© Baykuş Haber

Prof. Dr. Çağatay: Binaların yıkılmasında başlıca neden kötü beton

Gülşah ÖZGEN-Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)-ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Çağatay, Adana'daki yıkımların başlıca nedeninin kötü beton olduğunu belirterek, "Yıkılan binalarda yaptığımız incelemede, beton kalitesinin çok kötü. Betonda ayrışmalar oluştuğu, uygun olmayan iri agregaların kullanılmış olduğunu gördük. Burada agregalar, 7-8 santimetre büyüklüğündeydi. Bu durumda betonun geçirimsizliği azalmış oluyor. Kumu, çakılı, bir miktar çimentoyu, suyu karıştırarak beton elde edemezsiniz" dedi. 
​Kahramanmaraş merkezli depremlere, 200 kilometre uzaklıktaki Adana'da da 13 bina yıkıldı. 418 kişinin hayatını kaybettiği enkaz bölgesinde inceleme yapan Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Çağatay, kentte diğer illerde olduğu gibi yıkım nedenlerinin benzerlik gösterdiğini kaydetti. Bu nedenlerin başında kötü beton geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Çağatay, çok katlı 20-25 yıllık yapıların yeterince mühendislik hizmeti almadığını, taşıyıcı sistem elemanlarının sağlıklı oluşturulmadığını, zemin katlarda iş yeri, boşluk ve çıkma gibi uygun olmayan yapı sistemlerinin görüldüğünü söyledi.
'HER BİR ETRİYE KOLON DEMİRLERİNE BAĞLANMALI'
Beton ve harç yapımında kullanılan malzemelere dikkati çeken Prof. Dr. Çağatay, "Yıkılan binalarda yaptığımız incelemede, beton kalitesinin çok kötü. Betonda ayrışmalar oluştuğu, uygun olmayan iri agregaların kullanılmış olduğunu gördük. Bir inşaatta 31,5 milimetreden büyük tane çapına sahip agrega kullanılması istenmez. Burada agregalar, 7-8 santimetre büyüklüğündeydi. Bu durumda betonun geçirimsizliği azalmış oluyor. Kumu, çakılı, bir miktar çimentoyu, suyu karıştırarak beton elde edemezsiniz. Onun bir matematiği vardır" dedi. 
Binalardaki demir elemanlarının da uygun olmadığını dile getiren Prof. Dr. Çağatay, "Etriyeler kesme güvenliğini sağlayan elemanlardır. Kolon ve kirişlerin, sargı bölgelerinde sık arayla 10 santimetreyi geçmeyecek şekilde örülmesi gerekiyor. Ayrıca her bir etriye kolon demirlerine bağlanmalıdır. Bunlar sıkı şekilde bağlanmadığında; beton dökümü sırasında etriyeler aşağı doğru kayarak etriye aralıklarında açılmalara neden oluyor. Ölçümlerde bazı binalarda 30 ile 50 santimetre arasında etriye aralıkları olduğu tespit edildi" diye konuştu. 
'BETON KALİTESİ BELLİ ARALIKLARLA KONTROL EDİLMELİ'
Adana'da 1990'lı yılların sonunda yüksek katlı yapılar oluşmaya başladığını anlatan Prof. Dr. Çağatay, bu tür binalar için betonarme perde elemanların kullanılması gerektiğini vurgulayarak, "Özellikle çok katlı yapılar için daha sıkı önlemlerin alınması gerektiğine inanıyorum. Bu tür yapıların özellikle kesme güvenliğinin sağlanması için yapılarda betonarme perde elemanlar özendirilebilir" dedi. Beton kalitesinin de belirli aralıklarla kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizen Çağatay, "Kaliteli bir betonda; beton sınıfının değerinin azalmaması beklenir. Örneğin C30 sınıfı betonun 30 MPa olan dayanımı 1-2 yıl sonra, 30 MPa olan değerden aşağı inmez. Hatta bir miktar yükselmesi beklenir. Ama 30 olan bir değer 1-2 yıl sonra 15'e, 10'a iniyorsa; betonun uygun karılmadığı, üretilmediği ve bir hata olduğu anlamına gelir. Projeyi kontrol ettiğimiz sırada, 28 günlük beton değerine bakıyoruz. Bundan sonra beton hiç kontrol edilmiyor. En azından 3, 5 ya da 10 yıl sonra betonları kontrol etmekte fayda var" diye konuştu. 
'YÜKSEK KATLI YAPILAR BELİRLİ BÖLGELERE YAPILMALI'
Gelişmiş ülkelerde şehrin zemin açısından uygun olan bölgelerinde çok katlı yapılara izin verildiğini dile getiren Çağatay, şöyle konuştu: "Mesela Kaliforniya bir deprem bölgesi; 1906 yılında olan depremde San Francisco yıkıldı. Depremden sonra yapı güvenliğini artırmak için pek çok çalışma yapıldı. Şu anda San Francisco'nun merkezinde gökdelenleri görürsünüz ama şehirden biraz uzaklaştığınızda 1 ve 2 katlı yapılar görülür. Her yere yüksek kat yapılmasına izin verilmez. Ülkemizde de yüksek katlı yapıların belirli bölgelere yapımına izin verilmeli. Mesela Adana'nın şehir merkezi genellikle alüvyon ama kuzeye, dağlık bölgeye doğru çıktıkça zemin daha kaliteli ve taşıma kapasitesi daha iyi görünüyor." (DHA)

FOTOĞRAFLI

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER