen omurga kırıkları yaşayabilirler. Bunun yanı sıra omurilik bölgesindeki damar tıkanıkları, enfeksiyonlar, romatizmal ve bağ doku hastalıkları, tümör gibi yer kaplayan lezyonlar, gelişimsel anormallikler de bu bölgede hasara neden olabilir. Parkinson hastalığı veya multipl skleroz gibi nörodejeneratif hastalıklar omuriliği etkileyebilir ve yaralanma riskini arttırabilir. Bu tür tıbbi durumlarla başa çıkmak ve omurilik yaralanmalarını önlemek için uygun tıbbi bakım ve tedavi önemlidir. Ayrıca bu tür durumları olan kişilerin düşme ve travma riskini azaltmak için dikkatli olmaları ve uygun önlemleri almaları önemlidir” ifadelerini kullandı.  “NEDENE BAĞLI OLARAK HASARIN ŞİDDETİ DEĞİŞEBİLİYOR”  Omurilik yaralanmasının şiddetinin yaralanmanın türüne, konumuna ve ciddiyetine bağlı olarak değişebileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, tam omurilik yaralanmaları ve kısmi omurilik yaralanmaları ve ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili şu bilgileri verdi:   “Bu yaralanma tipleri, omurilikteki hasarın yaygınlığına ve etkilediği bölgeye göre farklı derecelerde hastalık şiddeti ve vücut felcine neden olur. Tam omurilik yaralanması, omuriliğin tamamen kesildiği veya ciddi şekilde hasar gördüğü bir durumu ifade eder. Bu tür yaralanmalar, omurilik üzerindeki iletimi tamamen engeller ve vücudun alt kısmının felç olmasına neden olabilir. Şiddeti genellikle en üst seviyededir. Omurilik üzerindeki hasarın kısmi olduğunu ifade eden kısmi yaralanma tipleri sonucunda vücudun belirli bir bölgesi veya fonksiyonu etkilenir ve hastalık şiddeti genellikle tam omurilik yaralanmalarına göre daha azdır denebilir. Bunun yanı sıra omurilik yaralanması, omuriliğin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak farklı sonuçlara yol açabilir. Örneğin boyun seviyesindeki bir omurilik yaralanması bazen vücudun alt kısmının tamamen felç olmasına neden olabilirken, bel seviyesindeki bir yaralanma sadece bacaklarda kısmi felç oluşturabilir.”  OMURİLİKTE HASAR OLDUĞUNU GÖSTEREN İŞARETLER  Omurilik hasarının belirtilerinin kişiden kişiye ve hasarın ciddiyetine göre değişmekle birlikte omurilikte hasarı gösteren işaretlerle ilgili Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, “Vücudun belirli kas grupları veya vücudun alt kısmı gibi birtakım bölgelerde motor felç gelişip hareket etmeyebilir. Ayrıca, dokunma, acı, sıcaklık veya titreşim gibi duyusal hislerde değişikliklere neden olabilir. Bazen hissizlik, karıncalanma veya ağrıya duyarsızlık yaşanabilir. Omurilik hasarı, idrar ve bağırsak kontrolüne etkileyebilir ve buna bağlı olarak da idrar kaçırma veya kabızlık gibi sorunlara yol açabilir. Boyun seviyesindeki yani yukarı seviyeli omurilik yaralanmaları, solunum kontrolüne etkileyebilir ve bu da solunum sorunlarına yol açabilir. Kasların gücünü kaybetmesi veya kas kütlesinin kaybının yanı sıra omurilik hasarı, tansiyon kontrolü kaybı, terleme ve cinsel işlev problemleri gibi otonomik sistemi ilgilendiren sorunların da kaynağı olabilir” ifadelerini kullandı.  “BELİRTİLER HEMEN TIBBİ MÜDAHALE GEREKTİREN CİDDİ DURUMLARI DA İÇEREBİLİR”  Özellikle semptomlar ciddi değerlendirilmediğinde veya belirtiler yanlış yorumlandığında, tanı ve tedavi süreçlerinde atlanma ihtimali ve riskinin bulunduğuna vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, herhangi bir omurilik yaralanması durumunda zaman faktörüne işaret ederek, “Bazen omurilik yaralanması sadece bir idrar kaçırma veya barsak kontrolü kaybı ile de kendini gösterebilir, bu durum omurilik hasarı tanı ve tedavisinde gecikmeye yol açabilir. Omurilik hasarı belirtileri hemen tıbbi müdahale gerektiren ciddi durumları da içerebilir. Unutmayın ki omurilik yaralanması şüphesinde hızlı başvuru ve müdahale bu hastalığın atlanma riskini en aza indirip, yaralanmanın türünü ve ciddiyetini değerlendirerek uygun tedaviye bir an önce başlamaya yardımcı olup bu hasarın sonuçlarını en aza indirir” diye konuştu.  ”TEDAVİYLE YAŞAM KALİTESİ ARTIRILABİLİR”  Spinal kord yaralanmalarının tedavisinde fizyoterapi ve rehabilitasyon hastanın en iyi potansiyelini elde etmesine yardımcı olacağını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, “Komplikasyonları engelleyip tedavi ederek hastanın yaşam kalitesini artırabilir. Rehabilitasyon süreci hastanın bireysel ihtiyaçlarına özgü bir planı içerir. Dolayısıyla da multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu nedenle fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimleri, fizyoterapistler, ergoterapistler, psikologlar ve diğer sağlık profesyonelleri ile bu süreçte iş birliği yapar. Spinal kord yaralanması rehabilitasyonu, kişinin en üst düzeyde bağımsızlık ve yaşam kalitesine ulaşmasına yardımcı olur” dedi.  “BU TÜR YARALANMALARIN BİRÇOĞU ÖNLENEBİLİR”  “Omurilik hasarıyla mücadelede, erken teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve destek sağlama önemlidir. Unutmamamız gereken en önemli nokta ise omurilik yaralanmalarının sadece kötü şans sonucu meydana gelmediğidir. Bu tür yaralanmaların birçoğu önlenebilir” diye konuşan Dr. Öğr. Üyesi Neslihan Kurt Oktay, sözlerini şöyle tamamladı:   “Güvenlik tedbirleri almak, trafik kazaları ve spor yaralanmaları sırasında koruyu ekipmanları kullanmak gibi basit önlemler, omurilik yaralanmalarını azaltabilir. Omurilik yaralanması yaşayan bireylere destek olalım. Basit görünüp uygulandığında hayatımızı kurtaran koruyucu ekipmanları ve önlemleri lütfen benimseyelim ve bu zorlu sürecin farkında olalım. Unutmayalım ki omurilik hasarı yaşayan insanlar, güçlü ve destekleyici bir toplumun desteğiyle hayatlarını sürdürebilirler.”

