© Baykuş Haber

Risk altındaki canlıları iklim değişikliğinden koruyacak proje

Rukiye MEYVECİ- Emirhan YÜZÜGÜLDÜ/ANKARA, (DHA)- HACETTEPE Üniversitesi Biyoloji Bölümü, iklim değişikliği karşısında risk altındaki endemik canlıları korumak için çalışma başlattı. TÜBİTAK tarafından desteklenen projede, birçok canlı ile ortak işleve sahip genleri taşıyan ’Drosophila melanogaster’ (sirke sineği) olarak bilinen tür üzerinde deney yapıldı. Aynı bölgeden alınan örneklerin laboratuvar ortamında iklim değişikliğine bağlı olarak vücut büyüklüğü, sıcak soğuk dayanıklılığı, susuzluk gibi değişimleri izlendi. Çalışmada elde edilen veriler ışığında iklim değişikliği karşısında risk altında olan türler için koruma çalışmaları yürütülecek.

Rukiye MEYVECİ- Emirhan YÜZÜGÜLDÜ/ANKARA, (DHA)- HACETTEPE Üniversitesi Biyoloji Bölümü, iklim değişikliği karşısında risk altındaki endemik canlıları korumak için çalışma başlattı. TÜBİTAK tarafından desteklenen projede, birçok canlı ile ortak işleve sahip genleri taşıyan 'Drosophila melanogaster' (sirke sineği) olarak bilinen tür üzerinde deney yapıldı. Aynı bölgeden alınan örneklerin laboratuvar ortamında iklim değişikliğine bağlı olarak vücut büyüklüğü, sıcak soğuk dayanıklılığı, susuzluk gibi değişimleri izlendi. Çalışmada elde edilen veriler ışığında iklim değişikliği karşısında risk altında olan türler için koruma çalışmaları yürütülecek.
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu Şebnem Önder, 2014 yılında iklim değişikliği karşısında risk altındaki endemik canlıları koruma stratejisine yönelik çalışmaya başladı. Uzun dönem izleme çalışmaları gerçekleştiren Doç. Dr. Önder, her yıl mayıs-ekim ayı arasında 6 aylık dönemde; birçok canlı ile ortak işleve sahip genleri taşıyan 'Drosophila melanogaster' (sirke sineği) olarak bilinen türden örnekler aldı. Aynı bölgeden alınan örneklerin laboratuvar ortamında iklim değişikliğine bağlı olarak vücut büyüklüğü, sıcak-soğuk dayanıklılığı, susuzluk gibi değişimleri izlendi. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen çalışma bittiğinde elde edilen sonuçlarla iklim değişikliği karşısında risk altındaki endemik canlıları korumaya yönelik çalışma yürütülecek.
'ÇOK ÇARPICI SONUÇLAR GÖZLEMLEDİK'
Proje yürütücüsü Doç. Dr. Banu Şebnem Önder, sirke sineğinin iklim değişikliğinin yarattığı çevresel değişikliklere nasıl uyum sağladığı, hangi karakterler yönünde değiştiği, hangi genlerin bu değişikliklerle ilgili olabileceğini araştırıp, tespit etmeye çalıştıklarını söyledi. Doç. Dr. Önder, "10 yıllık çalışmalar sonucunda çok çarpıcı sonuçlar gözlemledik. Örneğin çalıştığımız bölgedeki sineklerde, ortalama 12 saat olan susuzluğa karşı direncin 16 saate kadar çıktığını gördük. Bu da çevrenin sinek topluluğu üzerinde belli bir yönde seçilime neden olduğunun göstergesi. İklim değişikliğinin en büyük göstergelerinden biri kuraklığa, canlının genetik olarak cevap verdiğini söyleyebiliyoruz. Çalıştığımız model organizma 120 yıldır genetikte yaygın olarak kullanılan bir model. Bu organizmanın genlerinin birçoğu mayadan memeliye kadar birçok canlıda yapısal veya işlevsel olarak benzer gen bölgelerine sahip. O yüzden bu modelde elde ettiğim sonuçları farklı canlı gruplarında da kullanılmak üzere temel bilgiler üretebiliyoruz. Böylelikle hem risk altında olan türler için koruma stratejilerini geliştirebiliriz, hem de biyoçeşitlilik, gıda güvenliği ya da sağlık gibi alanlarda, ekonomik kayıplara neden olan zararlı dediğimiz istilacı türlerin kontrol edilmesi için bu bilgiler kullanılabilir" dedi.
'VERİMLİ VE TEMİZ GIDAYA ULAŞMAMIZI SAĞLAYACAK'
İklim değişikliğinin neden olacağı insanların karşı karşıya kalacağı, en büyük sıkıntılardan birisinin gıda olacağını ifade eden Doç. Dr. Önder "Hem verimli topraklarda azalma hem de kuraklığın getirdiği fiziki kısıtlamalar dışında, iklim değişikliği nedeniyle bazı türlerin gereğinden fazla çoğalması ya da normalde bulunmadığı bölgelere nüfuz etmesine bağlı olarak örneğin tarım zararlısı dediğimiz bu canlıların; sınırlı yerde ekimi olan ya da yetiştirilebilen meyve sebzelere zararı olabilir. Bu durumun ekonomik zararı da var. Bu tip çalışmalardan elde ettiğimiz sonuçları özellikle bu şekilde zararlı olan türler üzerinde kullandığımızda daha verimli ve temiz gıdaya ulaşımımızı sağlayacaktır. Diğer taraftan da birçok organizma hastalık taşıyıcısı; insan sağlığını direkt etkileyen canlılar üzerinde de bunları kontrol edebilmek için temel bilgiler üretmeyi hedefliyoruz. Özellikle endemik ya da risk altındaki türlerle ilgili koruma stratejilerini geliştirmek için model organizmalardan elde ettiğimiz sonuçlar çok kıymetli. İklim değişikliğinin neden olduğu çevresel değişikliklere uyum sürecinde etkili olan genleri ortaya çıkardığımızda; bu genler koruma stratejilerinin geliştirilmesine dair planlamaların yapılması için fırsat tanıyacaktır" diye konuştu. (DHA)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER