Gökçe KARAKÖSE, Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- TÜRKİYE İnovasyon Haftası İnovalig Şampiyonları Ödül Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.4 oranında artarak 22.9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek Ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibariyle son 12 aylık ihracatımız ise 254.8 milyar doları buldu. Yıllık cari dengede son 2 ayda 7.3 milyar dolar iyileşme sağladık. Bittik, battık, mahvolduk diyenlere aldırmadan çalıştık, ter döktük, gayret ettik, hamdolsun çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık." dedi. Erdoğan, " 7 Ekim’de İsrail’in vahşi saldırıları altında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz. Allah’a hamdolsun tarihimizin hiçbir döneminde zulme rıza göstermedik" şekinde konuştu. Erdoğan, "İnsansız Hava Araçları’nda kullandığımız optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. ASELFLIR-500 adını verdiğimiz bu kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz" ifadelerini de kullandı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ev sahipliğinde, inovasyon ekosistemini geliştirmek, büyütmek, geleceği şekillendirecek fikirleri biraraya getirmek ve ilham vermek amacıyla düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası (Türkiye Innovation Week) dün başladı. 2012 yılından bu yana düzenlenen inovasyon etkinliğine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Etkinlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, TİM Başkanı Mustafa Gültepe de katıldı.Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte İnovalig Şampiyonları Ödül Töreni de yapıldı. Ödül töreninin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, yapay zekayla oluşturulan annesi Tenzile Erdoğan ile kendisinin Ayasofya Camii önünde bulunduğu fotoğraf hediye edildi.
"DEVLET YARDIMLARININ TOPLAM TUTARI 8 MİLYAR LİRAYI BULDU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam oluşturun. Yeter ki siz bu ülkenin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırın, yeter ki siz Türkiye’nin potansiyeline güvenmeye inanmaya devam edin. Allah’ın izniyle sizi asla yalnız bırakmayız. Bugüne kadar hep bu anlayışla hareket ettik. 2012 yılından beri salgın dönemi hariç Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine bizzat katılarak sizlerle beraber olduk, fikirlerinize kulak verdik. Sorunlarınıza çözüm aradık, başarılarınızla gurur duyduk. Siz ihracatçılarımızın neye ihtiyacı varsa gidermenin, beklentilerinizi imkanlar dahilinde karşılamanın yurtiçinde ve yurtdışında önünüzü açmanın gayreti içerisinde olduk. Bir kez daha tüm samimiyetimle ifade etmek isterim ki gerek ülkemize gelen devlet ve hükümet başkanlarıyla yaptığımız görüşmelerde, gerekse yurtdışına gerçekleştirdiğimiz seyahatlerde öncelikli gündemimiz hep sizlerin meselesidir. Geçen haftaki Almanya ziyaretimizde olduğu gibi Salı günü Cezayir seyahatimizde de yine bize ilettiğiniz konuları ele aldık. Serbest ticaret anlaşmalarından tercihli ticaret anlaşmalarına, yatırımların karşılıklı teşvikinden çifte vergilendirmenin önlenmesine kadar sizleri teşvik edecek her türlü hukuki alt yapıyı kurduk, kuruyoruz. Gümrük işlemlerinin süratli, etkin, sorunsuz ve en az maliyetle yapılması noktasında kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Bu alanda teknik kapasite bakımından dünyanın sayılı gümrük idareleri arasında yer alıyoruz. İhracatçılarımıza sağladığımız kolaylıkların başında hususi damgalı pasaport imkanı vardır. Sizlerin vize beklemeden müşterilerinizle hızlı irtibat kurabilmeniz için 2017 yılında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda şimdiye kadar gerekli şartlara haiz 35 bin ihracatçımıza hususi damgalı pasaport verdik. Türk Eximbank’ın kayıtlı sermayesini 50 milyar liraya çıkartarak sizlere mali açıdan destek olduk. Eximbank 2022 sonu itibariyle 19.6 milyar dolar kredi, 25.4 milyar dolar alacak sigortası olmak üzere toplam 45 milyar dolarlık destek sağladı. Ekim ayı sonu itibariyle mal ve hizmet ihracatçısı firmalarımıza yaptığımız devlet yardımlarının toplam tutarı 8 milyar lirayı buldu" diye konuştu.
"EN YÜKSEK EKİM AYI İHRACAT DEĞERİNE ULAŞMANIN SEVİNCİNİ YAŞADIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizlerin de arasında olduğu ihracatçılarımızın kendilerine sunulan tüm bu desteklerin hakkını verdiklerini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Özellikle ihracat hacminde hep birlikte tarihi bir başarı hikayesi yazdık. Göreve geldiğimizde yılda sadece 36.1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz geçen sene 254.2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran üçüncü ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini hala devam ettiriyor. Ekim ayında yeni bir rekora daha imza attık. Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.4 oranında artarak 22.9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek Ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibariyle son 12 aylık ihracatımız ise 254.8 milyar doları buldu. Yıllık cari dengede son 2 ayda 7.3 milyar dolar iyileşme sağladık. Bittik, battık, mahvolduk diyenlere aldırmadan çalıştık, ter döktük, gayret ettik, hamd olsun çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık" dedi.
"YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN İHRACATINA ODAKLANMAMIZ ŞART"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orta Vadeli Programda ve 12. Kalkınma Planında belirlediğimiz ihracat hedeflerini mutlaka gerçekleştireceğiz. İhracatın rakam olarak artışı şüphesiz önemlidir ancak bizim Türkiye olarak bundan sonra üzerinde asıl yoğunlaşmamız gereken ihracattaki nitelik artışıdır. Rakamsal artışla birlikte bunun da ötesine geçerek yüksek katma değerli ürün ihracatına odaklanmamız şart. Esasında burada da son 21 yılda ciddi mesafe aldık. 2022’de yüzde 37 olan orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 40.3’e yükseldi. Artış eğiliminin devam etmesini son derece değerli buluyorum ama buna rağmen ortalama 1.2 veya 1.3 dolar civarında seyreden kilogram başına ihracatı açıkçası Türk ekonomisine yakıştıramıyorum. Sadece yükte değil, pahada da ağır ürünlerle yelpazemizi çeşitlendirmeli ve geliştirmeliyiz. Bunun yolu da kuşkusuz ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmaktan geçmektedir. Savunma sanayi alanında hamdolsun bunu başardık. Kilogram başına ortalama 57.5 doların üstünü yakaladık. İHA’larda bu rakam yaklaşık bin dolardır. İHA’larda ve SİHA’larda elde ettiğimiz başarıları şimdi füze, gemi, zırhlı araç, kamera, hava savunma sistemleri ve elektronik harp sistemlerine teşmil etmek istiyoruz" diye konuştu.
"ŞUBAT 2024’TEN İTİBAREN SERİ ÜRETİMİNE GEÇMEYİ PLANLIYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsansız Hava Araçları’nda kullandığımız optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekatlarımız sebebiyle Kanadalı firma ayak diremeye, çeşitli bahanelerle teslimatlarını yapmamaya başladı. Ardından Kanada hükümetinin ambargo kararı geldi. Güya, NATO’da beraber olduğumuz, terörle mücadelede köstek değil destek olmasını beklediğimiz müttefikimizin bu yaklaşımı karşısında biz de hemen ASELSAN’ı talimatlandırdık. ASELSAN o dönemde bu kameradan ayda iki üç tane üretebiliyordu, arkadaşlarımız tam bir seferberlik ruhuyla gece gündüz çalıştılar ayda 15-20 kamera üretip yerli İHA’larımıza sunmayı başardılar. Üretimiyle, tasarımıyla, yazılımıyla, sistem ve program mühendisliğiyle yerli ve milli kamera sistemini böylece ülkemize kazandırdık. Bugüne kadar 160 adet cats sisteminden 60 tanesini yerli SİHA platformlarıyla birlikte yurtdışına ihraç ettik. Şimdi bununla kalmıyor, kameraların bir üst versiyonunu geliştiriyoruz. 80 kilometre mesafeden tank tespiti yapabilen bu kameramız şu an teknik özellikleri açısından dünyanın en iyi performansına sahip. ASELFLIR-500 adını verdiğimiz bu kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz. Burada sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmadık aynı zamanda kilogram başına ihracat değeri 20 bin doları bulan bir ürüne sahip olduk" dedi.
TOGG VE KAAN ELEŞTİRİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kötü komşu hacet sahibi eder. Bu hikmeti bir kez daha yaşayarak gördük. Türkiye’nin ilk elektrikli aracı TOGG da benzer bir başarı hikayesidir. TOGG’un fikir aşamasından üretimine ve satışına kadar tüm safhalarında bu sefer dışarıdan değil, içimizdeki muhalefetin çelmeleriyle karşılaştık. 60 yıl önce Devrim otomobili projesini boğmak için ne dedilerse, hangi bahaneleri uydurdularsa aynı sözler, aynı tezler, aynı yalanlarla TOGG’u hedef tahtasına koydular. Türkler otomobil yapamaz dediler, bunun fabrikası yok iftirası attılar. İşçilerimizin, mühendislerimizin, girişimcilerimizin emeğinin ürünü olan otomobillerin yurtdışından getirildiğini iddia edecek kadar kontrolü kaybettiler. Amerika’sından Avrupa’sına güya ileri teknoloji için ülke ülke dolaşırken, zahmet edip şöyle bir günlerini ayırıp hemen yanı başlarındaki TOGG üretim tesisini ziyaret dahi etmediler. Yollarımızı süsleyen 12 binden fazla araca rağmen TOGG ile ilgili yalanlarını ısrarla devam ettiriyorlar. Şimdi aynı hezeyanları 5. nesil muharip savaş uçağımız KAAN için dillendiriyorlar. Varsın onlar kendi kin ve haset çukurlarında debelenmeyi sürdürsünler. Biz bunların hiçbirini dikkate almıyoruz. Biz işimize odaklanıyor, yeni projelerle yeni ihracatımızı artırmaya hem de ülkemizdeki inovasyon kültürünü güçlendirmeye çalışıyoruz. Kilogram başına ihracat ortalamasında savunmayla birlikte hazır giyim, deri ve makine gibi sektörlerde de fena gitmiyoruz. Önümüzde halâ yürümemiz gereken uzun bir yol, aşmamız gereken engeller olduğunun da farkındayız. Türkiye yerinde saymakla yetinecek bir ülke değildir ve olamaz. Bizim gibi varlığını mücadeleye borçlu bir ülke için yerinde saymak demek, geriye gitmek, kan kaybetmek demektir. Biz kan kaybedemeyiz. Ekonomide sürekli hedef büyütmemizin, savunmada sürekli çıtayı yükseltmemizin, ihracatta başkalarıyla değil, kendimizle yarışmamızın, turizmde daha büyük hedeflere yelken açmamızın, diplomaside etkinliğimizi artırmanın yollarını aramamızın ez cümle her alanda hep daha güçlü, daha iyi, daha gelişmiş, daha bağımsız olma idealiyle hareket etmemizin sebebi işte budur. İnovasyon Haftası etkinlikleri çerçevesinde paylaşılan çalışmaların hikayelerin, ürünlerin ve ilham verici başarı örneklerinin hepimize rehberlik edeceğine inanıyorum" diye konuştu.
"GENÇLERİMİZ GELECEKLERİNİ TÜRKİYE’DE ARIYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kimi alanlarda kendimizi henüz yeterli görmesek de, ihracatta elde ettiğimiz bu başarıların hiçbiri tesadüf değildir. 2002’den beri attığımız her adımı belli bir plan ve vizyon doğrultusunda attık. Hükümet olarak ilk günden itibaren inovasyon meselesine çok büyük önem verdik. İnovasyon olmadan yeni, özgün, kendi alanında çığır açan ürünler geliştirmeden ne yaparsak yapalım, hangi desteği verirsek verelim hedeflerimize tam manasıyla ulaşamayacağımızı biliyorduk. Bu anlayışla Teknoparkları yaygınlaştırarak, üniversite-sanayi işbirliğini destekleyerek, araştırma geliştirme çalışmalarını bilimsel faaliyetleri, genç girişimcileri teşvik ederek ülkemizde güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduk. Araştırma Geliştirme Merkezi sayımızı sıfırdan bin 298’e, tasarım merkezi sayımızı sıfırdan 326’ya, teknopark sayımızı 2’den 100’e çıkartarak yenilikçilik alanındaki iddialarımızın temelsiz olmadığını gösterdik. Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Artık nitelikli, başarılı ve donanımlı gençlerimiz geleceklerini yurtdışında değil, bu topraklarda görüyor, Türkiye’de arıyor" dedi.
"TÜRKİYE’Yİ SINIRLARINA HAPSETMEYİ AMAÇLAYAN SÖYLEMLERİ İYİ NİYETLİ BULMUYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerimizin sayısı arttıkça, Türkiye dünyanın birçok bölgesinden nitelikli insan kaynağını da cezbediyor. Ziyaret ettiğimiz birçok firmada personel çeşitliliğine şahit oluyoruz. Gönül ve kültür coğrafyamızdan gelen bilimadamlarını, araştırmacıları, iyi yetişmiş mühendisleri gördükçe, ülkemizin inovasyon ekosistemi adına memnuniyet duyuyoruz. Esasen bu ne bizim ne de gelişmiş ülkeler için yeni bir durum değildir. Bilimde, kültürde, sanatta, eğitimde, ticarette, hayatın her alanında ilerlemek ancak beşeri zenginlik ve çeşitlilikle mümkündür. Tarih boyunca İstanbul’dan Bağdat’a, Kahire’den Şam’a, Buhara’dan Kurtuva’ya İslam medeniyetinin gözde şehirleri hep bu şekilde gelişmiş ve kalkınmıştır. Batı’daki bilim merkezleri kendi sakinlerinin yanı sıra dünyadan bilim ve sanat insanlarını cezbederek büyümüşlerdir. Dünyanın en başarılı üniversiteleri, en başarılı Ar-Ge merkezleri, üretim ve araştırma merkezleri, küresel ağa sahip uluslararası şirketleri, yerel insan kaynağı yanında başka membalardan beslenmektedir. Bunun en somut örneği Silikon Vadisidir. Silikon Vadisi’nde Amerikalılarla birlikte dünyanın yüzlerce ülkesinden başarılı araştırmacılar, girişimciler, biliminsanları çalışıyor. Kullandığımız telefonların kim bilir kaç milletten insanın emeğinin ürünü olduğunu tahmin bile edemeyiz. Aynı durum arabadan bilgisayara, telefonumuzdan uygulamalardaki kolumuzda bulunan saatlere kadar hemen herşey için bunlar geçerlidir. Şirketlerimiz, üniversitelerimiz, araştırma merkezlerimiz dışa açılmaktan uluslararası bir zemini oluşturmaktan asla korkmamalıyız. Türkiye’yi içine kapatmayı, sınırlarına hapsetmeyi amaçlayan söylemleri kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz" dedi.
