Tarihçi yazar Yurtsever: Hz. Nuhun gemisi Osmaniyede

Araştırmacı, tarihçi ve yazar Cezmi Yurtsever, tufandan sonra Hz. Nuh'un gemisinin Osmaniye'nin Düldül Dağı eteklerinde karaya oturduğunu ve insanlığın yeniden başladığını iddia ediyor. Bu iddiasını, Sümerlerin Gılgamış Destanı ile Kadirli ilçesinde bulunan son Hitit şehri Karatepe'deki bir rölyefte bulunan tufan sahnesine dayandırıyor.

Cudi ve Ağrı dağından sonra Hz. Nuh'un gemisinin nerede karaya oturduğuna dair bu iddialı teori, Osmaniye'den geliyor. Tarihçi ve yazar Cezmi Yurtsever'e göre, tufan olayının ardından Hz. Nuh'un gemisi, Osmaniye'deki 2,448 metre yüksekliğindeki Düldül Dağı eteklerinde karaya oturdu ve insanlık Çukurova'da yeniden hayat buldu.

Yurtsever, bu teorisini şu şekilde açıklıyor: "Efsanelerden gerçeğe kadim Çukurova tarihi üzerine yaptığım araştırmalarda Doğu Akdeniz'i çevreleyen ve günümüzde Toros Dağları olarak bilinen coğrafyanın isminin Gavur Dağları ve en yüksek zirvesinin de Düldül Dağı olduğunu, halk arasında bu dağın diğer adının 'Kurtuluş Dağı' olduğu bilgisine ulaştım. Kadirli ilçesi Karatepe Hitit Azatiwataya antik kentinde dünyada tek örneği bulunan Gılgamış Destanı'ndan bir sahne bulunuyor. Gılgamış ve arkadaşı Enkidu’nun sedir ormanlarında yaşayan ve vahşi gücü temsil eden Humbaba’yı birlikte öldürmeleri sahnesi yer alıyor. İlginç olan ise Karatepe Azatiwataya antik kentinde bulunan bir rölyefte bir kurtarıcının adamları ile birlikte su üzerinde gemi ile seyahat ederken kabaran deniz dalgasının altında insanların helak olduğu tufan olayını anlatıyor. Hititler ve Gılgamış Destanı’nda anlatılan bu sahneler tufan olayının bu coğrafyada yaşandığını ve bu topraklarda nesilden nesle bu olayın anlatıldığına işaret etmektedir. Gılgamış Destanı’nda Utnapiştim olarak adlandırılan ve semavi dinlerde Hz. Nuh’a karşılık gelen kişi sedir ormanlarının bulunduğu bu coğrafyada yaşadığı arkeolojik ve bilimin sunduğu bu belgeler ışığında Hz. Nuh’un gemisinin bu coğrafyada Düldül Dağı'nda karaya oturduğunu söyleyebiliriz."

Bu teori, tarih ve arkeoloji alanında daha fazla araştırma ve kanıt gerektiren bir iddia olarak öne çıkıyor ve bilimsel topluluk tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.