İSTANBUL, (DHA)- Omurilik hasarı belirtilerinin kişiden kişiye farklılık gösterebildiğini ve yaralanmanın konumu ve ciddiyet derecesine bağlı olarak değişebileceğini ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Neslihan Kurt Oktay, “Özellikle semptomlar ciddi değerlendirilmediğinde veya belirtiler yanlış yorumlandığında, tanı ve tedavi süreçlerinde atlanma ihtimali ve riski bulunuyor. Bazen omurilik yaralanması sadece bir idrar kaçırma veya bağırsak kontrolü kaybı ile de kendini gösterebilir, bu durum omurilik hasarı tanı ve tedavisinde gecikmeye yol açabilir” dedi. 

Omurilik hasarının, vücutta duyusal ve motor işlevlerin kaybına neden olabilen ve hastanın yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilen bir durum olduğunu söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Neslihan Kurt Oktay, “Omurilik yaralanmaları hayatları kökten değiştiren trajik olaylardır. Omurilik, vücudumuzun her tarafıyla beyin arasında çift yönlü iletişim sağlayan bir yol olarak görev sağlar. Vücutta meydana gelen duyusal bilgileri beyne iletir ve beyinden gelen komutları da vücuda ileterek hareket etmemizi sağlar. Motor işlevler -kas hareketleri gibi-, duyusal işlevler -ağrı, dokunma, sıcaklık hissi gibi- sinir yollarını içeren bu önemli yolda bir hasar olması durumunda, tutulan bölgeye göre değişen ağırlıkta ve yaygınlıkta vücutta duyu veya kas gücü kayıpları gibi nörolojik fonksiyon kayıplarına neden olur. Yaralanma sonucunda ortaya çıkan felç sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel, sosyal, cinsel, mesleki ve ekonomik açıdan da büyük zorluklara yol açar. Bir omurilik felci geçiren kişi, hayatının her anında yeni engellerle karşılaşabilir ve sürekli destek gerekebilir” diye konuştu. 