"BU ÜLKEDEN BİRŞEY OLMAZ DİYENLERİ BAŞARIMIZLA SÜREKLİ HÜSRANA UĞRATTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son dönemde 5. kol elemanları tarafından körüklenen, lümpen faşizm büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük engellerden biridir. Çünkü faşizm sadece insanın ve insani hasletlerin değil aynı zamanda bilimin, sanatın yenilikçiliğin, özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır. Kendi dışında herkesi düşman gören bu hastalıklı zihniyetin toplumumuzu ifsat etmesine, özellikle gençlerimizi zehirlemesine fırsat vermeyeceğiz. Ülkemize yatırım yapan, istihdam sağlayan, Türk ekonomisinin gelişmesi, güçlenmesi, hakettiği düzeye gelmesi için katma değer üreten herkesi bağrımıza basmaya devam edeceğiz. Tıpkı tarihte olduğu gibi, tıpkı bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi renkliliği, farklılığı, çeşitliliği, kaliteyi, dünyanın neresinde olursa olsun bilgiyi bir zenginlik olarak görmek ve bunu ekonomik anlamda kazanca dönüştürmek bizim için tercihten öte zorunluluktur. Diğer türlü yerimizde sayar rakiplerimiz ileri giderken biz irtifa kaybederiz. Türkiye’de biliminsanı, yatırımcı, turist ve öğrenci hareketliliğinin artması, ülkemizin ihracatı açısından da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizin son yıllar yurtdışında üstlendiği projelerin hem değer hem de miktar olarak yükselmesinin altında yatan sebeplerden biri de budur. Buna zarar verecek, ülkemizin imajını, yurtdışında algısını zedeleyecek provokasyonlara sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Biz en büyük ilham ve güç kaynağı, birliği, beraberliği, kardeşliği olan bir milletiz. Türkiye Yüzyılı hedefiyle çıktığımız bu kutlu yolculukta menzile ulaşmak için daha fazla çalışmaktan başka bir seçeneğimiz bulunmuyor. Bugüne kadar iman vardır, iman varsa imkan da vardır dedik. Bu ülkeden birşey olmaz diyenleri başarımızla sürekli hüsrana uğrattık" dedi.
"TÜRKİYE ZOR ZAMANLARDA SIĞINILACAK GÜVENLİ YUVA DEMEKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizi yurtdışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık. Bundan sonra da aynısını yapacağız. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını süratle sararken hedeflerimizden asla kopmadık, kopmayacağız. Bu dönemde millet olarak mazlum ve mağdur coğrafyalara sırtımızı dönmeyeceğiz. Balkanlara, Kafkaslara, Türk dünyasındaki soydaşlarımıza sahip çıkıyorsak, 7 Ekim’de İsrail’in vahşi saldırıları altında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz. Allah’a hamdolsun tarihimizin hiçbir döneminde zulme rıza göstermedik. Bugün İsrail’in vahşetine ses çıkarmayanlar gibi soykırıma ve sömürüye bulaşmadık. İnsanımızın başını öne eğecek, utanacak, çekinecek, birileri tarafından önümüze konacak hiçbir bagajımız olmadı. Biz bunların hiçbirine borçlu değiliz, tam aksine alacaklıyız. Alnımız ak, başımız dik yürüdük. Gittiğimiz her ülkede şu hakikate her defasında şahit oluyoruz. Türkiye, zor zamanlarda sığınılacak güvenli yuva demektir. Türk ise, özlenen, yolu gözlenendir. Ayak izinin olduğu her yerde hayırla, hasretle yadedilendir. Tarihin bizlere yüklediği sorumluluğun bilinciyle ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız. Ne surette olursa, yolda kalanlardan olmayacağız" ifadelerini kullandı. (DHA)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.