Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Gazze’de 2 milyon insanın misket bombalarına maruz kaldığını, hiçbir ayrıma tabi tutulmadan katledildiğini, buna karşılık insan hakkı savunucularının sessizliğe büründüğünü ifade etti.
Türklerin bu topraklara, bu coğrafyaya, coğrafya içinde yaşayan insanlara sadece barış güvenlik ve refah getirdiğine vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, "Ama Türkler ayrıldıktan sonra ne oldu? Bu coğrafyada İsrail’in hükmettiği topraklar 20 bin kilometrekareyi biraz aşıyor. Filistinlilerin yaşadığı topraklar sadece 7 bin kilometrekare. 373 kilometrekare Gazze, 373 kilometrekarelik bir alanda 2 milyon insan gözyaşı döküyor. Bir tarafta terör elebaşının hapsedildiği hücrenin yüksekliğinin 10 santimetre düşük olduğunu insan hakları adına rapor edenler, 2 milyon insanın misket bombalarına maruz kalmasını, hiçbir ayrıma tabi tutulmadan katledilmesini adeta bir soykırıma tabi tutulmasını bir takım gerekçelere sığınarak insan haklarını hatıra getirmiyorlar. Bunu yine en güçlü bir şekilde Türkiye’nin Cumhurbaşkanı dile getiriyor. Ne diyor? ’Barış’ diyor" dedi.
"Orta Doğu’ya barış getirmek isteyenler Türkiye’ye ve Türkiye’nin yakın tarihine iyi baksınlar"
Orta Doğu’nun 1917 yılından bu yana barışa hasret olduğunu kaydeden Rektör Kızıltoprak, "Dumlupınar Zaferi’nin kazanıldığı bu topraklarda biz Yunan ordusunu denize kadar kovaladıktan sonra hemen barış yaptık. Vahşi, barbar ve haksız bir şekilde topraklarımızı istila eden, gençlerimizi, kadınlarımızı, hamile gelinleri katleden Yunan’ın bile elini tuttuk. Orta Doğu’ya barış getirmek isteyenler Türkiye’ye ve Türkiye’nin yakın tarihine iyi baksınlar. Biz istiklalimizi koruduğumuz gibi, bu coğrafyaya barış getirmek için barbarca topraklarımızı istila girişimine kalkışan Yunanistan’ın elini sıktık. O elini sıktığımız Yunanistan bugün varlığını sürdürüyor. Biz yine bütün dostlarımızla, kara dostlarımızla, deniz kıyıları bakımından dostlarımızla, komşularımızla herkese barış istiyoruz. Doğu Akdeniz’de, Kudüs’te, Kıbrıs’ta, Libya’da Batı Trakya’da, Karabağ’da barış olsun istiyoruz. İnsanlar topraklarında özgürce sokağa çıksınlar, güneşin ışınlarından faydalansınlar, akan nehrin sularından içsinler ve dünya hayatı onlara zehir olmasın istiyoruz. Orta Doğu 1917 yılından bu yana barışa hasret. Bu barış bir gün gelecek, Ayasofya’nın açıldığı gibi açılacak. İnsanların barışa olan hasreti bir sel gibi akacak. Mescid-i Aksa, Kudüs bütün dünyaya yine barışın sesini haykıracak" ifadelerinin kullandı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.