Lokman Hekim Sağlık Grubu Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan, “Lenfomalar son zamanlarda özellikle gelişmiş toplumlarda, yaşlılık hastalığıdır” dedi.
Dünya Lenfoma Farkındalık Günü, ilk kez 2004 yılında Lenfoma Koalisyonu tarafından hastalığa yönelik bilgi eksikliğini gidermek, hastalık hakkında farkındalığı artırmak, hastaların ve bakım verenlerinin karşılaştığı duygusal ve psikososyal zorluklara dikkat çekmek amacıyla düzenlenmeye devam ediyor. Lokman Hekim Sağlık Grubu Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan, “15 Eylül Dünya Lenfoma Farkındalık Günü” dolayısıyla İhlas Haber Ajansına açıklamada bulundu. Lenfomanın bağışıklık sisteminin ana elemanı olan lenf bezlerinin bir nevi kanseri olduğunu ifade eden İlhan, lenfomanın tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyledi.
Lenfoma hastalarının genelde boyun, koltuk altı veya kasıkta bir şişlik şikayetiyle hekimlere başvurduklarını belirten İlhan, zaman zamanda hastaların vücutta kaşıntı sebebiyle de kendilerine geldiklerini vurguladı.
Hastalığın tedavi süreci hakkında konuşan İlhan, “Tek başına lenf bezini büyüklüğü, lenfoma olduğunun anlamına gelmez. Muhakkak o lenf bezinin tamamen çıkarılması lazım. Maalesef son zamanlarda hastanın da isteğiyle iğneyle teşhis koyulmaya çalışılıyor. Bu teşhis yanlış. Ve zaman kaybediyor. Bu nedenle eğer boyunda koltuk altında ve kasıkta antibiyotik tedavisine cevap vermeyen bir lenf bezi büyüklüğü varsa muhakkak o lenf bezinin tamamen çıkarılması lazım. Ve hemato patalog dediğimiz lenf bezi uzmanı hocalarımız var. Onların görmesi gerekiyor. Maalesef şu anda lenfomanın 50 tipi var. Örnek olarak hodgkin lenfoma dediğimiz tanı, yüzde 20 oranda görülüyor. Hodgkin dışı lenfomayı yüzde seksen oranında görüyoruz.. Bazen çok yavaş ilerliyor. Bazen hızlı ilerliyor. Yani sonuçta lenf bezinin tamamen çıkarılıp hemata patalog tarafından tanı konması gerekir. Daha sonrada görüntüleme yöntemi. Yani tomografi veya PED-CT ile evresini tespit ediyoruz. Başlangıçta mıyız? İlerlemiş mi? Ona göre hastalığın tipine göre tedavi yapmak gerekir” açıklamasında bulundu.
“Lenfomalar son zamanlarda özellikle gelişmiş toplumlarda yaşlılık hastalığıdır”
Lenfomanın yaşlılar da daha çok görüldüğünün altını Çizen İlhan, “Geriatrik Hematoloji Derneği kurucu başkanı olarak inceledim. Gençlerde yüz binde 5-10 oranında görülen hodgkin dışı lenfoma, 65 yaş üstünde yüz binde yüz yirmi görünüyor. Yani on misli daha fazla artıyor. Burada besleme bozukluğu, stres, virüsler, radyasyon, obezite ve genetik yapı önem taşımaktadır. Yaşlılar daha çok fazla görüyoruz. Ben şunu hesapladım. Türkiye’de şu anda yeni tanı, altmış beş yaş üstü on binden fazla hodgkin dışı lenfoma bekliyoruz. Lenfomalar son zamanlarda özellikle gelişmiş toplumlarda yaşlılık hastalığıdır. O nedenle eğer bir hasta altmış yaşını geçmiş herhangi bir yerinde bir beze varsa aman lenfoma olmasın diye lenf bezi ve biyopsi öneriyoruz” dedi.
Hastalığın çıktığı ilk zamanlarda Türkiye’de tanı yöntemi ve tedavi ilaçlarının bulunmadığını aktaran İlhan, şuan ise öğretim üyesi doktorun uygun görmesi şartıyla bakanlığa başvurulup ilaçların ücretsiz alınabileceğini söyledi.
“Kemoterapi sürecinde başarı oranı yüzde 100’e yakın”
Hastalığın kemoterapi süreci hakkında da konuşan İlhan, “Akıllı ilaçlardan olan Rituximab ve Mabthera dediğimiz bir ilaç devreye girdi. Bu ilaçların en büyük özelliği Hodgkin dışı lenfomalarda CD20 adını verdiğimiz hücre özelliği varsa, bu anti -CD20 ile hastalıkta büyük başarı sağladık.. Hodgkin içinse CD30 adını verdiğimiz özelliğe göre anti -C30 ilacımız var. O da yani sonuçta son yıllarda lenfoma tedavisinde hücresel tedaviye yönelik hedeflenmiş tedaviye yönelik kişiye yönelik tedavilerle hastalık tedavisi yüzde yüzlere yakındır. Başarı oranı yüzde yüze yakın” diye konuştu.
“Dört-beş aylık süre içerisinde periyodik olarak gece terlemelerim vardı”
2023 Kasım’da lenfoma teşhisi konulan ve yaklaşık 5 ay süre içinde eski sağlığına kavuşan fonksiyonel tıp koçu Melike Sürmen, “Dört-beş aylık süre içerisinde periyodik olarak gece terlemelerim vardı. Sonrasında da biraz ateşim çıkmaya başladı. Çok ciddi bel ağrıları çekmeye başladım. MR’a girdim. MR’da da lenflerde büyüklük çıktı. Ve sonrasında hemen bir patoloji. Arkasından da PET/CT çekildi ve o şekilde tanı kondu” ifadelerini kullandı.
Tedavi sürecini hiç aksatmadığını hatırlatan Sürmen, “Yaklaşık 4,5-5 ay tedavim sürdü. Bütün tedavi takvimini harfiyen yerine getirdik. Hastalığıma teşhis konulana kadar çok sağlıklı besleniyor, spor yapıyor ve kendime dikkat ediyordum. İçki ve sigara zaten hayatımda hiçbir zaman yoktu. Psikolojimi de iyi yönetiyordum. Ben hasta olunca önceki yıllarda kendime nasıl baktıysam o dönemde de aynı şekilde vücudum bana karşılık verdi. Bağışıklığım çok güçlüymüş, kuvvetliymiş, iyi bakmışım kendime. Enfeksiyona yakalanmadan, herhangi bir rahatsızlık yaşamadan ve özellikle de kemoterapiden dolayı daha güçlü şekilde atlattım” dedi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.