Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Yılmaz, her eylül ayında Ankara’da ve Türkiye’de servis araçlarının sayısının az olmasından dolayı sorun yaşandığını belirterek, “Canından daha değerli olan çocuklarının okula gidiş süreci ıstıraba dönmemeli. Neredeyse okul fiyatlarına denk servis fiyatlarının ortaya çıkmasından dolayı özel eğitim kurumları servis aracı yatırımına girmek zorunda kalıyor” dedi.
Yılmaz, Ankara’da servis araçlarındaki son durumu, çocuklarını servislerle okula göndermek isteyen velilerin sorunlarını ve bir milyona yakın öğrenciyi ve 400 bin servis emekçisini mağdur etmeden ulaşım sorununu çözecek önerilerini İHA muhabirine anlattı.
“Her okul açılış döneminde öğrencilerin servisle bulma sorunu tekrar ülke gündemine geliyor”
Ankara’nın 1 milyon öğrencisinin servis kullandığı bir kent olduğunu getiren Yılmaz, “Ankara’ya özel 400 bine yakın da emekçi servis kullanıyor. Yani bir buçuk milyon kişinin servis kullandığı bir kent. Toplam 7 bin 200 ‘c’ plakalı servis var. Bin 490 da ‘S’ plakalı var. Bu rakam 6 milyonluk bir kentin ihtiyacını karşılayabilecek bir rakam değil. Buradaki emekçilerin, servis şoförlerinin, yatırımcılarının ekmeğiyle ilgili bir saygısızlık yapma amacında değilim. Ama bu ihtiyacı karşılayamıyor. Her okul açılış döneminde bu konuşulacak, öğrencilerin servisle bulma sorunu tekrar ülke gündemine geliyor. Ankara’da servis ücretleri katlanarak artıyor” dedi.
“Neredeyse okul fiyatlarına denk servis fiyatlarının ortaya çıkmasından dolayı özel eğitim kurumları servis aracı yatırımına girmek zorunda kalıyor”
Yılmaz, eğitim kurumlarının asıl işinin dışına çıkıp servis yatırımcılığı yapmasının önüne geçilmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Velilerden aldıkları tepkiler doğrultusunda, neredeyse okul fiyatlarına denk servis fiyatlarının ortaya çıkmasından dolayı özel eğitim kurumları servis aracı yatırımına girmek zorunda kalıyor. Hem servis aracı yatırımı yapıp bütün imkanlarını o servis aracı üzerine koyup oradan ekmek yiyen arkadaşlarımızın mağdur olmaması hem de eğitim kuruluşlarının velilerden aldığı tepkiyi ortadan kaldırarak öğrencilerini daha konforlu, daha sağlıklı, daha güvenilir bir ortamda evine götürüp bu hizmeti sunabilmesi için meslek kuruluşları olarak ortak akılla bu sorunu çözmek zorundayız. Bu kentin ihtiyacına göre tedbir almak zorundayız. Geçici olarak ‘S’ plakalı araçların hizmete alınması bir çözümdür, bu çözüm ‘c’ plakalı araçların ekmeğiyle oynanması değildir. Eğitim kuruluşlarının da bu endişesini ortadan kaldırmak, bir milyonluk öğrenci nüfusumuzun bu sorununu çözmek ve 500 bine yakın emekçinin doğru bir serviste iş yerine ulaşmasını sağlayabilmek için ülkenin başkentinin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Hizmet kapasitesini yükseltmemiz, bundan kaçmamamız gerekiyor.”
“İnsanların ailesini emanet ettiği ulaşım sektöründe rant üzerinden cümle kurmamalı”
Ulaşım sektörünün insan taşımasından dolayı önemli bir sektör olduğunu dile getiren Yılmaz, “Bu tür sektörler rant üzerinden cümle kurmamalı. İnsanların ailesini emanet ettiği sektörler, ailenin bir parçası gibi davranmalı. Rakamlar üzerinden değil, çözüm odaklı cümleler kurmalı” diye konuştu.
“Bir milyon çocuğumuzun servis endişesini ortadan kaldırmalıyız”
Tekel bir ulaşım ekonomisi düşünülmemesi gerektiğine değinen Yılmaz, “Toplumun her kesiminin yaklaşımıyla bu konunun bütün paydaşlarının aynı anda ortak akılla çözüm üretmesinin önünü açmak zorundayız. Örgütlü olan topluluklar, örgütsüz olan çoğunluklara karşı daha yüksek ses kullanmamalı. Bir milyon çocuğumuzun bu endişesini ortadan kaldırmalıyız. Velilerimizin artan fiyatlarla beraber ‘okul ücretini mi, servis ücretini mi ödeyeceğim’ arasında sıkışık kaldığı bir ortamda bu servis eksikliğini ve sorununu ortadan kaldırmak zorundayız. Hiç kimsenin ekmeğiyle oynamadan bunu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
“İşleri bu olmayan eğitim kuruluşları neden ‘C’ plakalı araç almak zorunda kalıyorlar
ATO Başkan Yardımcısı Yılmaz, servis araçlarına ilişkin sorunların geniş çerçevede değerlendirilmesinin önemine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
“Bir ömür boyunca biriktirdiği emekle araç satın alıp ‘C’ plakasına yatırım yapan esnaf odasına bağlı bireyin hukukunu korumak ne kadar değerliyse, ticaret odasına bağlı milyon dolarlık krediler çekerek servis araçları alıp bu hizmeti sunmaya çalışan, büyük riske giren tüccarların hukukunu korumak da o kadar değerli olmak zorunda. Bu kentte bin 700’den fazla eğitim kurumu var. Buraya kaydolan çocukların sorumluluğu içerisindeki gidiş geliş sürecini yönetmek için eğitim kurumlarının servis yatırımı yapmak zorunda kaldığı bir süreçte, bu kuruluşların neden servis aracı almak zorunda kaldığını da kendimize sormak zorundayız. İşleri bu olmayan servis kuruluşları neden ‘C’ plakalı araç almak zorunda kalıyorlar. Asıl işi yapacak olan ulaşım kuruluşlarının bu konuyla ilgili sorunları çözmesi gerekiyor ki diğer kuruluşlar tedbir almak zorunda kalmasın. Ortak akılla çözeceğiz. Sadece kendi penceremizden bakarsak bu sorunu çözemeyiz. Her 11 Eylül’de bu konu konuşuluyor.”
“Canından daha değerli olan çocuklarının okula gidiş süreci ıstıraba dönmemeli”
Yılmaz, şunları ifade etti:
“Canından daha değerli olan çocuklarının okula gidiş süreci ıstıraba dönmemeli. Zaten okul fiyatlarına yaklaşan bir servis ücreti var, hayat pahalılığı var. Tüm bunların üzerine bir de can güvenliği, çocuğunu emanet edecek yapıların stres içerisinde olması esnaf odasının üyeleri kadar velilerimizi de ilgilendiriyor. Burada ötekini dinlemeden çözmeyeceğiz. Hizmet işinde ‘rant’ kelimesi kuramazsınız. Elbette iaşemiz önemlidir, ekmeğimiz her şeyden önemlidir. Ama can emanet edilen yapılar canın hukukunu ranttan önce düşünecekler, ondan sonra mağduriyet. Bu toplum o esnafın mağduriyetini düşünmeyecek bir toplum değil. Elbette yakıt fiyatları arttı, o esnaflarımız zor durumda ama bir esnafın hukukunu korurken diğerini gömmeyeceğiz. İkisinin birden hukukunu korurken kamunun hukukunu yok saymayacağız. Orada da yeri geldiği zaman yeni hizmet araçlarının sisteme girmesine itiraz etmeyeceğiz, çünkü nüfus artıyor. Tüm bunları yaparken de eğitim hizmeti veren özel eğitim kurumlarının amacının dışında dikkatini dağıtarak bu alandaki açığı kapatmasıyla ilgili sorumluluk almasının önünü açmamalıyız. Hepsini aynı anda konuşacağımız bir iklim oluşturmak zorundayız ki her eylül bu travmayı yaşamayalım.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.