“NÖRODEJENERATİF HASTALIKLAR RİSKİ ARTIRABİLİYOR” 

Omurilik yaralanması için kaza ya da travmalara açık bazı meslekler ya da bazı hastalıkların varlığı gibi etkenlerin riski artırabildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, “Omurilik hasarının dünyada en sık görülen nedenleri arasında travmalar olup, motorlu araç kazaları ilk sırada yer almaktadır. Trafik kazaları, düşmeler ve ateşli silah yaralanmaları omurilikte en fazla hasar yaratan nedenlerdir. Bunun yanı sıra yüksekten düşmeler, güreş, buz hokeyi gibi bazı yakın temas sporları da risk yaratabilir. Bu tür travmatik olaylar, omuriliğe doğrudan darbe veya baskı uygulayarak hasara yol açabilir ve nörolojik kayıplara neden olabilir. Ayrıca, osteoporoz gibi kemikleri zayıf ve kırılgan olan kişiler düşme veya hafif bir travma sonucu omurilik yaralanmasına yol açabilen omurga kırıkları yaşayabilirler. Bunun yanı sıra omurilik bölgesindeki damar tıkanıkları, enfeksiyonlar, romatizmal ve bağ doku hastalıkları, tümör gibi yer kaplayan lezyonlar, gelişimsel anormallikler de bu bölgede hasara neden olabilir. Parkinson hastalığı veya multipl skleroz gibi nörodejeneratif hastalıklar omuriliği etkileyebilir ve yaralanma riskini arttırabilir. Bu tür tıbbi durumlarla başa çıkmak ve omurilik yaralanmalarını önlemek için uygun tıbbi bakım ve tedavi önemlidir. Ayrıca bu tür durumları olan kişilerin düşme ve travma riskini azaltmak için dikkatli olmaları ve uygun önlemleri almaları önemlidir” ifadelerini kullandı. 

“NEDENE BAĞLI OLARAK HASARIN ŞİDDETİ DEĞİŞEBİLİYOR” 

Omurilik yaralanmasının şiddetinin yaralanmanın türüne, konumuna ve ciddiyetine bağlı olarak değişebileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, tam omurilik yaralanmaları ve kısmi omurilik yaralanmaları ve ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili şu bilgileri verdi:  

“Bu yaralanma tipleri, omurilikteki hasarın yaygınlığına ve etkilediği bölgeye göre farklı derecelerde hastalık şiddeti ve vücut felcine neden olur. Tam omurilik yaralanması, omuriliğin tamamen kesildiği veya ciddi şekilde hasar gördüğü bir durumu ifade eder. Bu tür yaralanmalar, omurilik üzerindeki iletimi tamamen engeller ve vücudun alt kısmının felç olmasına neden olabilir. Şiddeti genellikle en üst seviyededir. Omurilik üzerindeki hasarın kısmi olduğunu ifade eden kısmi yaralanma tipleri sonucunda vücudun belirli bir bölgesi veya fonksiyonu etkilenir ve hastalık şiddeti genellikle tam omurilik yaralanmalarına göre daha azdır denebilir. Bunun yanı sıra omurilik yaralanması, omuriliğin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak farklı sonuçlara yol açabilir. Örneğin boyun seviyesindeki bir omurilik yaralanması bazen vücudun alt kısmının tamamen felç olmasına neden olabilirken, bel seviyesindeki bir yaralanma sadece bacaklarda kısmi felç oluşturabilir.” 

