Prof. Dr. İdris Bedirhanoğlu: “Deprem bölgesinde göçen binaların çoğunda taşıyıcı sistemlerimizin çok esnek olduğunu gördük”
GenelDİCLE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ TARAFINDAN KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ DEPREMLERİN YAPI OLARAK İNCELENMESİNİ DEĞERLENDİRMEK VE GÖZLEM VE ÖNERİ PAYLAŞMAK AMACIYLA OLUŞTURULAN RAPOR SUNULDU.
Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen bölgelerde 40 kişilik ekiple inceleme yapılarak, bir rapor hazırlandı.
15 Temmuz Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısına Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı temsilcileri, Mühendisler ve Mimarlar Odası temsilcileri, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Siraç Özerdem, İnşaat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fuat Toprak, öğretim üyesi Prof. Dr. İdris Bedirhanoğlu, yerel ve ulusal basın yayın organları temsilcileri katıldı.
Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Siraç Özerdem, İnşaat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Z. Fuat Toprak’ın açılış ve selamlama konuşmasından sonra Rektör Karakoç, “Dicle Üniversitesi’nin etkinliklerinden bir tanesi olan Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasındaki üniversitemiz hocaları geniş bir ön değerlendirme programı düzenledi. Öncelikle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Bu depremler bize doğal afetler, muhtemel sorunlarla ilgili çözüm üretmemiz noktasında hatırlatma yaptı” dedi.
Depremlerde göçen özellikle seçtikleri 300 binayı incelediklerini belirten Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yapı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İdris Bedirhanoğlu ise, 40 kişilik ekiple çalışmalarını tamamladıklarını söyledi. Göçen binalar için hızlı bir teknik incelemede bulunduklarını dile getiren Bedirhanoğlu, “Depremden hemen sonra öncelikle çöken binalar için hızlı bir teknik incelemelerimiz oldu. Daha sonra uluslararası ekiplerle de çalışmalarımız oldu. Birinci çalışmamızda yaklaşık 40 kişilik bir ekiple sahada incelemelerde bulunduk. Deprem bölgesinde ortalama iki haftada 300 civarında binayı inceledik. İncelediğimiz binalar özellikle seçtiğimiz, Türkiye’de yapı stokunu temsil edebilecek yüksek katlı betonarme binalardı. Burada bizim aradığımız birçok cevap vardı. Yaklaşık 6 aylık bir süreçte yaptığımız çalışmaları yazıya döktük ve bir rapor haline getirdik. Buradaki raporda şunu ifade ettik; yapılarda gördüğümüz hasar nedenleri, göçme nedenlerini özetlemeye çalıştık. Daha sonra raporda hasar gören yapılan için ve bundan sonraki yapılar için ayrıca neler yapılabilir şeklinde önerilerimiz oldu. Raporda ayrıca yeni inşa edilen yapılardaki gördüğümüz eksiklikler ve kusurlara da değindik. Bunlarla ilgili önerilerimiz de oldu” ifadelerinde bulundu.
“Taşıyıcı sistemlerimizin çok esnek olduğunu gördük”
Depremle birlikte yıkılan binaların ana nedenlerinden birinin taşıyıcı sistemlerinin çok esnek olması olduğunun altını çizen Bedirhanoğlu, şunları kaydetti:
“Deprem bölgesinde göçen binaların çoğunda taşıyıcı sistemlerimizin çok esnek olduğunu gördük. Maalesef taşıyıcı sistemlerimiz depreme çok az direnç gösteriyor. Bu direncin biraz arttırılması lazım. Bunun için de binanın yükünü taşıyan perde duvar ve kolon miktarının arttırılması gerekiyor. Bu çok önemlidir. Bu oranların sayısal olarak yaptığımız hesaplarda da az olduğunu gördük. Birçok ilde yaptığımız bina incelemelerinde bunu gördük. Biran önce bu sorunun giderilmesi gerekiyor. Diğer bir konu ise detaylandırmadır. Detaylandırmalar küçük detaylar gibi geliyor ama etkisi çok büyük. Örneğin etriye aralıklarının standart bir şekilde diyelim ki küçük aralıkta yapılmaması, bazı yerlerde aralıkların daha büyük olması, o kolonda göçmeye neden oluyor. Küçücük bir bağ telinin bile etkisinin çok büyük olduğunu biliyoruz. Depremlerde de göçmeye ve hasara neden olan bu detaylar oldu.”
Yeni yapılan binaların kolon ve perde miktarlarının arttırılması gerektiğine dikkat çeken Bedirhanoğlu, “Bundan sonra böyle felaketleri yaşamamamız için binamızı riske atmamamız gerekiyor. Bunun için kolon ve perde miktarlarımızı arttırmamız gerekiyor. Böylelikle binamızın daha dirençli olması gerekiyor. Daha sonra detaylardan ödün vermememiz lazım. Hatta binanın yapımı bittikten sonra da bu detayların denetlenmesi lazım. Sonuçta hayati bir durum söz konusudur. Dolayısıyla bir binaya oturulabilir izninin yapısal güvenlikle verilmesi lazım” dedi.
İlginizi Çekebilir