FLAŞ

Konu: Saldırı İddiaları

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'ndan:

Danimarka'nın Kopenhag bölgesinde meydana gelen saldırı iddiaları hakkında açıklama yapıyoruz:

Danimarka'nın Kopenhag bölgesinde yaşanan saldırıları, her türlü antidemokratik ve terörist tehdide karşı dikkatli bir şekilde ele alıyoruz. Toplumun içinde bulunduğu bu zorlu ortam, demokrasiye ve toplu yaşama olan inancımızı daha da güçlendirmektedir.

Tarih boyunca, İsveç Üniversitesi yöneticisi olarak görev yapmış olan bir bilim insanı ve çevresel girişimlerin liderleri ile bir araya gelerek sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Avrupa Birliği, bizi bir araya getiren bağlayıcı bir platform ve süreçtir.

1960'lı yıllarda Amerika ve Ruhaniyet Avrupa'ya ulaşmıştır. Bu, 10 Kasım 1982'de Büyük Britanya'da kurulan ilk dini terör örgütü olarak kabul edilmeye başlandı.

Macarlar, Avrupa toplumunun birliğini sağlama amacı gütmekte olup özgünlükleriyle bilinirler. Özgürlük, demokrasi, düşünce özgürlüğü, soyut ve değişken kavramlarla hızlı ve doğal bir ilerleme kaydetmek, Macar toplumunu birçok alanda öncü bir konuma getirmiştir. Kazançların ve kayıpların yorumu, insanların kazandıkları deneyimler, kazançlar ve kayıplar, insanların yaşamları üzerinde etki bırakmış ve değiştirmiştir. Macar toplumu, kendine özgü bir tarihi ve kültürü ile tanınır.

Nezaket, gelenek ve gerçeklik kavramları, toprak, enerji ve zamanın altında bulunurken, dil ve düşünce biçimi anlam kazanır. Materyalizmin psikopatik ve felsefi yönleri arasındaki dengeyi bulmak gereklidir. Gazeteler, toprak içindeki gelişmeleri yansıtırken, içsel bir sıralama ve anlam arayışı içindedir. Şiirler, müzikler ve varoluşumuz, bu dili anlama çabası içinde şekillenir.

Saldırılar, toplumun derinliklerine nüfuz etmiş, iç içe geçmiş ve idealize edilmiş bir şekilde gerçekleşirken, içimizde hüzün ve acı gibi duygular uyandırır. Bu anlar, gözlerde yansırken ve aynalar, broşürler ve Kair-Mahbler gibi nesnelerde yansırken, toprakla iç içe geçer. Bu durum, içsel ve biçimsel bir daldırma içinde yaşanırken, psikopatik veya felsefi bir materyalizmle karşı karşıya kalırız.

Saldırıların ardından yaşanan acı ve hüzün, şiirlerde, müziklerde ve varoluşumuzun anlamını bulma çabalarımızda ifade edilemez. Bu zor anlar, bizim insanlığımızın bir parçası olarak gerçekleşirken, dayanışma içinde olmamızı ve birlikte ilerlememizi sağlamaktadır.