OMURİLİKTE HASAR OLDUĞUNU GÖSTEREN İŞARETLER 

Omurilik hasarının belirtilerinin kişiden kişiye ve hasarın ciddiyetine göre değişmekle birlikte omurilikte hasarı gösteren işaretlerle ilgili Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, “Vücudun belirli kas grupları veya vücudun alt kısmı gibi birtakım bölgelerde motor felç gelişip hareket etmeyebilir. Ayrıca, dokunma, acı, sıcaklık veya titreşim gibi duyusal hislerde değişikliklere neden olabilir. Bazen hissizlik, karıncalanma veya ağrıya duyarsızlık yaşanabilir. Omurilik hasarı, idrar ve bağırsak kontrolüne etkileyebilir ve buna bağlı olarak da idrar kaçırma veya kabızlık gibi sorunlara yol açabilir. Boyun seviyesindeki yani yukarı seviyeli omurilik yaralanmaları, solunum kontrolüne etkileyebilir ve bu da solunum sorunlarına yol açabilir. Kasların gücünü kaybetmesi veya kas kütlesinin kaybının yanı sıra omurilik hasarı, tansiyon kontrolü kaybı, terleme ve cinsel işlev problemleri gibi otonomik sistemi ilgilendiren sorunların da kaynağı olabilir” ifadelerini kullandı. 

“BELİRTİLER HEMEN TIBBİ MÜDAHALE GEREKTİREN CİDDİ DURUMLARI DA İÇEREBİLİR” 

Özellikle semptomlar ciddi değerlendirilmediğinde veya belirtiler yanlış yorumlandığında, tanı ve tedavi süreçlerinde atlanma ihtimali ve riskinin bulunduğuna vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, herhangi bir omurilik yaralanması durumunda zaman faktörüne işaret ederek, “Bazen omurilik yaralanması sadece bir idrar kaçırma veya barsak kontrolü kaybı ile de kendini gösterebilir, bu durum omurilik hasarı tanı ve tedavisinde gecikmeye yol açabilir. Omurilik hasarı belirtileri hemen tıbbi müdahale gerektiren ciddi durumları da içerebilir. Unutmayın ki omurilik yaralanması şüphesinde hızlı başvuru ve müdahale bu hastalığın atlanma riskini en aza indirip, yaralanmanın türünü ve ciddiyetini değerlendirerek uygun tedaviye bir an önce başlamaya yardımcı olup bu hasarın sonuçlarını en aza indirir” diye konuştu. 

"TEDAVİYLE YAŞAM KALİTESİ ARTIRILABİLİR" 

Spinal kord yaralanmalarının tedavisinde fizyoterapi ve rehabilitasyon hastanın en iyi potansiyelini elde etmesine yardımcı olacağını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi K. Oktay, “Komplikasyonları engelleyip tedavi ederek hastanın yaşam kalitesini artırabilir. Rehabilitasyon süreci hastanın bireysel ihtiyaçlarına özgü bir planı içerir. Dolayısıyla da multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu nedenle fiziksel tıp ve rehabilitasyon hekimleri, fizyoterapistler, ergoterapistler, psikologlar ve diğer sağlık profesyonelleri ile bu süreçte iş birliği yapar. Spinal kord yaralanması rehabilitasyonu, kişinin en üst düzeyde bağımsızlık ve yaşam kalitesine ulaşmasına yardımcı olur” dedi. 

“BU TÜR YARALANMALARIN BİRÇOĞU ÖNLENEBİLİR” 

“Omurilik hasarıyla mücadelede, erken teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve destek sağlama önemlidir. Unutmamamız gereken en önemli nokta ise omurilik yaralanmalarının sadece kötü şans sonucu meydana gelmediğidir. Bu tür yaralanmaların birçoğu önlenebilir” diye konuşan Dr. Öğr. Üyesi Neslihan Kurt Oktay, sözlerini şöyle tamamladı:  

“Güvenlik tedbirleri almak, trafik kazaları ve spor yaralanmaları sırasında koruyu ekipmanları kullanmak gibi basit önlemler, omurilik yaralanmalarını azaltabilir. Omurilik yaralanması yaşayan bireylere destek olalım. Basit görünüp uygulandığında hayatımızı kurtaran koruyucu ekipmanları ve önlemleri lütfen benimseyelim ve bu zorlu sürecin farkında olalım. Unutmayalım ki omurilik hasarı yaşayan insanlar, güçlü ve destekleyici bir toplumun desteğiyle hayatlarını sürdürebilirler.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER