© Baykuş Haber

”Siroz tedavisi kişiye özeldir, ihmal edilmemelidir”

İSTANBUL, (DHA) - Son günlerde tekrar gündeme gelen sirozun tedavi edilmediği taktirde ilerleyici bir hastalık olduğuna işaret eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kemal Peker, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri gibi ciddi komplikasyonlara yol açabileceğini vurguladı. Siroz tedavisinin her hasta için bireyselleştirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Peker, hastaların düzenli doktor kontrollerine devam etmeleri, tedavinin izlenmesi ve olası komplikasyonların erken tespit edilmesinde önem taşıdığının altını çizdi. Karaciğer sirozu; karaciğerdeki normal yapının yerini anormal nodüllerin ve fibrozisin alması ile ortaya çıkan bir tablo olarak tanımlamaktadır. Karaciğer sirozunun dünyada görülme sıklığı 10 binde 2 veya 3’tür. Farklı nedenlerle ortaya çıkabilen siroz her iki cinsiyette ve her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Prof. Dr. Kemal Peker, insanların yanlış bilgilerle hastalığın tedavi edilemediğine dair bir kanıya kapıldığını, ancak düzenli takiplerle sirozun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi. Hastalığın nedenlerine ilişkin bilgi veren Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kemal Peker, “En sık nedenler arasında kronik alkol tüketimi, viral hepatit B ve C enfeksiyonları, yağlı karaciğer hastalığı (non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı), otoimmün hepatit, ilaçlar veya toksinlerin neden olduğu karaciğer hasarı ve genetik bozukluklar bulunur. Diğer risk faktörleri arasında aşırı kilolu olma (obezite), diyabet, kronik safra yolu hastalığı, uzun süreli ilaç kullanımı, uzun süreli toksiklere maruziyet (örneğin, arsenik veya cıva), bazı bağışıklık sistemi bozuklukları ve bilier atrezi gibi doğumsal anomaliler bulunabilir. Ancak, hastalığın her zaman bu risk faktörlerine sahip olan kişilerde gelişmediğini ve bazı kişilerde siroza neden olan etkenlerin belirlenemediğinin de bilinmesi gerekir” dedi. HASTALIĞIN AŞAMASINA GÖRE BELİRTİLER DEĞİŞİYOR Sirozun erken evrelerinde belirtilerin çok hafif olduğunu ya da hiç bulunmadığına işaret eden Prof. Dr. Peker, belirti ve semptomların da hastalığın aşamasına bağlı olarak değişebileceğini söyleyerek şunları anlattı: “Hastalık ilerledikçe, yorgunluk ve halsizlik, iştah ve kilo kaybı, karın ağrısı ve şişlik, mide bulantısı ve kusma, deri ve gözlerde sararma (sarılık), bacaklarda ödem (şişlik), cilt kaşıntısı, kolay morarma ve kanama eğilimi, zihinsel bulanıklık, hafıza problemleri ve davranış değişiklikleri gibi belirtiler ortaya çıkar. Ancak bu semptomların hastaya bağlı olarak değişeceği de unutulmamalı.” TEDAVİ EDİLMEZSE İLERLER Erken teşhisin uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle sirozun ilerlemesini yavaşlatılabileceğini ve komplikasyonlarının önlenebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Peker, “Hastalar sirozun tedavi edilmezse ilerleyici bir hastalık olduğunu ve karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri ve ciddi komplikasyonlara kadar varabildiğini unutmamalı. Sirozun seyrini etkileyen faktörler, altta yatan neden, tedavi yaklaşımı ve kişinin genel sağlık durumu gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Erken teşhis, uygun tedavi ve düzenli takip ile sirozun ilerlemesi yavaşlatılabilir ve komplikasyonlar önlenmeye çalışılabilir. Ancak ileri evrelerde sirozun, yaşam kaybına kadar varan sonuçları olduğu unutulmamalı. Bu nedenle, sirozun önlenmesi, erken teşhisi ve uygun tedavisi büyük önem taşır” diye konuştu. ALTTA YATAN NEDENE BAĞLI OLARAK TEDAVİ EDİLİR Sirozun tedavisinde hastalığı ortaya çıkaran nedene bağlı bir plan dahilinde hareket edildiğini aktaran Prof. Dr. Kemal Peker,  ”Tedavi planı, her hasta için bireyselleştirilmelidir ve uzman bir sağlık ekibi tarafından yönlendirilmelidir. Siroza neden olan faktörlerin tedavisi önemlidir. Örneğin, alkol tüketimi siroza neden olduysa alkolü tamamen bırakılmalı. Viral hepatit enfeksiyonları varsa, uygun antiviral ilaçlar kullanılabilir. Siroz ilerledikçe ortaya çıkan komplikasyonlar yönetilmelidir. Örneğin, portal hipertansiyon nedeniyle varisler kanama riski taşıyorsa, varis kanamalarını önlemek için ilaçlar veya varislerin tedavisi için endoskopik müdahaleler uygulanabilir. Sirozlu kişilerde beslenme önemlidir. Protein alımı sınırlanabilir ve diyetin karaciğer sağlığına uygun olması gerekmektedir. Diyetisyenin rehberliğinde uygun beslenme programı oluşturulmalıdır. Siroza bağlı semptomları yönetmek için belirli ilaçlar kullanılabilir. Siroz ilerlediğinde ve karaciğer yetmezliği belirgin hale geldiğinde karaciğer nakli düşünülebilir. Bu, ileri evre sirozlu hastalarda yaşamı kurtarabilecek bir tedavi seçeneğidir. Ancak karaciğer nakli için uygun bir donör bulunması ve uygun aday olunması gerekmektedir” ifadelerini kullandı. DÜZENLİ KONTROL ŞART Sirozun da tedavide hasta uyumunun önemli olduğu hastalıklardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Peker, “Tedavinin izlenmesi ve olası komplikasyonların önlenmesi için hastaların düzenli takiplerine mutlaka dikkat etmeli. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, alkol tüketimini sınırlamak, dengeli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak da önem taşımaktadır” dedi.  

