Antibiyotiğe dirençli hastane enfeksiyonlarına karşı Yakın Doğu Üniversitesi kampüsündeki doğal göletten izole edilen bakteriyofajlar, ABD Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI) veri tabanına “Pseudomonas phage NEU2023” ve “Pseudomonas phage NEU2024” isimleri ile kaydedilerek dünya bilim literatürüne girdi.
Yakın Doğu Üniversitesi ve La Trobe Üniversitesi araştırmacılarının, Yakın Doğu Üniversitesi kampüsündeki doğal göletten izole ettikleri bakteriyofajların DNA dizilimleri tamamladı. En önemli hastane enfeksiyonu kaynağı olan çoklu ilaca dirençli Pseudomonas aeruginosa’ya karşı umut oluşturan bakteriyofajlar; “Pseudomonas phage NEU2023” ve “Pseudomonas phage NEU2024” isimleri ile Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Tıp Kütüphanesi’nin bir parçası olan ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI) veri tabanına kaydedildi.
Antibiyotiğe dirençli “Pseudomonas aeruginosa” bakterisinin suşlarını öldürmede son derece etkili olduğu belirlenen bakteriyofajlardan ikisinin DNA’sı Yakın Doğu Üniversitesi araştırmacıları tarafından izole edildi. Bakteriyofajların genom dizilimleri ise Avustralya’da iş birliği yapılan bilim insanları tarafından gerçekleştirildi. Resmi olarak, “Pseudomonas faj NEU2023” ve “Pseudomonas faj NEU2024” olarak adlandırılan bakteriyofajlar, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Tıp Kütüphanesi’nin bir parçası olan ve Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin bir bölümü olarak faaliyet gösteren Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI) veri tabanına yüklendi. Dünya genelinde çevrimiçi olarak ücretsiz bir şekilde erişilebilir durumda olan veri tabanı, bilim insanlarının araştırmalarına açık hale gelmiş oldu.
Türk ve Avustralyalı bilim insanlarının iş birliğiyle keşfedildi
Çalışmalar sonucunda izole edilen yeni bakteriyofajlar, bütün dünyada insan sağlığını tehdit eden antibiyotik dirençli bakterilere karşı güçlü bir alternatif oluşturuyor. Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü araştırmacılarından Dr. Ferdiye Taner ve La Trobe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Steve Petrovski’nin yürüttüğü projede, Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Başustaoğlu ve Doç. Dr. Aylin Üsküdar Güçlü de yer alıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Tamer Şanlıdağ, Yakın Doğu Üniversitesi Kit Üretim Laboratuvarı sorumlularından Dr. Gökçe Akan, Dr. Gülten Tuncel ve DESAM Araştırma Enstitüsü araştırmacıları Prof. Dr. Murat Sayan ve Doruk Kaynarca da proje ekibinde yer alıyor. Ayrıca La Trobe Üniversitesi’nden Vaheesan Rajabal de projeye katkı sağlayan bilim insanları arasında.
Prof. Dr. İrfan Suat Günsel: “Araştırma kapasitemizi göstermesi açısından son derece değerli”
“Dünya genelinde yaşanan antibiyotik dirençli bakteriler krizine karşı, kampüsümüzde yapılan çalışmalar ve elde edilen sonuçlar sadece üniversitemiz için değil, insanlık için de büyük bir kazanımdır” diyen Yakın Doğu Oluşumu Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, “Yürüttüğümüz uluslararası iş birliği ile araştırmacılarımızın keşfettiği bakteriyofajların, üniversitemizin İngilizce kısaltması olan ‘NEU’ koduyla ABD’nin Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI) veri tabanına girmesi araştırma kapasitemizi göstermesi açısından son derece değerli” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, “Keşifleri ile insan sağlığını tehdit eden antibiyotik dirençli bakterilere karşı bilimsel bir çözüm sunan araştırmacılarımızı, özverili çalışmaları ve bilimsel katkıları nedeniyle tebrik ediyorum” açıklaması yaptı.
Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Bu keşif, gelecekteki tıbbi araştırmalara ışık tutacak”
Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ise “Araştırmalarımızın sonuçlarının Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI) veri tabanında dünya genelindeki bilim insanlarına açılması, Yakın Doğu Üniversitesi’nin bilimsel araştırma konusundaki liderliğinin uluslararası platformda bir kez daha tescillenmesidir” ifadesini kullandı.
“Çoklu ilaca dirençli bakterilere karşı güçlü bir alternatif oluşturan bu keşif, gelecekteki tıbbi araştırmalara ışık tutacak ve insan sağlığına büyük katkılar sağlayacaktır” diyen Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Bu önemli projede emeği geçen tüm bilim insanlarına ve araştırmacılarımıza teşekkür ederim” dedi.
Dr. Ferdiye Taner: “NEU2024’ün yeni bir suş olarak sınıflandırılabileceğini görüyoruz”
Projenin yürütücülerinden Dr. Ferdiye Taner ise “Keşfettiğimiz yeni bakteriyofajların tüm genomunu dizilememiz sonucunda artık daha fazla deney yapma imkanına sahibiz. Bu genomik veriler ayrıca, bakteriyofajlarımızın dünyada keşfedilen diğer bakteriyofajlarla genetik olarak ne kadar ilişkili olduğunu görmemizi sağlıyor. Bu tür bilgiler, Pseudomonas aeruginosa-spesifik bakteriyofajların başka nerelerde bulunduğuna ve bizim suşlarımızın diğer Pseudomonas aeruginosa-spesifik bakteriyofajlara kıyasla ne kadar genetik olarak benzersiz olduğuna dair epidemiyolojik veri de sunuyor” açıklamasında bulundu.
Dr. Ferdiye Taner, keşfettikleri bakteriyofajların yeni bir suş olduğunu vurgulayarak “NCBI’de depolanan genomların karşılaştırması sayesinde, Pseudomonas faj NEU2024’ün yeni bir suş olarak sınıflandırılabileceğini görüyoruz. NCBI’ye depolanan diğer bakteriyofaj genomlarından genetik olarak yüzde 100 aynı olan başka bir faj bulunmamaktadır” dedi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.