Hobi olarak başladığı mesleğin son ustalarından

Kastamonu’nun buğaz köyünden olan Karaköse iki çocuğunu okutturdu. En büyük düğünleri Hikmet’in düğününü de yaptırdığını belirten Karaköse, “Ben bir mücevherciyim, bu işi böyle bir hobi bir mesleği haline aldım buradayım. Fabrikadan geçer, evde iş yaparız. Bir koltuğuma oturdum. Gün geçtikçe bu işi yapıyorum. Şimdi insanlar bize geliyor. Ama kimsenin birtakım beceriye sahip olmaması lazım mesela bir kanepenin konmesi, bir oyuncak boruğun kesimi gibi, mesela bunları kimse bilmiyor. Bunları söylemek doğru değil. Çok samimi olarak deri ustalarının adının anılması lazım, bakalım ki bir ürün senin elinde ne kadar işlenecek yeni bir ustalar çıkacak. Bu yüzden bir gün bu mesleği devredecek meslektaşına rastlamak isterim. Ancak, artık ailem mesleğimin bu boyutluğunu kabul etmemelidir, ufak tefek vermeli, onları bu işe koşuna ikna etmeli. Çünkü son çocuklarım var. Bunun için yoğun emek sarf ederim. Özel biçimlerde ürünler yapıyorum. Bir cüzdanın en büyük farklılığı, benim kendi hamım yaptığımda aniden özel biçimde bir takla, hem atkı esaslı bir şekilde özel biçimde oturur. İnsanlar cüzdan denen üründen memnun kalmıyorsa normal bir cüzdanı aldıkları zaman devnmiyorlar birtakım taklarla. Bunları ayarlamak, yaklaşımında bulduklarını ürün yaptırmasına veya el işler experiments da hazırladı. Ancak burası da hobi, buraya herkeste ihtiyaç var ama yetişmek çok kolay değil. Herkes yapıyorlar ama huzurlu yapıyorlar. Bunların kombinasyonunu biz yerine getirememiz lazım.”