© Baykuş Haber

TBB Başkanı Sağkan: İki devlet arasında uzlaşı zemini hazırlanması gerekiyor

Sinan UÇAR/ GÜMÜŞHANE, (DHA)- TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İsrail’in Gazze’ye saldırılarıyla ilgili olarak, “Bizler haksızlık kimden gelirse gelsin, kime dönük olursa olsun insan hakları temelinde, insan haklarını savunmak ve korumakla görevli kurumlarız. Bu anlamda şu anda Gazze’de yaşanan bu insanlık dramına tüm uluslararası kamuoyu, başta Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyanın bir an önce el atarak her iki devlet arasında uzlaşı zemini hazırlaması gerekiyor” dedi.

Sinan UÇAR/ GÜMÜŞHANE, (DHA)- TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İsrail'in Gazze'ye saldırılarıyla ilgili olarak, “Bizler haksızlık kimden gelirse gelsin, kime dönük olursa olsun insan hakları temelinde, insan haklarını savunmak ve korumakla görevli kurumlarız. Bu anlamda şu anda Gazze’de yaşanan bu insanlık dramına tüm uluslararası kamuoyu, başta Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyanın bir an önce el atarak her iki devlet arasında uzlaşı zemini hazırlaması gerekiyor” dedi.
TBB Başkanı Erinç Sağkan, sabah saatlerinde geldiği memleketi Gümüşhane’de, Gümüşhane Barosu yönetimi ile düzenlenen kahvaltı programında buluştu, ardından Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever’i ziyaret etti. Ziyaretin ardından konuşan Sağkan, “Öncelikle bir anayasa tartışması içerisindeyiz. Anayasa toplumsal uzlaşım metnidir. Bir toplum sözleşmesidir ve en temel yasamızdır. Bütün kanunlarımız anayasaya uygun olarak çıkarttırılır. Geniş bir uzlaşı zeminin yaratılması, bu uzlaşı metninde tüm birleşenlerinin sivil toplumun, basının, üniversitelerin, kamu kurumu niteliği taşıyan meslek örgütlerinin; tabii ki baroların  ve Türkiye Barolar Birliğinin en başta olmak üzere görüşlerinin alındığı, gerçekten anayasa değişikliği ihtiyacının sebeplerinin ortaya konularak, tüm kamuoyuyla paylaşıldığı ve buna ilişkin çalışmaların yapılması ve bu kapsamda yapılan çalışmanın da toplumun en geniş kapsamlı katılımıyla ortaya koyulması suretiyle gerçekleştirilmesinin zaruri olduğuna inanlardanım” dedi.
‘4'ÜNCÜ MADDENİN TARTIŞILACAĞI HİÇBİR GÖRÜŞMENİN İÇERİSİNDE OLAMAYIZ’
Sağkan, “Bu sebeple öncelikle siyaset kurumunun anayasa tartışmasını yürütürken birleşenlerden uzak değil, onlardan uzakta hazırlanan bir taslağın meclis gündemine alınması yöntemiyle değil, aksine az önce saydığım tüm bileşenleri bir masanın etrafına toplaması iktidarı, muhalefeti hiç ayırt etmeksizin, tüm siyasi partilerin ve tüm birleşenlerin bu masada yer almasıyla mümkün olabilir. Bu yöntemle yürütülecek bir çalışmanın her daim içerisinde olacağımızın ifade etmek istiyorum. Ancak, tabii ki bizim kurumsal önceliğimiz anayasanın ilk üç maddenin değiştirilemeyeceğini ifade eden dördüncü maddesinin tartışılacağına ilişkin veri olan hiçbir toplantının görüşmenin içerisinde olamayız.  Çünkü ilk üç madde Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurulu felsefesini ifade eder. İlk üç madde Cumhuriyetin temelidir. Bu konuda da yine siyaset kurumunun yürütülecek olan anayasa çalışmasının ilk üç maddelerine herhangi bir şekilde ilgisi bulunmadığı konusunda kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapmak borcu olduğu inancındayım” diye konuştu.
‘ÜLKENİN YURTTAŞLARI ADALET KARŞISINDA KENDİLERİNİ EŞİT HİSSETMEK İSTİYOR’
Af tartışmalarına ilişkin değerlendirmede bulunan Sağkan, “Ben genel af ya da özel af tartışmalarının toplumdan uzak şekilde siyasi popülizmle yürütülmesini son derece yanlış buluyorum. Çünkü bu ülkenin yurttaşları her şeyden önce adalet karşısında kendilerini eşit hissetmek istiyorlar. Hukuka olan güveninde son derece azaldığını hepimizin maalesef bildiği bir gerçektir.  Bunda en büyük paylardan birisi infaz adı altında, infaz düzenlemesi adı altında yapılan yasa değişlikleridir. Maalesef artık bir cezasızlık politikasına dönüşen Türkiye’de ceza adı altında adalet sistemi politikası yatmaktadır. Bu anlamda ancak ve ancak toplumsal barışa hizmet edeceği ortaya koyulmak şartıyla, ceza adalet sistemindeki yanlışlıkların bittiği anlamdaki mağduriyetlere sebebiyet vermesi ve ortaya koyulması kaydıyla yine az önce belirtiğim şekilde çözüm uzlaşı zemini aranarak bir af tartışması yürütülebilir. Ancak ben bunun dışında 100’üncü yıl ya da ceza evlerinin doluluğu gibi sebeplerin bir af tartışması için ne yeterli ne de gerekli olduğuna inanlardanım” dedi.
‘İNSANLIK SUÇU TEŞKİL ETMEKTEDİR’
Sağkan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına yönelik olarak da şunları söyledi:
“İsrail 1948 yılında kuruldu. Batının desteği ve himayesi adı altında işgalci bir politikayla Filistin’e topraklarını işgal etmektedir. Bu süreçte çok fazla hak ihlallerine yıllardır sebebiyet verdiğini biliyoruz. Batının bazı cılız barış çabalarının dışında, maalesef ki bugünlere kadar Filistin’de yaşanan drama tüm dünya gözlerini yumdu. Bunu kabul etmek ve her yerde de ifade etmek zorundayız. Ancak bugün gördüğümüz Gazze’nin çok ağır saldırı altında, elektriğinin suyunun kesildiği ve çok ciddi sivil katliamlarının yaşandığı ağır bir insanlık suçunun işlendiği durumdur. Ancak şunu da ifade etmek isterim ki, Hamas’ın da aynı şekilde İsrail’e yaptığı sivillere dönük saldırı da bir insanlık suçu teşkil etmektedir. Bizler haksızlık kimden gelirse gelsin, kime dönük olursa olsun insan hakları temelinde, insan haklarını savunmak ve korumakla görevli kurumlarız. Bu anlamda şuanda Gazze’de yaşanan bu insanlık dramına tüm uluslararası kamuoyu, başta Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyanın bir an önce el atarak her iki devlet arasında uzlaşı zemini hazırlaması gerekiyor.” (DHA)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER