İstanbul
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Her: Hiç Görmediğiniz birine Aşık Oldunuz mu?

15 Şubat 2024, Perşembe 15:08
Her: Hiç Görmediğiniz birine Aşık Oldunuz mu?

Yazar’dan Not: Bu, filmi henüz izlememiş kişiler için bir inceleme değil, izlememiş olanlar için bir tartışmadır. Yani spoiler içermektedir.

‘’Her, Spike Jonze’nın yazıp, yönettiği pastel tonlarında yaşayan, rüya görüyormuşsunuz hissiyatı veren bir filmdir.’’ Theodore Twombly (Joaquin Phoenix), Kendi doğal ortamlarında mektup yazamayan insanlar için mektup yazan profesyonel bir yazardır. Her gün başka bir duygu içerisine bürünerek mektup yazmaktadır. Onun asıl işi bir noktada duygulardır. Samantha (Scarlett Johansson tarafından seslendirildi), bir yapay zeka işletim sistemidir. Genel hatlarıyla film, Theodore’un, Samantha’ya aşık olmasıdır. Ancak, Samantha da ona aynı şekilde aşık olur, bu yüzden tahmin ettiğiniz kadar hüzünlü değil, yani en azından bu açıdan.

Romantik bilim kurgu olarak geçen ’’Her’’, geleceğe dönük bir bir şehir ile karşımıza çıkıyor. O ihtişamlı teknolojiye sahip olmayan Los Angeles değil, daha futuristik. Ama çıkış tarihine bakacak olursak, şu anki haline daha benzer. Fiziksel ve teknolojik manzaraları, sürükleyici oyunları ve temelde yaşam hizmetleriyle, günümüz, Jonze’un hayalinden biraz geride kalıyor. Fakat, duygusal manzaralarımız tıpatıp aynı. Aslında, ‘’Her’’ bir işletim sistemine aşık olmanın sonuçlarını anlatan bir film değil de, 39 yaşında bir adamın geç de olsa yetişkinliğe adım atma öyküsü.

Filmde gösterilen geleceğe dönük, ışıltılı hayat konseptine karşılık, ‘’Her’’’in özü temelde aşk, kayıp ve kişisel gelişim üzerine 2 saat süren bir film. Duygusal zeka olarak tam anlamıyla yetişememiş iki birey arasında uzun, mesafeli bir internet aşkı üzerine bir hikayedir. Her ne kadar nedenleri farklı olsa da, birisi diğerine göre daha büyük bir adım atarak gelişir. Adam biraz daha fazla öznel olarak büyür. Kadın, adamı ona geri yansıtarak, kelimenin tam anlamıyla kafasının içinde yaşayarak ve adamın kavrayışının çok ötesinde bir evren geliştirerek büyür.

Hiç Görüşemediğiniz Birine Aşık Oldunuz mu?

Sosyal medyanın günümüzde fazlasıyla artan kullanımıyla artık insanlar hiç birbirlerini görmeden uzun tanışıklıklar sahibi olabiliyorlar. Mesela, onunla Instagram’dan takipleştiniz, veya bir blog sitesinin yorumlarında tanışmış olabilirsiniz, belki de Twitter’da biraz atıştınız. Ve şöyle düşünelim ki, daha önce deneyimlemediğiniz bir şey bu. Daha sonra, ikinizden biri telefonla konuşmanız gerektiğini dile getiriyor. Bir anda, onun sesi ve kendi sesiniz var, bunu tüm hayatınız boyunca yapmışsınız gibi telefonla konuşuyorsunuz. Bildiğiniz kadarıyla, o gerçek olmayabilirken siz birbirinizle konuşuyorsunuz.

Samantha ve Theodore’un online ilişkisi, herhangi şekilde bir ilişki içerisinde bulunmuş bir birey için, duygusal olarak tam olgunlaşmamış olsa bile, tanıdık olmalıdır. Eskiden tuttuğunuz bir günlük, veya geriye dönüp -belki- utançla baktığınız notlarınız da, bazı yazılar vardır - bu da Theodore’un mektuplarının neye benzediğidir, filmin bize tersini inandırmaya çalışmasının aksine.

Samantha ve OS 1’in çalışma disiplini, onu satın alan insanlarla bağ kurabilmesi için işletim sisteminin sezgisel-zeki ve anlayışlı olmasıdır. Kullanıcısıyla, bağ kurabilir- Sonuçta onu, bir OS sistemine para vererek bir hizmet tanımlaması karşılığında alırsınız - o her kullanıcının ihtiyaç duyduğu ve istediği şey olmak için adapte olur ve gelişir. Film süresince, Samantha bilgisayarda yaşarken ve aynı zamanda Theodore’un kafasındayken, başlangıçtaki gibi alçakgönüllü olmayan köklerinin ötesine evrilir. Bir başka deyişle, ona yansıttığı beklenti ve arzulardan çok daha fazlası olur ve karşılığında kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını geliştirir.

‘’Her’’ ilerledikçe, Theodore, solipsistik olmanın ne kadar kaybettirdiğini anlar, bu sırada başkalarında ona geri yansıtılan aynalar ya da kafasının içinde yaşayan her kaprisi ve ihtiyacı önceden tahmin eden, soyut sesler olmalarını beklemek için neler verebileceğini de düşünür. Duygular zordur bu yüzden yanlış kararlar verilebilir ama bu her zaman sonucunda harikalar yaratmaz, kendi sonunuzu getiriyor da olabilirsiniz.

İnsan ihtiyaçlarını karşılamak için duygusal ve zeki bir varlık yaratmak: Bunun etik sonuçları

Özellikle de bu adı geçen varlık, bizim ön göremediğimiz bir şekilde evrilip, bağ kurup, bunun ötesine geçerse? ‘’Her’’, bu sorulara ve diğer AI konulu film ve makalelerin sorguladığı bir ana noktaya değiniyor: Yapay zekayı üretmekle onu kontrol edebilmek arasında ince bir çizgi var. Bu çizgiyi anlayabilir ve sonuçlarıyla başa çıkabilir miyiz? Jonze bu soruları izleyiciye veriyor fakat bir kenara bırakıyor, Theodore’un duygusal problemleri kadar incelenmemiş.

‘’Her’’, Filmde ki kadınlara, Samantha’ya, işletim sistemlerine, Theodore’un ilişkisine ve onun üzerindeki etkisine veya ötesine daha fazla inceleme yapsaydı, fazladan ilginç olabilirdi. Onun yerine, gerçekleşmemiş bir ilişkinin anısı ve fazlasıyla silik ama tanıdık konuşmaların hafif birer parıltıya dönüştüğü, pastel tonlarında güzel bir rüya gibi hissettirdi.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.