Erken menopoz ve düşük over rezervinin birçok kadının hayat kalitesini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Deniz Kulaksız, “Ancak glutatyon tedavisi gibi yenilikçi yaklaşımlar, bu sorunlarla başa çıkmak için yeni umutlar sunmaktadır. Erken menopoz ve düşük over rezerviyle başa çıkarken, glutatyonun umut verici etkileri daha fazla araştırma ve klinik çalışmalarla desteklenmelidir” dedi.
Medical Park Karadeniz Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Deniz Kulaksız, erken menopoz ve düşük over rezervi hakkında açıklamalarda bulundu. Over rezervinin bir kadının doğurganlık kapasitesini tanımlayan kritik bir faktör olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kulaksız, “Düşük over rezervi, yumurtalıklardaki yumurta stokunun azalması anlamına gelir. Bu durum erken menopoz riskini artırabilir. İşte burada glutatyon devreye girer. Glutatyon, vücudun doğal bir antioksidanıdır ve hücreleri serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı korur. Ayrıca glutatyonun over sağlığını iyileştirebileceğine dair güçlü deliller bulunmaktadır. Son araştırmalar, glutatyonun overlerdeki oksidatif stresi azalttığını ve böylece over rezervini koruyabileceğini göstermektedir. Ayrıca glutatyonun hormonal dengenin korunmasına yardımcı olabileceği ve erken menopoz riskini azaltabileceği belirtilmektedir” diye konuştu.
Glutatyon tedavisinin özellikle düşük over rezervi teşhisi konmuş kadınlar için umut verici bir seçenek olabileceğini dile getiren Doç. Dr. Kulaksız, “Bu tedavi, glutatyon takviyeleri veya intravenöz glutatyon uygulamalarını içerebilir. Ancak her hasta farklıdır ve tedavi seçenekleri, bir uzmanın değerlendirmesi gereken kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir” şeklinde konuştu.
“Kadınların doğurganlık sağlığını koruyor”
Erken menopoz ve düşük over rezervinin birçok kadının hayat kalitesini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Kulaksız, “Ancak glutatyon tedavisi gibi yenilikçi yaklaşımlar, bu sorunlarla başa çıkmak için yeni umutlar sunmaktadır. Erken menopoz ve düşük over rezerviyle başa çıkarken, glutatyonun umut verici etkileri daha fazla araştırma ve klinik çalışmalarla desteklenmelidir. Ancak bu alandaki son gelişmeler, glutatyonun kadınların doğurganlık sağlığını koruma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor” dedi.
“Vücudun doğal ürettiği bir antioksidan”
Glutatyonun vücudun doğal olarak ürettiği bir antioksidan molekül olduğunu ve vücutta birçok önemli rol oynadığını dile getiren Doç. Dr. Deniz Kulaksız, tedavi amaçlı kullanımının bazı sağlık sorunlarını tedavi etmek veya semptomları hafifletmek amacıyla gerçekleştirilebileceğine işaret etti. Doç. Dr. Deniz Kulaksız, glutatyon tedavisinin farklı yöntemlerini şöyle anlattı:
“İntravenöz (IV) glutatyon tedavisi: Bu yöntemde glutatyon doğrudan damar yoluyla vücuda verilir. Bu yöntem, glutatyonun hızlı bir şekilde emilmesini sağlar ve bazı sağlık sorunlarının hızla ele alınmasına yardımcı olabilir. IV glutatyon tedavisi, bir sağlık profesyoneli tarafından yapılmalıdır.
Oral glutatyon takviyeleri: Oral glutatyon takviyeleri, glutatyonun kapsül veya toz formunda ağız yoluyla alınmasıdır. Ancak vücut glutatyonunun doğru bir şekilde emilmesi ve etkili olması zor olabilir. Çünkü mide asidi glutatyon moleküllerini bozabilir.
Glutatyon deriveleri ve prekürsörleri: Bazı insanlar vücutlarının glutatyon üretimini artırmak için glutatyon prekürsörleri veya glutatyon türevleri kullanabilirler. Bu maddeler vücudun daha fazla glutatyon üretmesini teşvik etmeyi amaçlar.”
“Süresi ve etkileri kişiden kişiye değişebilir”
Glutatyon tedavisinin süresi ve etkilerinin kişiden kişiye değişebileceğinin altını çizen Doç. Dr. Deniz Kulaksız, “Tedavinin süresi kullanılan yönteme, amaçlanan hedefe ve kişinin sağlık durumuna bağlıdır. Örneğin bazı insanlar kronik hastalıkların semptomlarını hafifletmek için uzun vadeli glutatyon tedavisi alabilirler, bu nedenle tedavi süresi daha uzun olabilir. Diğerleri ise glutatyon tedavisini birkaç hafta veya aylık bir süre boyunca alabilirler” dedi.
“İlaç kullananlar ve alerjisi olanlar hekimlerine danışmalı”
İlaçlara veya takviyelere karşı alerjisi veya duyarlılıkları olan hastaların glutatyon tedavisi için uygun olmayabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Kulaksız, tedavi öncesi alerji ve duyarlılık testlerinin yapılmasının önemli olduğunu işaret etti. Doç. Dr. Kulaksız, “Eğer reçeteli ilaçlar veya diğer tıbbi tedaviler alıyorsanız, glutatyonun bu ilaçlarla etkileşimleri konusunda sağlık profesyonelinizle konuşmalısınız. Bazı ilaçlarla glutatyon etkileşebilir ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Geçmişteki sağlık sorunları tedaviye yanıtınızı etkileyebilir. Özellikle böbrek veya karaciğer sorunları olan kişiler, glutatyon tedavisini dikkatli bir şekilde değerlendirmelidir” ifadelerini kullandı.
“Semptomlarda azalma olup olmadığını gözlemleyin”
Glutatyon tedavisinin belirli semptomların (örneğin kronik ağrı, yorgunluk, karaciğer rahatsızlıkları) iyileşmesine yardımcı oluyorsa, bunun bir işaret olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Kulaksız, tedavi başladığından itibaren semptomlarda belirgin bir azalma olup olmadığını gözlemlemek için nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle sıraladı:
“Kan testleri: Bazı durumlarda kan testleri ile glutatyon seviyeleri izlenebilir. İlgili kan parametreleri (örneğin glutatyon peroksidaz seviyeleri) normal seviyelere dönüyorsa tedavinin etkili olduğu gösterilebilir.
Görsel belirtiler: Glutatyon tedavisi cilt sağlığını ve cilt tonunu iyileştirebilir. Ciltteki iyileşmeler veya renk değişiklikleri, tedavinin etkili olduğunun bir işareti olabilir.
Kendi hissettiğiniz iyileşme: Kendi vücudunuzun nasıl tepki verdiğini dikkatle gözlemleyin. Daha fazla enerji hissediyor musunuz? Daha az ağrı veya inflamasyon mu yaşıyorsunuz? Daha iyi bir genel sağlık hissi mi var?”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.