İSTANBUL, (DHA)- Meme kanseri tanısında ilk olarak hastanın kendi kendini muayene etmesi gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, " Hastaların yüzde 70’e yakını memesinde kitle ile başvuruyor. Dolayısıyla önerdiğimiz 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez adet bitiminden birkaç gün sonra kendi kendini elle kontrol etmesidir ve herhangi bir değişiklik hissetmesi durumunda doktora başvurmasıdır” dedi.
1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında önemli uyarılarda bulunan Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser tipi olduğunu belirterek “Meme dokusunu oluşturan hücrelerin değişmesi ve bu değişmiş hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması ile oluşan tümör ile karakterize bir hastalıktır. Son yıllarda görülme sıklığı oldukça artmıştır. ABD verilerine göre her 8 kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır. Küresel çapta yapılan istatistiklere göre ise görülme sıklığı 100 binde 50-60 oranındadır. Meme içinde düzensiz çoğalmaya başlamış bir kanser hücre grubunun kitle oluşturması ve muayene ile ya da kadının kendi memesinde bu kitlenin ele gelir boyutta olması için uzunca bir süre geçmesi gerekir. Bir kadının memesindeki kitleyi el kontrolü ile saptayabilmesi için bu kitlenin en az 1 cm olması gerekir ki büyük meme özelliği mevcut ise bu boyut bile fark edilmeyebilir. En sık karşılaştığımız belirtiler arasında ele gelen sertlik ve kitle, meme cildinde değişiklik, iki memede birbirine göre asimetri, meme başında şekil bozukluğu, meme cildinde kızarıklık, yara, kabuklanma, portakal kabuğu görünümü, meme başından akıntı -özellikle kanlı akıntı-, koltuk altında ele gelen sertlik ve kitledir. Nadiren de memede fark edilmeyen uzak organlara metastaz yapmış kanserlerde -beyin, omurilik, akciğer ve karaciğer gibi- bu organlara ilişkin bel veya baş ağrısı gibi bazı şikayetler görülebilir” diye konuştu.
“50-70 YAŞ ARASI VE MENOPOZ DÖNEMİNDE OLMAK DA RİSKİ ARTIRIR”
Meme kanserine karşı alınabilecek önlemleri ve kanserin risk faktörlerini Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, şöyle açıkladı:
“Çok geç yaşta anne olmamak, doğumdan sonra ilk 6 ay emzirmek, doğum kontrol hapı ve diğer hormon ilaçlarını dikkatli kullanmak, beslenmeye özen göstererek fazla kilodan kaçınmak, egzersiz yapmak, alkol ve sigara gibi kanserojenlerden uzak durmak alınabilecek önlemlerdendir. Meme kanseri için risk faktörleri arasında ailede meme kanseri öyküsünün olması çok önemlidir. Yaşta risk faktörleri arasındadır. 50-70 yaş arası ve menopoz döneminde olmak da riski artırır. Ancak bu meme kanserinin genç kadınlarda görülmeyeceği anlamına gelmez, ileri yaşta daha sık olmakla birlikte her yaş grubunda görülebilmektedir. Erken adet görmek geç menopoza girmek, hiç doğum yapmamak ya da geç yaşta doğum yapmak, doğum yapsa dahi bebeğini emzirmemek, uzun süreli hormon ilacı kullanmak, obezite, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmek, sigara ve alkol tüketimi meme kanseri riskini artırmaktadır.”
“40 YAŞ VE ÜZERİNDE İSE MUTLAKA YILDA BİR KEZ MAMOGRAFİ YAPTIRILMALIDIR”
Dr. Öğr. Üyesi Mert, meme kanseri tanısının nasıl konulduğunu şu şekilde değerlendirdi:
“İlk olarak hastanın kendi kendini muayene etmesi gerekiyor. Hastaların yüzde 70’e yakını memesinde kitle ile başvuruyor. Dolayısıyla önerdiğimiz 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez adet bitiminden birkaç gün sonra kendi kendini elle kontrol etmesidir ve herhangi bir değişiklik hissetmesi durumunda doktora başvurmasıdır. 20 yaşından sonra yılda bir defa bir genel cerrah tarafında meme muayenesinin yapılması ve gerekli görülürse ek tetkik istenmesi gerekir. Memede şüpheli kitlesi olan hastaların doktorlarının önerdiği takip süresinde -3, 6 ay ya da 1 yıl- kontrol ve tetkiklerini ihmal etmemesi lazım. Ailesinde birinci derecede yakınlarında meme kanseri öyküsü bulunan kadınların 25 yaş sonrasında 1 yıl manyetik rezonans MR, diğer yıl mamografi şeklinde tetkiklerini düzenli yaptırması gerekiyor. 40 yaş ve üzerinde ise mutlaka yılda bir kez mamografi yaptırılmalıdır.”
“MEME KANSERİNDE 3 AMELİYAT YÖNTEMİ VARDIR”
Meme kanserindeki tedavi seçeneğinin hastalığın evresine göre belirlendiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Tuba Mert, tedavi seçeneklerine ilişkin şu bilgileri verdi:
“Erken evrede saptanmış hastalıkta tedavide ilk tercih cerrahidir. Meme kanserindeki cerrahinin amacı kanserli dokuyu vücuttan uzaklaştırmak, nüks ve uzak organ metastazını engellemektir. Meme kanseri operasyonu sonrasında kemoterapi, radyoterapi ve hormonoterapi gibi ek tedaviler eklemek gerekebilir. Meme kanseri cerrahisindeki tedavi şansı hastalığın evresi ile ilgilidir. Erken evrede saptanmış bir meme kanserinde 5 yıllık sağkalım yüzde 96’ya kadar çıkabilmektedir. Meme kanserinde 3 ameliyat yöntemi vardır. İlki mastektomi dediğimiz kanser ile birlikte memenin tamamının çıkartılmasıdır. İkincisi ise cilt koruyucu mastektomi yani meme dokusunun tamamının çıkartılması ancak meme başı ve cildinin korunduğu ameliyat yöntemidir. Sonuncusu da meme koruyucu mastektomidir. Kanserin etrafında bir miktar meme dokusu ile beraber çıkartılması şeklindeki ameliyat yöntemidir. Unutulmaması gerekir ki meme kanserinde erken teşhis hayat kurtarır.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.