Atatürk ve sanat
26 Ocak 2024, Cuma 17:32Efendiler… hepiniz mebus olabilirsiniz,vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız
Mustafa kemal Atatürk sanata ve sanatçıya çok değer verirdi. Tabi sanatçılar da Atatürk’ü çok severdi.
Atatürk ile tanışmış olan safiye aylanın ses dergisine verdiği ropörtajda bunu daha da net bir şekilde görmekteyiz.
Safiye Aylanın gözünden Atatürk:
"1936 yılıydı... O zamanki İngiliz Kralı VII. Edward adıyla tahta çıkmış, sonra da bir yatla Akdeniz'e açılmıştı. Yanında şimdiki eşi Madam Simpson vardı. İstanbul'a geldiler, Atatük'e misafir oldular. Mevsim yazdı. Florya'daki Deniz Köşkü misafirlere verildi. Atatürk köşkü bıraktı, onun karşısındaki küçük evlerden birine geçti. Bir gün bu küçük evde birkaç kişi toplanmıştık. Yanımızda yaverleri ve Kılıç Ali Paşa vardı. Atatürk karşısındaki büyük Deniz Köşkü'ne baktı, baktı, sonra Kılıç Ali'ye döndü: 'Bana burayı verseydiniz daha memnun olurdum. İşte iki odalı bir ev bana yetiyor. Bir devlet reisinin muhakkak büyük binalarda, saraylarda yaşaması gerekmez. Türkiye halkı ev, ocak bulamazken bizim saraylarda oturmamız yakışık almaz. Kendimizden önce yurdumuzun insanlarını düşünmeliyiz' dedi."
Sanata ve sanatçıya oldukça önem veren Atatürk birçok yeteneği memleketin bilinen sanatçıları haline getirmiş ve sanata her zaman destek vermişti.
Atatürk’ün sanatçıya verdiği değeri gözlemleyen, Cemal granda bir akşam Mustafa Kemal’e yemek hazırlarken bir konuşmaya şahit olmuş.
O akşam yirmi kişilik bir sofra kurulmuş. Konuklar arasında çok genç biri granda’nın dikkatini çekmiş ve granda gence kim olduğunu sormuş ‘Behçet Kemal Çağlar’ demiş.
O akşam yirmi kişilik sofra şairler ve ediplerle dolup taşmış. Behçet Kemal Çağlar’dan başka Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal Beyatlı ve Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi edebiyat dünyasının seçkin sanatçıları yemeğe eşlik ediyordu. Bu konukların dışında Rüştü Aras, Şükrü Kaya gibi devlet adamları da yer alıyordu diye anlatıyor granda.
O yemekte Atatürk; Behçet Kemal’e Yahya Kemal’i tanıyor musunuz? diye sordu. Behçet kemal henüz liseye giden genç bir lise öğrencisiydi. Bilinilirliği halk evinde oynayan Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘Çoban’ piyesinde rol almasından geliyordur. Atatürk’ün sorusuna heyecanlanan Behçet kemal, eserlerini okudum paşam, şimdi ise kendisini görüyorum diye yanıt veriyor. Bunun üzerine Atatürk, Behçet kemal’e, senin de, Yahya kemal gibi yükselmeni istiyorum.
‘’Senin gibi gençlerin yükselmesine Yahya Kemal yardım etsin’’ demiş ve Bunun üzerine Atatürk, Behçet Kemal Çağlar’a dönerek ‘’Şu sofraya bak ve bir şiir yaz’’ demiştir.’’
Behçet Kemal ise kalem kağıdını çıkararak, hiç düşünmeden birkaç dakika içerisinde ‘’Alnımdan öpen Atam. Bu öpmeyi cehennemler silemez. Atatürk bundan sonra çevresine dönerek,Bu genci İngiltere’ye gönderelim. Orada İngiliz edipleriyle tanışsın ve iyi bir şair olarak memlekete dönsün’’ şiirini yazdı.
Şiiri can kulağıyla dinleyen Atatürk bu şiiri çok beğenmişti. Şiir bittikten sonra Behçet kemal’i alnından öptü. Liseli toy bir genç için bu unutulmaz bir anıydı.
Behçet Kemal, bu öpücükten sonra şiirini devam ettirdi:
‘Alnımdan öpen Atam. Bu öpmeyi cehennemler silemez.’ Atatürk şiirin devamından sonrasofraya dönerek, ‘‘Bu genci İngiltere’ye gönderelim. Orada İngiliz edipleriyle tanışsın ve iyi bir şair olarak memlekete dönsün’ dedi.”
Atatürkün sanata ve sanatçıya verdiği değeri hiçbir zaman es geçmedik. Atatürk’ün sevdiği şarkılar hâlâ dinlenir ve söylenir. Sanat insanın ruhunu dinlendirir ve hayal gücünü renklendirir. ‘’Sanatı olmayan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’’ Mustafa Kemal Atatürk.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.