Milli Saraylar Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nde, Türk camlarının yanı sıra dünyada tek örnek olan Memlük kandiline ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor. Müzede yer alan kandiller hakkında bilgi veren Milli Saraylar Anadolu Yakası Saray, Köşk ve Kasırlar Daire Başkanı Akile Çelik, “Osmanlı Devleti’nin Batı’ya karşı kazandığı her zaferden sonra Memlük hükümdarları, Osmanlı hükümdarına hediye göndermeyi adet edinmiştir. Memlükler’e ait olan kadeh şeklindeki kandil, formu nedeniyle tek örnektir. Dünyada bunun gibi bir başka örnek bugüne kadar bulunmamıştır” dedi.
Milli Saraylar Beykoz Cam ve Billur Müzesi adını Osmanlı Dönemi’nde bu semtte kurulan ve devrinin en önemli cam fabrikası olan Beykoz Cam ve Billurat Fabrika-i Hümayunu’ndan alıyor. Müzenin tarihi binası, Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın kapı kethüdası olan ve Sultan Abdülaziz tarafından vezirliğe kadar yükseltilen Abraham Paşa tarafından inşa ettirildi. Abraham Paşa, 19. yüzyılda arazisine köşkler, kuşhaneler, havuzlar, tiyatro binası ve ahır yaptırdı. Sözü edilen yapılardan günümüze kalan ahır binası, Milli Saraylar tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülmüştü. 19. yüzyılın mimari özelliklerini taşıyan U planlı bu taş binada, Türk cam sanatının gelişim evreleri izlenirken, Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nin koleksiyonunda, Türk camlarının yanı sıra Avrupa’da Osmanlı sarayları için üretilmiş eserler de bulunuyor. Ayrıca, Osmanlı Devleti’nin Batı’ya karşı kazandığı her zaferden sonra Memlük hükümdarlarının hediye olarak gönderdiği eşsiz kandiller de müzede yer alıyor. Dünyada kadeh formundaki tek kandil olan bir Memlük Kandili de Milli Saraylar Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nde sergileniyor. Öte yandan Memlük Meliki Hasan Nasırettin’in, Orhan Gazi’ye Gelibolu Fethi’nden sonra gönderdiği 700 yıllık kandile ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor. Müze, zengin koleksiyonuyla ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
“Adını, Sultan Abdülmecid döneminde yapılmış Beykoz Cam ve Billurat Fabrika-i Hümayunu’ndan aldı”
Müzenin tarihi hakkında konuşan Milli Saraylar Anadolu Yakası Saray, Köşk ve Kasırlar Daire Başkanı Akile Çelik, “Müzemizin tarihi binası, Abraham Paşa tarafından yapılmış bir çiftlik binasından oluşuyor. Abraham Paşa, Sultan Abdülaziz döneminde ‘vezirlik’ makamına kadar yükselmiş bir Osmanlı devlet adamı. Beykoz ve Sarıyer bölgelerinde geniş araziler içerisinde çiftlik binaları inşa etmiş. Bu bölgede yaşamış bir tarihi kişilik. Daha sonra Sultan Abdülhamid döneminde buralar kendisinden satın alınarak halka mal ediliyor. Bir millet bahçesi şekline çevriliyor. Daha sonra Cumhuriyet Dönemi’nde bu bölge fidanlık olarak kullanılıyor. Fidanlık döneminden sonra kurumumuza devredildi. Daha sonra ciddi bir restorasyon süreci geçirdi. 2021 yılı Nisan ayında Cumhurbaşkanımızın katılımıyla halkımıza hizmete açıldı. Beykoz bölgesi cam sanatıyla meşhur bir yer. Müzemiz, adını Sultan Abdülmecid döneminde yapılmış Beykoz Cam ve Billurat Fabrika-i Hümayunu’ndan ismini aldı” dedi.
“2023 yılında müzemizi 150 bin kişi ziyaret etti”
Değerli eserlerin bulunduğu Milli Saraylar Beykoz Cam ve Billur Müzesi’nin ziyaretçi yoğunluğundan memnun olduklarını ifade eden Akile Çelik, “Müzemizin içinde Milli Saraylara ait en değerli ve en güzel cam eserler sergilenmektedir. Bunun yanı sıra cam sanatında çok önemli olan daha eski eserler de diğer müzelerden ödünç alınarak konu bütünlüğü sağlanarak sergileniyor. Müzenin içerisinde ilk bölümde ‘camla ilgili aletler’ sergilenirken, ‘camın nasıl yapıldığı’ anlatılmaktadır. Daha sonraki bölümlerde Kubadabad tabağı, Memlük Kandilleri gibi daha çok 13-14. yüzyıla ait eserler sergilenmektedir. Ondan sonraki bölümde daha 16. yüzyıl eserleri olan, revzenler sergilenmekte. Revzenlerle beraber humbaralar, cam bilezikler, Marmara - Sirkeci kazılarından çıkan ve surname camları adını verdiğimiz eserler sergilenmekte. 19. yüzyılda Osmanlı mutfaklarında kullanılmış cam eserlerimiz var. Karlıklı sürahilerimiz, çocuk ziyaretçilerimizin bile çok ilgisini çekiyor. Avrupa’nın en ünlü fabrikalarının Sultanlar için özel olarak yaptırdığı cam eserler bulunuyor. 2023 yılında müzemizi 150 bin kişi ziyaret etti. Özellikle hafta sonları ziyaretçilerimiz yoğun ilgi gösteriyor. Çocuklu aileler tercih ediyor. Bütün günlerini burada geçiriyorlar. Müze ziyaretinden sonra bir cam atölyemiz var, orada çocuklar uygulama yapıyorlar. Bahçemiz var. Bahçemizde 117 çeşit ağacımız var. Bahçede bulunan hayvanlar, tavus kuşları, tavşanlar bunlarda çocukların çok ilgisini çekiyor. Hafta sonları ziyaretçi yoğunluğundan memnunuz” diye konuştu.
“Osmanlı Devleti’nin Batı’ya karşı kazandığı her zaferden sonra Memlük hükümdarları, kandil hediye etmiş”
Müzenin en değerli eserlerinden birisinin de Memlük Kandilleri olduğunu söyleyen Çelik, “Osmanlı Devleti’nin Batı’ya karşı kazandığı her zaferden sonra Memlük hükümdarları, Osmanlı hükümdarına hediye göndermeyi adet edinmiştir. Buradaki kandil de o hediyelerden birisi. Orhan Gazi’nin Gelibolu Fethi’nden sonra Memlük Meliki tarafından kendisine hediye edilmiştir. Memlük Meliki Hasan Nasırettin tarafından Orhan Gazi’ye hediye edilmiş bu eserin üzerinde değerli yazılar bulunmaktadır. Eserin boyun kısmında, Nur Suresi’nin 35’inci ayetinden ‘Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun temsili, içinde lamba yanan bir kandil gibidir’ yer almaktadır. Aynı zamanda madalyonun içinde Hasan Nasırettin’in ismi de bulunmaktadır. Kandil serbest üfleme tekniğine göre yapılmış, üzeri yaldız ve mineyle süslenmiştir. Kadeh şeklindeki Memlük Kandili de formu nedeniyle tek örnektir. Dünyada bunun gibi bir başka örnek bugüne kadar bulunmamıştır. Eser gövdesi ve sapı tek olarak yapılmış, ayak kısmı sonradan ilave edilmiştir. Eserin en önemli özelliği hem formu hem de bu şekilde yapılmış olmasıdır. Memlüklere ait olan bu kandil, Topkapı Sarayı koleksiyonu arasında yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.