Girne Üniversitesi’nde kurulan ‘Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Merkezi’ açıldı. Merkezin açılış semineri ise Eski Meclis Başkanlarından ve aynı zamanda KKTC’nin ilk kadın Başbakanı Dr. Sibel Siber gerçekleştirdi.
Yoğun katılımla gerçekleşen seminerde; Dr. Sibel Siber, Kıbrıs’taki Türk varlığının kökenlerinden başlayarak günümüze kadar süregelen etnik gerilimlere, siyasi eşitlik mücadelesine ve çözüm sürecine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Girne Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Merkezi, uluslararası güvenlik, diplomasi, çatışma yönetimi, ekonomik kalkınma ve çevresel sürdürülebilirlik gibi alanlarda kapsamlı araştırmalar yapmayı, politika önerileri geliştirmeyi ve öğrencilere ileri düzey eğitimler sunmayı hedefliyor. Merkez; bölgesel ve küresel düzeydeki diplomatik çalışmalara katkı sağlamayı ve akademik alanda önemli bir referans noktası olmayı amaçlıyor.
Doç. Dr. Didem Aydındağ: “Çalışmalarımız sayesinde daha barışçıl bir dünya inşa edilebileceğine olan inancım tam”
Girne Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Merkezi Müdürü Doç. Dr. Didem Aydındağ, “Çeşitliliğe, kapsayıcılığa ve sürdürülebilirliğe dayalı bir ortam oluşturarak bakış açılarımızı zenginleştirmeye ve araştırmalarımızın etkisini artırmaya amaçlıyoruz” dedi. Doç. Dr. Aydındağ, “Uluslararası güvenlik, küresel yönetişim, sürdürülebilir kalkınma ve teknolojinin uluslararası ilişkiler üzerindeki etkisi gibi temel alanlara odaklanacağız. Bu alanlara yönelik çalışmalarımız sayesinde daha barışçıl bir dünya inşa edilebileceğine olan inancım tam” ifadelerini kullandı.
Dr. Sibel Siber: “Kardeş Ocağı Kıbrıslı Türklerin ilk sivil toplum örgütü olarak adını tarihe yazdırdı”
Dr. Sibel Siber, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı fethetmesinden itibaren adada yaşayan toplumların ilişkilerini ve İngiliz Sömürge yönetiminin etkilerini ele aldı. Dr. Sibel Siber, ayrıca 20. yüzyılın ortalarından itibaren Kıbrıslı Türklerin ve Rumların müzakere süreçlerini ve İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’nin katılımıyla gerçekleşen diplomatik gelişmeleri de aktardı.
Dr. Siber, Osmanlı İmparatorluğunuın adadan ayrılma sürecinde, Kıbrıslı Türklerin lidersiz ve örgütsüz olduğunu, Kıbrıslı Rumların ise Kilise ve kulüpleriyle oldukça örgütlü olduklarını ifade etti. Ancak, zamanla sömürge yönetimine karşı duyulan güvensizlik ve Osmanlı’nın tekrar adayı İngilizlerden geri alacağına dair inançsızlık ile Kıbrıslı Türklerin de örgütlenmeye başladıklarını söyledi. Bu örgütlenmenin kulüplerde başladığını ifade eden Dr. Sibel Siber, 1909’da kurulan Kardeş Ocağı’nın, Kıbrıslı Türklerin ilk sivil toplum örgütü olma özelliği ile önemli bir tarihi kurum olduğunu vurguladı. Kardeş Ocağı’nın özellikle Sömürge idaresi yıllarında çok önemli misyonlar üstlendiğini ve adeta bir parlamento gibi çalıştığını anlattı.
Dr. Siber, İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1945’te Birleşmiş Milletlerin toplumlara self-determinasyon hakkını tanımasının, Kıbrıslı Rumlarda Enosis fikrini güçlendirdiğinin altını çizdi. 1950’de Kilisenin öncülüğünde Enosis Plebisiti yapıldığını ve yüzde 96 oranında onay verildiğini anlattı. Kıbrıslı Rumlara self determinasyon hakkının tanınması için 16 Ağustos 1954’te, Yunanistan’ın konuyu BM’ye taşıdığını, böylelikle Kıbrıs konusunun BM’ye ilk kez gelmiş olduğunu vurguladı. 5 Aralık 1968’de BM’de Kıbrıs’la ilgili ilk kararın çıktığından söz etti.
Kıbrıs’ta müzakere tarihçesini de özetleyen Dr. Siber, Kıbrıslı Türklerin lideri Dr. Fazıl Küçük’ün imzası olan Londra ve Zürih Anlaşmaları’na kadar olan müzakere süreçleri ile Cumhuriyet’in dağılmasından sonraki müzakere süreçlerinden söz etti. 1955 Londra Konferansı ile ilk kez Yunanistan, İngiltere ve Türkiye’nin aynı masada Kıbrıs konusunu görüştüklerini ve İngiltere tarafından Kıbrıslı Rum lider Makarios’a yapılan Anayasa’da değişiklik önerilerini değerlendiren Dr. Sibel Siber, 1958 Mcmillan Planı ile Taksim’in gündeme geldiğini ama tüm bu önerilerin Rum tarafınca reddedildiğini vurguladı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılmasından sonra da aralıklarla müzakerelerin devam ettiğini anlatan Siber, 1964 Amerikan Achesson Planı’ndan da söz etti.
Dr. Siber konuşmasında, 1968 yılında Kleridis ve Denktaş arasında Beyrut’ta başlayan müzakerelerin aralıklarla Haziran 1974 tarihine kadar devam ettiğini anlattı. Bu müzakerelerin tümünün Cemaat Meclis’i gizli oturumlarında görüşülüp kapatıldığını ve ilk kez Meclis Başkanlığı döneminde, neredeyse yarım asır sonra divan kararıyla kendisinin açtığını söyledi. Bu müzakere tutanaklarının tarihimize ışık tutan önemli belgeler olduğunu vurguladı. Müzakerelerde, Rum liderlerin Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini reddetmesinin çözüm sürecini zorlaştırdığını belirten Dr. Siber, kalıcı barış için iki toplumun birbirlerini eşit ortaklar olarak görmesinin önemine vurgu yaptı. Kıbrıs müzakerelerinde, Rum liderin “yüzde 20, yüzde 80’e hükmedemez” söylemiyle federasyonun temel parametresi olan siyasi eşitliğin reddedildiğini anlatan Dr. Siber, karşılıklı haklara saygı ve her iki toplumun kendisini güvende hissedeceği bir çözüme ulaşmak mümkün dedi. Dr. Sibel Siber sözlerini, “Çözümü liderler, barışı halklar yapar. Çözüm masada ama barış gönüllerdedir” vurgusu ile tamamladı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.