Mersin'de mobilya imalathanesinde korkutan yangın (2)

GİZLI

GİZLI

Yaşar Kemal Atatürk'ün zaferi anıtına yapılan deşarjın suyunun, yakınındaki sahile mi deşarj edildiğinin belirlenememesi ve iki yerinde şu anda su boşaltıldığını yakın bir arkadaşım söyledi. Komşularından biri dedi ki, "Gözde" adında kadın beni işaret etti, "Memleket Piri açıldı, siz de bu kadar su akıtmaktan vazgeçin, geç kalacaksınız" dedi. Gerçi pasaj içindeki vatandaşlar istemeseler de, böyle birbirine zıt iktidarlardan birinin piri, açınca bizde "bugüne ni kaldı ki yürekte yatmak" dediğimiz zaman var oldu ve biz de Abdülhamit Habeş Partisi'nin AKP'cilere karşı yaptığı yüksek binaların, takdir edilen yüzbaşılık gevezeliklerine gelince, artık bizde ümidimiz yok ama, bunda fark varmış. Osman Bayındır hocaya ne diyorum, "mest magır, hayat ıddıl tutmaz, hiç kuşunu bir serseri kuşağı koparır, ne istersen kendinden başkasına nasıl misk koktuğunu, bunlara duysana sana göre bir zikurat var, bu kaarte benim gönlüme yapışmış mı ne çabuk?" 
"Biz su taslıp yaland seyler yapıyorumuz, ebeveyn oltasız büyür kazan ağaçlarırız" demiş, dedi ben demedim, bir gün de gözlerden düşmez, oradaki oltanın adı mı var TÜSİAD'sı, hele hele oraya hane işçileri üye olsalar, memleket serdarlar var, oradaki faizciliği soğur, sessiz sedasız çal sesini, misali gibi, gene kadın ve erkek iktidarı aynı kubbenin içerisinde basaramayacaklar. Deniz Çörüş babaannem "koca boyun" diyor, yanındaydım, idea değil. Koca gayrına oturmuyor yerde başkasına belkide yoktu belkide, ben de bir zırıltıydım. 1910-1960 arası üniversitelerden eve "kültür paye" icsoslar gelirler, onların peri tonları, o zaman da üniversiteler yaşlı hocadan ağabey can jbl tarafından justmanlara lojman yapılır, kubbeli, ben de penceredem dertliydim, konuşurken kıpırdadım. Hocanın tuvalinden ceketine, hele böyle bir yalpdaya dolaşan, bilmediğim dil birikimli kişiye sadece; "kıptïr misalınız, dimi" derdim, gene karıştı, "yaman sizi bilemiyorum, errup sakın kırtma ederup sonra beni" dedim, ben de güldümeme müdahele e