Çölyak hastalığının uzun süre sessiz kalıp yıllar sonra belirti verebildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Gülbanu Canbaloğlu, “En temel bulgu ishaldir, ancak her hastada görülmeyebilir. Karında şişkinlik, ağızda tekrarlayan yara, zayıflama, kansızlık, eklem ve kemik ağrıları, infertilite, tekrarlayan düşükler, osteoporoz, saç dökülmesi, migren, duygu durum değişikliği de görülebilir. Hastalığın tedavisinin temel unsuru glutensiz beslenmektir. Ayrıca; şampuan, dudak nemlendiricisi, vücut losyonu gibi ürünleri alırken de gluten içerip içermediği kontrol edilmelidir” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Gülbanu Canbaloğlu, toplumda yaklaşık her 100 kişiden birinde görülen çölyak hastalığına karşı uyardı. Prof. Dr. Canbaloğlu, çölyak hastalığının genetik olduğunu belirterek “Hasta insanların 1. derece yakınlarının çölyak hastalığına yakalanma olasılığı yüzde 10 civarındadır. Çölyak hastalığı ince bağırsağın, tahıl ürünlerinde bulunan gluten adlı proteine karşı ömür boyu süren hassasiyetle giden bir emilim bozukluğu hastalığıdır. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllar gluten içerir. Alınan besinler ince bağırsakta bileşenlerine ayrıştırılıp bağırsak mukozası üzerinden kana karışır. Vücudumuzun yeterince gıda alabilmesi, ince bağırsakta çok sayıda bulunan ve eldiven parmaklarını andıran villus çıkıntıları olarak adlandırılan kıvrımlar tarafından sağlanır. Çölyak hastaları glutenli yiyecekler tükettiklerinde villus çıkıntıları ve kıvrımları tahrip olarak azalır ve küçülür. Böylece bağırsak emilim yüzeyi azalır ve alınan gıdaların emilimi bozulur. Sonuçta beslenme yetersizliği, arkasından da hastalık belirtileri ortaya çıkar” diye konuştu.
Osteoporoza, infertiliteye neden olabilir
Çölyak belirtilerinin kişiden kişiye değişebildiğine işaret eden Prof. Dr. Canbaloğlu, şöyle devam etti: “Hastalık uzun süre sessiz kalıp yıllar sonra belirti verebilir. En temel bulgu, ince bağırsağı tutması ve emilim bozukluğu oluşturması nedeniyle ishaldir, ancak her çölyak hastasında ishal olmaz, bazı hastalarda normal dışkılama veya kabızlık olabilir. Karında şişkinlik, gaz, karın ağrısı, ağızda tekrarlayan yara, zayıflama, kansızlık, eklem ve kemik ağrıları, infertilite, tekrarlayan gebelik kaybı, osteoporoz (kemik erimesi), saç dökülmesi, tekrarlayan vitamin eksiklikleri, kilo alamama, baş ağrısı, migren, el ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, duygu durum değişikliği nedeniyle de hasta karşımıza gelebilir. Çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği, kilo alamama olabilir. Ayrıca bazen kaşıntılı cilt döküntülerinin olduğu Dermatitis Herpetiformis hastalığı da çölyağa eşlik edebilir. “
Tahta kaşık kullanılmamalı, kozmetiklere dikkat edilmeli
Prof. Dr. Canbaloğlu, çölyak tanısı ve tedavisinde uygulanan yöntemleri şu şekilde açıkladı:
“ Çölyak hastalığı tanısı için spesifik antikorlar vardır, kandan bu antikorların bakılması gerekir. Antikor pozitif olan hastalarda endoskopi yapılıp ince bağırsaktan biyopsi alınarak tanı konulur. Olguların çok büyük bir kısmında çölyak hastalığı spesifik antikor bakılması ve endoskopi yapılarak ince bağırsak biyopsi alınması tanı için yeterlidir. Bazı hastalarda genetik test yapılması gerekebilir. Çölyak hastalığının halen spesifik bir ilaç tedavisi yoktur, bu konuda çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Hastalığın tedavisinin temel unsuru glutensiz beslenmektir. Glutensiz diyete yanıt vermeyen hastalarda kortikosteroidler veya vücudun savunma sistemini zayıflatan immün supresif tedaviler kullanılabilir. Glutensiz diyet ömür boyu yapılmalıdır. Gluten diyetten uzaklaştırıldığında ince bağırsaktaki hasarlanma da düzelmektedir. Ayrıca çölyak hastalarının düzenli olarak takibi gerekmektedir. Takip etmedeki amaç; eşlik edebilecek vitamin eksikliklerini saptamak ve yerine koymak, osteoporoz varsa tedavi etmek, herhangi bir komplikasyon gelişirse (glutensiz diyete uyumu bozuk olan hastalarda lenfoma riskinde artış olmaktadır) bunu erken yakalamaktır. Hasta ne kadar dikkatli beslenirse beslensin yine de istemsiz gluten maruziyeti olabilmektedir. Glutensiz beslenmek dışında dikkat edilmesi gereken durumlar vardır. Marketlerden besin ürünleri alırken gluten içerip içermediğine dikkat edilmelidir. Tahta kaşıklar, ekmek kesme tahtaları ne kadar yıkanırsa yıkansın içine gluten girebilmektedir. Bu yüzden tahta dışı materyaller tercih edilmelidir. Ayrıca; ruj, şampuan, dudak nemlendirici, krem, vücut losyonu gibi ürünleri alırken de gluten içerip içermediği kontrol edilmelidir.”
Ömür boyu glutenden uzak durmaları gerekiyor
Çölyak hastalarının beslenmesinde dikkat edilmesi gerekenleri Prof. Dr. Canbaloğlu, şöyle değerlendirdi:
“Çölyak hastalığı olan bireyler ömür boyu glutensiz beslenmelidir. Diyette; arpa, buğday, çavdar, yulaf olmamalıdır. Galeta unu ile kızartılmış tavuk, balık gibi et ürünleri, malt kullanılan içecekler, gluten içeren hazır çorbalar, köfte, pane harçları gibi hazır çeşniler, sirke, çikolata, puding, sakız, ketçap, mayonez, dondurma gibi gıdaların gluten içerenleri tüketilmemelidir. Marketlerden ürün alırken ürün etiketi dikkatlice incelenmelidir. Dışarıda yemek yerken de son derece seçici davranmak gerekir. Mısır unu ve pirinç tüketilebilir. Tüm sebzeler, meyveler, bakliyatlar, katkısız katı ve sıvı yağlar, yumurta, bal, reçel, zeytin, et, balık, tavuk, kestane unu, nohut unu, soya unu, evde çekilmiş baharatlar gluten içermeyen gıdalardır. Çölyak hastalığındaki beslenme planının oluşturulması adına profesyonel olarak diyetisyen desteği almak istemsiz maruziyeti engelleme, yeterli kalori ve vitamin içeriğini düzenleme açısından yararlıdır. Glutensiz beslenme ile ince bağırsak hasarının düzelmesi ve hastalık bulgularının düzelmesi mümkün olduğundan diyet konusunda çok özenli ve uyumlu olmak gerekmektedir“.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.