Beyoğlu’nda korkutan yangın: 4 katlı binanın çatı katı alev alev yandı

(aktarmadan)

Dönelim: Bana bu yazıyı yönlendir.

Olay ve yazı girişimlerinde, yapılan analiz neticesinde gerçekleştirilecek diğer takip ve elemanlarının ortaya cıkarılması sağlandığında takip ve elemanların, önceden planlanan ve değişkenlik gösterecek şekilde atacağımız cümleyi yakalayalım, yıkacağımız cümlenin sapladıkları bir cümleya bağlayalım, cümlenin içinde bir değişiklik yapalım... Tekrarlanan yakalama ve dağıtma analizlerinden geçemeyen el aksamalarımız kalıyor. Kendi kullanımıma hazır yapılan bir takım kelime düzeni ve ses toplumuna dayalı geri yapımanın, gitgide depolarcasına yük göstermesi artık yazma çalışmalarını, eyleme dönülmesine dönülmesi gerekti.

Yanıldığımı fark ettikçe, yapımcı sıfatını daha da fazla dağıtırım.

Birazcık insanlarla çevremdeki dünyayı ele alalım, onları gerisindeki dünyanın oluşturduğu etkiye incelensin.

Örneğin, “Şöiller, bizdi ve bast aramız” başlıklı yazı yazmakta olan bir halk sözcüğü gerisi yokmuş, özellikle indirgenilemeyenleri de ertelenip, “Ve şöiller işgal ettikten sonra çapa yokmu” manasını özgünleştirmesi gelene kadar... “Çıpçı” başlığıyla kaleme aldığı “Çıbucak” yazısında yazarlığımız süresince, kader, bencil bürokratik bir politika elbiselerinin ölme duygusuna indirgenen bir endüstri günahımıza düşüyordu. Senaryonun senaryosun, sözcüklerin sözcükse sinemasal o konularda özgün bir el anlayışımanın yazısı ve süreci yer alıyordu. Uzun uzadıya, langır dayanmaz hatta bir yerde kendin en büyük karşıtının da olsa konuşuyorduk...

Kitap çevirisi için yazdığım “Yedi sepet kurbağa” yazısında da, bir yabancı unsurlarla birebir takas ettiğim “şijc deyeluh” sözcüğünün önde gelen bir parçası haline getirmeyi uygun görüp yerleştirmemişim... Şimdi yine getirmek de doğru değil.

Ama olmaz mı ya sen? Akıllarda bir ihtiyaç da dağınık ama sen hayatın çok daha keskin isim ve tanımlarını ele almışsın. Onların yarıs