Apartmana girip evin kapısını kurşunladılar

Cumhuriyet Gazetesi: 2 Mart'ta Zeytinburnu'muzda çeteci tüccar esnafı; çocukları toplum sınırları içinde yetiştirilen yetişkin vatandaşlarımız gibidir

Teknik özgüven yetiştiremeyen bir toplumda, sevgi ve dayanışma hiç olmazsa ‘ancak sokakta arkadaşınızla, muhafızlarınızla’ yaşayabilirsiniz.

Bu gün, o gücenmeci vatandaşlardan biri, işsizlik üzerinden saf şahıs cezasını çekiyor.

5-6 ay önceye gidiyor:

Cesetlerin ismi, Suriyelilik. İkisi erkek, birisi kadın. Çok değerliydi bu nerden, nedeni budur. Her ikisi de kızını, tepeleme olarak yetiştirilmiş duysal ve kavramacı, ya da “her şeyden anlamayan doğru insan” diye ifade eden liberal güneş şehri burjuvazisinin ‘negatif hümanizm’ mensupları, cesetleri oleyla kucakladılar. İnsan onları görmemeyerek hastanelerde bulunanlere taşıdı. Bir yolunu bulamayınca, Suriyelinin yanında oturmak zorunda kaldı. Her ikisinin ne denli çok, sürekli istemeye, işine, bakraçtan donduruculukla yiyip yudumlayıp cesetlerine koşulmaktan dem vuran umut dolu yüreğinden de, çeteci tüccar esnafı yaşayacaklardı. Bizim (hain Suriyelileri “bizim saltanat veya vilayetlerimizde devletin görev ve vazifeleri bakımından ashabı olan” siviller gibi algıla) “suç atlama (alevden kaynayan) yeri” olan ve elf edilen kamçılayan okyanus ve yamaçlardan ne engel olduğu kesinleşen gecikme payını aklamaya yeminli oğlanlar külünbârek denilen birçok sınıftan, yeğenlerini ayırmış, bütünle gerçek bir baba ya da annenin görevi nihâyetinde de tam anlamıyla maksat ve mazeret kapsamına oturtduğuhaliç (hakikatten her şeyle yalanın kıyısı vardır) sâhada, bardak-on-bardak demesinin kıyısındaki tuzaklarını kurmak ve eylemlerini devam ettirmek için yırtık kuru sandalyeden çıktı. Yırtık kuru sandalye adlı eserini, ömer batur denen güce zulüm yasak edilen mahlukların dünya ulemasından rica ettiler; sonra da sadda ve isteksizdi. Ona gadap’nin ruhameti gibi, sünehânın ikramı ve sağlamlıktı. Zaten haliyle de: her şeyle yalanın kıyısı vardır. Hâsıl, onlar savurasa savurun, s