İstanbul
18 Ocak, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Çağımızın Bilinen En Yaygın Hastalığı: Anksiyete Bozukluğu

05 Aralık 2023, Salı 15:06
Çağımızın Bilinen En Yaygın Hastalığı: Anksiyete Bozukluğu

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Bu makalede sizlere anksiyete, bir diğer adıyla kaygı bozukluğunu inceleyeceğiz. Anksiyete bozukluğu, stres altında hissetme, endişeli ve kaygılı olma hali ile alakalı çok yaygın bir sosyal rahatsızlıktır. Kişi, stresli bir durum yaşadığında kendini normalden çok daha fazla kaygılı, endişeli ve sinirli hissettiğinde anksiyete krizi ile bir mücadele içindedir aslında. Anksiyete bozukluğu nedir ve kişiye nasıl hissettirir? Anksiyete, kişiye gergin, huzursuz, sıkıntılı ve garip hissettirebilir. Kendilerini değersiz hissettikleri için özgüvenlerinde bir düşüş yaşanabilir. 

Anksiyete, günlük yaşamın ve sosyal hayatın getirdiği stresin kişi tarafından verdiği tepki olarak da tanımlanabilir. Günlük hayat içerisinde yaşanan gergin ve stresli anlar, anksiyeteyi tetikleyen ilk sebepler arasında yer alır. Normal düzeyde yaşanan stres anksiyete olarak değerlendirilmemelidir. Genellikle bu durum çok karıştırılır. Stres, olması gerektiği şekilde yaşandığında hayata dair normal bir durum olarak karşılanır. Eğer bir durumu olması gerektiğinden çok daha fazla düşünüyor ve bu duruma kafayı takıyorsanız bu durum anksiyete başlığı altığında değerlendirilmektedir. 


Anksiyete Bozukluğunun Sebepleri Nelerdir?

Pek çok hastalık gibi anksiyete bozukluğunun sebebi de temel olarak strese bağlıdır. Yaygın anksiyete bozukluğu, beyinde bulunan kimyasalların dengesizliğine bağlı olarak görülmektedir. Beyin kimyasallarında yaşanan değişiklikler, stres, genetik faktörler, diyabet, kalp gibi kronik rahatsızlıklar için kullanılan ilaçlar, bağımlılık yapan maddeler, anksiyetenin yaygın belirtileri arasında yer almaktadır. 

Anksiyete bozukluğunun tek ve temel bir sebebi var diyemeyiz, pek çok sebep anksiyeteye sebep olabilir. Bir sınava gireceksiniz ve gece deli gibi çalıştınız. Sabah olduğunda yapamayacağınızı ve sınavdan kötü bir puan alacağınızı düşünmeye başlamanız bir anksiyete örneğidir. Bu esnada kalp atışlarınız hızlanır, odaklanmakta güçlük çekebilirsiniz, iştahınız kapanabilir, soğuk soğuk terleyebilirsiniz ve hatta mideniz bulanabilir. Tüm bunları bir arada yaşamak vücudunuzu ve psikolojinizi büyük ölçüde yoracaktır.


Anksiyetenin Türleri Nelerdir?

Anksiyete, yani kaygı bozukluğu, kendi içerisinde birden fazla türe ayrılabilmektedir. Kaygı bozukluğunun türlerinden ilki agorafobidir. Anksiyete sonrasında yardım görememekten korkan kişiler, agorafobi rahatsızlığına sahip olan kişilerdir. Bu kişiler, insanların çok olduğu yerlerde bulunmaktan hoşlanırlar. Örneğin, toplu taşımalar, sinema salonları gibi. Sosyal anksiyetesi olan kişiler, topluluk içinde konuşmaktan çok çekinmektedir. Söylediği bir kelime veya cümleye gülüneceğini düşünüp korkabilir, bu sebepten ötürü de sessiz kalmayı tercih edebilir. Sunum yapmak, kalabalığın içerisinde konuşmak, başka birinden bir ricada bulunmak gibi oldukça basit aktiviteleri yapmak bile onlar için çok zordur. Panik atak yaşayan kişi, kalp krizi geçiriyormuş gibi hissetmektedir. Panik atak, büyük bir endişe ve korku hissetmenize sebep olur. Bir diğer anksiyete çeşidi ise OKB'dir. Halk arasında bilinen adıyla OKB, yani obsesif kompulsif bozukluk, tekrarlayan takıntılı davranışlardır. Düşünceler ve davranışlar istem dışı gelişir ve kişinin kontrolünde değildir. Örneğin, OKB hastası bir kişi ütüyü prize taktı ve işi bittikten sonra çıkardı. 5 dakikada bir prizi kontrol etmezse içi rahat etmeyecektir. Ocakta yemek unutmak da bu duruma benzemektedir. Toplum arasında sadece takıntılı olarak değerlendirilip küçümsense de ciddi bir rahatsızlıktır ve tedavi edilmesi gerekir. (Masumlar Apartmanı dizisini izlediyseniz Safiye karakterinin OKB rahatsızlığı olduğuna şahit olabilirsiniz.)

Anksiyetenin türlerini öğrendikten sonra böyle bir durum yaşıyorsanız kendi teşhisinizi kendiniz koyabilmeye başlıyorsunuz. Kısacası kendi doktorunuz oluyorsunuz ve tedavi süreciniz bu şekilde hızlanmış oluyor. Bu hastalığın en iyi ilacı antidepresan değildir, en iyi ilaç kendi doktorunuz olabilmektir. Kendinize telkinlerde bulunmadığınız takdirde süreci çok daha zor bir hale getirmiş olursunuz.


Anksiyetenize İyi Gelebilecek Aktiviteler

Kaygı bozukluğu gibi bir hastalıkla boğuşuyorsanız kafanızı biraz olsun dağıtabilmek sizi çok daha sağlıklı ve mutlu hissettirecektir. Anksiyete ile boğuşurken yapabileceğiniz pek çok aktivite seçeneği mevcuttur. Doğa yürüyüşü yapmak, arkadaşlarınızla vakit geçirmek, komik dizi ve filmler izlemek, kitap okumak, evcil hayvanınızla vakit geçirmek gibi aktiviteler anksiyete iyi gelebilmektedir. Sakin bir müzik veya podcast eşliğinde yapacağınız yürüyüşler kendinizi huzurlu ve dingin hissetmenizi sağlayacaktır. Dışarı çıkmak istemiyorsanız evinizi huzurlu hissedebileceğiniz bir konuma getirdikten sonra sakin bir meditasyon ile kendinizi tekrar bulabilirsiniz. 

Kendinizi arama yolculuğunda mindfulness becerinizi geliştirmeniz çok iyi olacaktır. Mindfulness nedir diye soran çok fazla anksiyete hastası görünüyor. Mindfulness, kelime anlamıyla kendinizi şimdiki zamanda hissetme olarak tanımlanır. Mindfulness tekniklerini öğrenmek ve bu teknikleri uygulamak anksiyetenize iyi gelecektir. Mindfulness bir din veya kültür değildir. Budist felsefesinden çıkmış olsa da bir inanç olarak kesinlikle değerlendirilmemelidir. Çekim yasası ile çok karıştırılsa da bununla da bir alakası yoktur. Tamamen anda kalmakla ilgili bir durumdur. Mindfulness egzersizleri ile rahatlamayı sağlayabilirsiniz ancak mindfulness esasında bir rahatlama meditasyonu da değildir. Bilinçli olarak anda kalmanızı sağlayan bir farkındalıktır. Anda kalmayı sağlayarak anksiyeteniz ile mücadele etmeniz çok daha kolay olacaktır.


Anksiyete Hastalığını Yönetebilmek İçin Neler Yapmalısınız?

Anksiyete hastalığından tamamen kurtulmanız gibi bir durum söz konusu değildir çünkü stressiz bir hayat düşünülemez. Bu yüzden stresinizi ve anksiyetenizi yönetebilmeniz gerekmektedir. İlk yapmanız gereken, geçmiş travmalarınızı bugününüze yansıtmamak olmalıdır. Geçmişinizde kötü geçen bir sınava çok çalışıp tekrar giriyorsanız bu yine başarısız olacağınız anlamına gelmiyor. Artık farklı bir kişisiniz ve bu sınava gereğinden fazla çalıştınız. Çekim yasasına inanın ve pozitifi düşünmeye çabalayın. Her hissettiğiniz çıkacak veya gerçekleşecek diye bir kaide de söz konusu değil. Mantığınızdan şaşmadan hislerinizi kontrol etmeyi denemelisiniz. Düşünülen en kötü senaryolar, genellikle gerçekleşmez ve sorunu çözüme kavuşturduğunuzda ‘’Abartmışım!’’ diye düşünebilirsiniz.

Anksiyete ile başa çıkmak için ciddi bir efor sarfetmeniz gerektiğini söylemeliyim. Bu bir savaş ve savaşın kazananı kesinlikle siz olmalısınız. Anksiyeteye yenilirseniz tekrar toparlanmanız çok zor olacaktır. Peşinden gelecek depresyonlar, yeme bozuklukları, sosyal ve özel hayat ilişkilerinde bozukluklar ve daha niceleri… Bu sorunlarla karşılaşmak istemiyorsanız elinizden gelenin fazlasını yapmalısınız. Çabalamadığınız takdirde çok daha fazla yorulacağınızdan emin olabilirsiniz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.