Eskişehir’de 64 yıldır lületaşı sanatıyla uğraşan 80 yaşındaki usta Mehmet Başsav, yaklaşık 1 buçuk yıl önce UNESCO’nun destekleriyle açılan kendi müzesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Babasının hasta olması sebebiyle ailesini geçindirmenin çaresini ararken 16 yaşında lületaşıyla tanıştığını belirten Mehmet Başsav, yarım asırdan daha uzun süredir icra ettiği sanatı bırakmıyor. Yaklaşık 64 yıldır kendi elleriyle imal ettiği çeşitli lületaşı ürünlerinin ticaretini yaparak kazancını sağlayan Başsav, özellikle yapmış olduğu Türk dünyasının önemli isimlerinin heykelleri ile dikkat çekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından kendisine Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri Ödülü verilen usta sanatçı, yapmış olduğu birçok çalışmayı yakın tarihte UNESCO’nun maddi desteğiyle açmış olduğu kendi müzesinde sergiliyor. Geçmişte olduğu gibi gelecekte daha fazla çırak yetiştirmek istediğini dile getiren Mehmet Başsav, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na çağrıda bulunarak gençlerin müzesine götürülmesini ve yapmış olduğu heykeller üzerinden hem Türk tarihinin hem de lületaşı sanatının geçmişinin anlatılmasını istedi.
"Babam hasta olduğu için ailemi geçindirmenin çaresini aradım"
Tarihi Odunpazarı Evleri Bölgesi’ndeki müzesinde lületaşı sanatını yaşatan 80 yaşındaki Mehmet Başsav, "Biz okumadık. Evde babam rahatsızdı. Ondan dolayı para kazanma sevdasına düştük. Değişik işler yaparak ailemizi geçindirmenin çaresini aradım. Mahallemizde bir lületaşı ustası vardı. Bana, ’Böyle dışarılarda gezip para kazanmak olmuyor. Gel, sana akşamları bu mesleği öğreteyim’ dedi. Ben de memnun olacağımı söyledim. Her gün onun yanına gittim, elindeki çalışmalara baktım. Böyle 1 sene yanında oturdum. Bir gün bana, ’Dışarıdaki işlere gitmeyeceksin. Sen burada para kazanacak duruma geldin’ dedi ve ilk haftalığımı verdi" dedi.
"Yaptığım heykelleri UNESCO’ya aday gösterdiler"
Yapmış olduğu heykellere ve yakın tarihte açılan müzesiyle ilgili bazı detaylara değinen Başsav, "Bazı Türk büyüklerinin resimlerine rastlıyorsun. Mesela kadın kahramanlar ve gazetecilerden hoşuma gidenleri ayırdım. Atatürk’ün paşaları ve Osmanlı padişahlarının yanı sıra o ayırdığım resimleri de heykel yapmaya başladım. Tabii bunlar 1 sene içerisinde olacak işler değil, seneler içerisinde devam ediyor. Tabii bunu duyan bazı kimseler gelip bakmaya başladılar. Burası yıkıntı bir yerdi. Yaptığım heykelleri UNESCO’ya aday gösterdiler. UNESCO, buranın yapılması için bana 60 bin lira para vereceklerini söyledi. Onun geri kalanını da benim tamamlamamı istediler, 200 bin lirayla burayı tamir ettik. Bir usta buldular, tamiratını bitirdiler, elektriğini ve doğalgazını bağladılar. Böylelikle müzemizi açtık. Burası galeri diye geçiyor. Kendime ait bir müzem olduğu için çok sevinçliyim" şeklinde konuştu.
"Gençlerin müzeme getirilmesini ve bilgilendirilmesini istiyorum"
Konuşmasının devamında Gençlik ve Spor Bakanlığı’na seslenen usta sanatçı, şunları söyledi:
"Amerikalı nasıl kendi sistemini kurup başkanların heykelini yapmış ve gençlere gösteriyorsa, ben de burada öğretmenleriyle beraber gezmeye ve bakmaya gelen gençlere kendi tarihimizi gösteriyorum. Heykellerin altında bilgiler yazıyor. Kim ne yaptıysa cep telefonundan ismini arattırıp bakıyorlar. Görüyorlar ve beğeniyorlar. Gelecekte tabii ki çırak yetiştirmek istiyorum. Ama çırak yetiştirmek de maddi imkanlarla oluyor. Sanatımızı geliştirmek için galerimin müze olarak tanıtılmasını, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bu işi ele alarak gençleri getirmesini ve buraları anlatmasını istiyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.