İSTANBUL, (DHA) - Son günlerde tekrar gündeme gelen sirozun tedavi edilmediği taktirde ilerleyici bir hastalık olduğuna işaret eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kemal Peker, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri gibi ciddi komplikasyonlara yol açabileceğini vurguladı. Siroz tedavisinin her hasta için bireyselleştirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Peker, hastaların düzenli doktor kontrollerine devam etmeleri, tedavinin izlenmesi ve olası komplikasyonların erken tespit edilmesinde önem taşıdığının altını çizdi.

Karaciğer sirozu; karaciğerdeki normal yapının yerini anormal nodüllerin ve fibrozisin alması ile ortaya çıkan bir tablo olarak tanımlamaktadır. Karaciğer sirozunun dünyada görülme sıklığı 10 binde 2 veya 3'tür. Farklı nedenlerle ortaya çıkabilen siroz her iki cinsiyette ve her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Prof. Dr. Kemal Peker, insanların yanlış bilgilerle hastalığın tedavi edilemediğine dair bir kanıya kapıldığını, ancak düzenli takiplerle sirozun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi.

Hastalığın nedenlerine ilişkin bilgi veren Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kemal Peker, “En sık nedenler arasında kronik alkol tüketimi, viral hepatit B ve C enfeksiyonları, yağlı karaciğer hastalığı (non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı), otoimmün hepatit, ilaçlar veya toksinlerin neden olduğu karaciğer hasarı ve genetik bozukluklar bulunur. Diğer risk faktörleri arasında aşırı kilolu olma (obezite), diyabet, kronik safra yolu hastalığı, uzun süreli ilaç kullanımı, uzun süreli toksiklere maruziyet (örneğin, arsenik veya cıva), bazı bağışıklık sistemi bozuklukları ve bilier atrezi gibi doğumsal anomaliler bulunabilir. Ancak, hastalığın her zaman bu risk faktörlerine sahip olan kişilerde gelişmediğini ve bazı kişilerde siroza neden olan etkenlerin belirlenemediğinin de bilinmesi gerekir" dedi.

HASTALIĞIN AŞAMASINA GÖRE BELİRTİLER DEĞİŞİYOR

Sirozun erken evrelerinde belirtilerin çok hafif olduğunu ya da hiç bulunmadığına işaret eden Prof. Dr. Peker, belirti ve semptomların da hastalığın aşamasına bağlı olarak değişebileceğini söyleyerek şunları anlattı:

“Hastalık ilerledikçe, yorgunluk ve halsizlik, iştah ve kilo kaybı, karın ağrısı ve şişlik, mide bulantısı ve kusma, deri ve gözlerde sararma (sarılık), bacaklarda ödem (şişlik), cilt kaşıntısı, kolay morarma ve kanama eğilimi, zihinsel bulanıklık, hafıza problemleri ve davranış değişiklikleri gibi belirtiler ortaya çıkar. Ancak bu semptomların hastaya bağlı olarak değişeceği de unutulmamalı."

TEDAVİ EDİLMEZSE İLERLER

Erken teşhisin uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle sirozun ilerlemesini yavaşlatılabileceğini ve komplikasyonlarının önlenebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Peker, “Hastalar sirozun tedavi edilmezse ilerleyici bir hastalık olduğunu ve karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri ve ciddi komplikasyonlara kadar varabildiğini unutmamalı. Sirozun seyrini etkileyen faktörler, altta yatan neden, tedavi yaklaşımı ve kişinin genel sağlık durumu gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Erken teşhis, uygun tedavi ve düzenli takip ile sirozun ilerlemesi yavaşlatılabilir ve komplikasyonlar önlenmeye çalışılabilir. Ancak ileri evrelerde sirozun, yaşam kaybına kadar varan sonuçları olduğu unutulmamalı. Bu nedenle, sirozun önlenmesi, erken teşhisi ve uygun tedavisi büyük önem taşır" diye konuştu.

ALTTA YATAN NEDENE BAĞLI OLARAK TEDAVİ EDİLİR

Sirozun tedavisinde hastalığı ortaya çıkaran nedene bağlı bir plan dahilinde hareket edildiğini aktaran Prof. Dr. Kemal Peker,  "Tedavi planı, her hasta için bireyselleştirilmelidir ve uzman bir sağlık ekibi tarafından yönlendirilmelidir. Siroza neden olan faktörlerin tedavisi önemlidir. Örneğin, alkol tüketimi siroza neden olduysa alkolü tamamen bırakılmalı. Viral hepatit enfeksiyonları varsa, uygun antiviral ilaçlar kullanılabilir. Siroz ilerledikçe ortaya çıkan komplikasyonlar yönetilmelidir. Örneğin, portal hipertansiyon nedeniyle varisler kanama riski taşıyorsa, varis kanamalarını önlemek için ilaçlar veya varislerin tedavisi için endoskopik müdahaleler uygulanabilir. Sirozlu kişilerde beslenme önemlidir. Protein alımı sınırlanabilir ve diyetin karaciğer sağlığına uygun olması gerekmektedir. Diyetisyenin rehberliğinde uygun beslenme programı oluşturulmalıdır. Siroza bağlı semptomları yönetmek için belirli ilaçlar kullanılabilir. Siroz ilerlediğinde ve karaciğer yetmezliği belirgin hale geldiğinde karaciğer nakli düşünülebilir. Bu, ileri evre sirozlu hastalarda yaşamı kurtarabilecek bir tedavi seçeneğidir. Ancak karaciğer nakli için uygun bir donör bulunması ve uygun aday olunması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

DÜZENLİ KONTROL ŞART

Sirozun da tedavide hasta uyumunun önemli olduğu hastalıklardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Peker, “Tedavinin izlenmesi ve olası komplikasyonların önlenmesi için hastaların düzenli takiplerine mutlaka dikkat etmeli. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, alkol tüketimini sınırlamak, dengeli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak da önem taşımaktadır" dedi.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER