© Baykuş Haber

‘Vizontele filmini izlerken hayatı gözlerinin önünden geçiyor

YILMAZ ERDOĞAN’IN YAZIP YÖNETİP ROL ALDIĞI ‘VİZONTELE’ FİLMİYLE YAŞAM HİKAYESİ NEREDEYSE BİRE BİR AYNI OLAN SÜRÜCÜ, FİLMİ HER İZLEDİĞİNDE KENDİ GEÇMİŞİNE DOĞRU GİDİP GELİYOR.

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde doğan 84 yaşındaki Hüseyin Avni Sürücü’nün hayatı filmlere konu olmuş cinsten. 1975 yılında günlerce dağları gezip televizyon sinyali arayan Sürücü, Elazığ’ı televizyonla tanıştırdı. Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönetip rol aldığı ‘Vizontele’ filmiyle yaşam hikayesi neredeyse bire bir aynı olan Sürücü, filmi her izlediğinde kendi geçmişine doğru gidip geliyor.


Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde doğan 3 çocuk babası 84 yaşındaki Hüseyin Avni Sürücü, çocuk yaşlardan beri elektronikle ilgilenmeye başladı. Teknolojide gözünü hep daha ileriye diken Sürücü, Diyarbakır’da televizyondan paket yayınının olduğunu öğrendi. Televizyon yayınını Elazığ’a da getirmek isteyen Sürücü vakit kaybetmeden parça toplamak için İstanbul’un yolunu tuttu. İstanbul’dan getirdiği elektronik malzemelerle yola koyulan Sürücü, dağ bayır demeden günlerce sinyal aradı. Umudunu hiç kaybetmeyen Sürücü, yaklaşık 1 haftalık aramanın ardından Mastar Dağı’nda sinyale kavuştu. Buradaki sinyali değerlendiren Sürücü, yansıtıcı ile yayını dükkanındaki televizyona çekmeyi başardı. Mutluluktan havalara uçan Sürücü’nün iş yerinin önü, televizyon izlemek isteyen binlerce kişiyle doldu taştı. Sürücü, Elazığ’dan hemen sonra televizyonu memleketi Çemişgezek’e getirdi.


Yaklaşık 50 yıl önce yaşadığı tüm bu olaylar, Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönetip rol aldığı Vizontele filminde Sürücü’nün karşısına çıktı. Sürücü, ne zaman Vizontele filmini izlese kendi hikayesini tekrar tekrar izler gibi geçmişe gidip geliyor.



"Vatandaşlar televizyon yayınını görünce sevinçten havalara uçtu"


Elazığ’a ilk yayını getirmenin gururunu yaşayan Sürücü, "1975-1976 yıllarında Elazığ’da elektronik ile uğraşıyordum. O sıralarda Diyarbakır’da bir paket yayını vardı televizyondan. Ben de bunu nasıl Elazığ’a alırım diye kafamı kurcaladım. Bununla dağlarda sinyal aramaya başladım. Bütün dağları taradım Mastar Dağı’nın tepesinde güzel bir sinyal yakaladım. Bunu nasıl ederim de Elazığ’a alırım dedim. Onun çalışmasını yaptım. İstanbul’a gittim parçalarını buldum, getirdim Mastar Dağı’nın tepesine bir yansıtıcı kurdum ve o yayını Elazığ’a naklettim. Elazığ o güne kadar televizyon hiç görmemişti. Ben Elazığ’da dükkana geldiğim zaman Elazığ’ın yarısından fazlasını dükkanın başında görüyordum. Program seyrediyorlardı. Ondan sonra o yayını birtakım kazalara da naklettim, Çemişgezek’e, Baskil’e, Karakoçan’a, Maden’e naklettirdim. Vatandaşlar ilk televizyon görünce sevinçten havalara uçtu. Bu insanlar hiç televizyon görmemişlerdi" dedi.



"Vizontele filmini izlerken ben kendimi orada zannettim"


Vizontele filmiyle ilgili anısını anlatan Sürücü, "Ben kendimi ona benzettim. İnsanların sevgisine mazhar olmak için yaptım bunu. Bütün insanlara yardımcı oldum. Vizontele filmini seyrettiğim zaman ben kendimi orada zannettim. Yaptığım hizmetler aklıma geldi. Şimdi o zamanki teknoloji ile bu zamanki teknoloji arasında dağlar kadar fark var. O zaman siyah beyaz televizyonu izleyemeyen halk şimdi teknolojinin en son şeylerini kullanıyor. O zaman siyah beyaz sanki gökten inme gibi geliyordu. O kadar sevinç içindelerdi. Ve onunla mutlu oluyorlardı. Şimdiki çocuklara bakıyorum en son model teknoloji kullanıyorlar yine mutlu olamıyorlar. Ben Çemişgezekliyim, önce buraya kurdum yansıtıcıyı onları da televizyona kavuşturdum. İstanbul’da yaşıyorum ama her yaz burada tatilimi geçiriyorum" diye konuştu.



"Vizontele filmini canlı olarak yaşadık"


Hüseyin Avni Sürücü’nün yaptıklarına tanık olan Öztan Önal isimli vatandaş ise, "Avni amca, Elazığ’a verici kurduktan sonra ilçemiz Çemişgezek’e de kurdu. Ben o zaman 13-14 yaşlarındaydım. İlk olarak Muhammet Ali Clay’ın maçını izlemiştim. Çok mutlu olmuştum. Biz Vizontele filmini o gün canlı olarak yaşadık. Kendisine çok teşekkür ederim" şeklinde konuştu.



Vizontele filmi hakkında


Vizontele 2000 yapımı, yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan ve Ömer Faruk Sorak’ın birlikte yaptığı, senaryosunu da Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı sinema filmi. Film, 1974 yılının başlarında Hakkari’ye televizyon gelmesini anlatıyor. Görevliler, alıcıyı kurmadan geri dönünce belediye başkanı, bu işin üstesinden gelmek için şehrin delisi olarak bilinen Emin’den (Yılmaz Erdoğan) yardım istiyor. Filmin bazı bölümlerinde sinyal almak için en yüksek noktalara çıkılarak sinyal aranıyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER