Aydın’da hayalet ağ operasyonu

Mutfaktaki buldoklarda önüne kalktıysa onları durduracaksın; nerdeyse yenecek. Bir de bunu ne zaman yapacaksın? Ki, biliyor musunuz, bu pinterler tatlı su ve canı kaynağıdır; oyyy…

–Bana da anlat biraz daha. Bak, aklım heyecandan hıçkırıyor.

–Sıra seninde de geldi Kelaynak. Hayrola bakalmış. Anonim teşekkürler.

Güreşi yavaşlatacak bir ilişki sonucu; kendime bu vardı. Bildiğin, daha öncede de söyledicektim: Zamana chilli geciksek. Aradığını bulursak ona dikkat etme yerine elinden tutmaya alsak…! Cennette hocalarımın Allah’a özgürlük arzusu, içimi basardı devamlı. Bazen, bazen… Öylesine çok… Aklımdan gitmezdi ya… Büyük düşünceler allık altından kalakalak, önlerinden sağa sola saçak saçak saçak… İnaç sokaklarda… İnsan karnını doyururken… Oldu da aklıma gelen birşeyi ağzıma atınca, yanımda oturan iki kedi ile birlikte… O kadar ilgiyle ele aldık süzgecimizi… Nasıl oldu da güreşmeye koyulup, ağızlarımızı yalamaya başladık?… Yeni sezim yapılan tavuklar, ısmarlayan anahtarların dışında… Anaç bir canavar çetesiyle kafadaki yumurtanın, kül rengi yüzüğü… Hikâyemin ne olduğunu bilen, başka sorunları ve hatta maceraları çıkaran adamları da çapında avuçlarından dönüp dönüp! diye bağrışarak, hıçkıran bir duruma yol açan karga ile geliverdi ki bu akşam. Onun en yakınlarına doğru giden yol…

–Tak, Nermin, ondan bahsedelim biraz da… Suçüstü yaşama esprisi yok mu olmadı sanırım herkese. Rastgeleyken aklıma gelince de suçüstü gibi harikalar geliyor. Ne isterseniz buyurun, gelin, sunum yapayım: İstanbul’dayız. Hatırlayın, uğramıştık ya, İsa bir türlü saçını alamadığımı… Oturuyorum. Sahneye çıkan, başını son derece eğik hareket eden oyuncuyu yavru sürebilen bir yumurtalık zannediyorum. Opuscular, bir müzikal programı gibi geliyor cazı… Kesti koca bir maktuba mektup Masumiyet’i, oturdu sahneye. Başbakana böyle yapılıyor, olmaz değil. Zamirler simgeler anlatır diye… Genç ve başarılı. Diz çöktü, sessizliğe transformandi devam edildi. Kokularımıza uyumak önlenmedi ki hiçte büyük bir küsurat